‘En temiz ortam denizde’
“Tam sporcu” ya da “komple sporcu” kavramının, Türkiye’deki karşılıklarından birisi, kuşkusuz Cüneyt Tanman’dır. Büyük kırılmalara uğramadan yıllarca süren istikrarlı bir performans, takım oyununun gerektirdiği kolektif anlayış, takımın her mevkiinde görev yapabilecek bir beceri, rakibe zarar vermeyen kazanma hırsı, liderlik, sportmenlik... Hepsi vardı onda.
Aktif sporculuk dönemi çok gerilerde kalsa da, hâlâ bir centilmen olarak saygı görüyor. Bunun hiç de kolay olmadığını, futbol dünyasına göz gezdirdiğimizde daha iyi fark edebiliriz. Galatasaray gibi büyük bir kulüpte 18 yıl geçirebilmek ve başka hiçbir takımda oynamadığı halde(sadece 1 sezon Giresunspor’da kiralık oynadı), tüm takımların taraftarlarından saygı görüyor olmak, ülkemiz için sıra dışı bir durum.
- Sportmenlik; genlerle mi, eğitimle mi, ortamla mı ilgili sporda?
Aslında hepsi ile ilgili. Genler önemli, yaşadığı ortam ve örnek aldığı modeller ve tabii ki iyi bir eğitim ile gelişmesi mümkün.
- Nasıl geliştirilebilir?
Gelişmesi için, kulüp kültürü olan doğru bir adres(kulüp alt yapısı), iyi yetişmiş eğiticilerin katkıları önemli. Ne yazık ki ülkemizde sportmenliğin gelişimi için bu saydığımız hiçbir faktör yeterli değil. Genlerimiz kötü. Sporun anlamını farklı algılayan bir toplumuz. Yani sportmen yetiştirecek ortamlar oluşturamıyoruz. Her geçen gün, genleri bu konuda pozitif olanlarda bile ters yönde bir gelişme oluyor. Sportmenliğin gelişmesi için önce Türkiye’yi, sporu, kulüpleri yönetenlerin değişmesi gerekiyor. Bu olmadan sportmen yetiştirmek çok zor. Aslında, Almanya’da yetişen bir sporcumuz ile Türkiye’de yetişenlerin farklarına bakmak yeterli.
- Teknik ve idari açılardan, en önemli eksileri ve artıları nedir futbolumuzun?
Aslında sorun teknik değil idari. İdari olarak iyi yapılanabilsek, kurumsal yapıları hakkı ile oluşturabilsek, teknik konuları çözmek hiç sorun değil. İdari sorunların çözümü de, spor kültürümüzle alakalı. Bir milada ihtiyaç var. Sil baştan yapıp spor nosyonu olan, ahlaklı, bilgili, vizyonu olan insanları hak ettiği pozisyonlara getirmek gerekli.
- Peki, Türkiye’nin futbolu, bugünkü ekonomik büyüklüğünü hak ediyor mu?
Etmiyor. Aslında hak ettiğinin üstünde bir ekonomik büyüklük var. Ama biz bunu kötü kullanıyoruz. Günü kurtarmak önemli. Oysa bu kaynaklarla kısa vadeli başarılar kovalanırken, aynı zamanda uzun vadeli planlar da oluşturulabilir. Bu çok bilinmeyen bir şey değil ama dedik ya, amaç günü kurtarmaktan ileri gidemiyor.
- Sizin futbolculuğunuza dönelim. Hem savunmacı, hem orta saha, hem forvet oynayabilmenin sırrı nedir?
Aslında hepsini aynı ölçüde iyi yapabilmek çok mümkün değil. Ancak maçların özelliğine, ihtiyaca göre kullanılırsa iyi sonuçlar alınabiliyor. Mesela iyi hava toplarına çıkan bir stoper, santraforlar sakatken veya maçın son bölümünde skora ihtiyaç varsa, santrafora geçebilir. Ben, teknik adamlar bende gördükleri özellikleri, doğru değerlendirdikleri için çeşitli yerlerde başarılı oldum.
- Uzun yıllar, önemli futbolcularla oynadınız; Aydınlık okurları için bir Lig karması yapsanız?
Bu çok zor; benim oynadığım süreçte, unuttuklarım hariç:
Kale: Simoviç,
Defans: Rıza Çalımbay, Bülent Korkmaz, Raşit Çetiner, Semih Yuvakuran
Orta saha: Ünal Karaman, Oğuz Çetin, Uğur Tütüneker, Prekazi
Forvet: Rıdvan Dilmen, Tanju Çolak.
Yeni dönem içinse;
Kale: Rüştü Rençber
Defans: Gökhan Gönül, Bülent Korkmaz, Ogün Temizkanoğlu, Abdullah Ercan
Orta saha: Hamit Altıntop, Selçuk İnan, Ergün Pembe
Forvet: Hakan Şükür, Burak Yılmaz, Arda Turan
- Size futbolculuk yıllarınızdan beri, “Kaptan” diye hitap edildiğini biliyoruz, ancak gerçek kaptanlığınızı bilen azdır?
7-8 yıldır deniz tutkusu yaşamımda önemli bir yer tutuyor. Futbol sonrası boşluğu hiçbir şeyle dolduramadım ama deniz bir başka. Orada saygı var, orada huzur var, orada mücadele var. Marsilya’dan Türkiye’ye , Ege’nin neredeyse tüm adalarına, İstanbul’dan Ege denizine kıyı tüm cennet mekanlarımıza yaptığım seyirler gerçekten müthiş deneyimlerdi. Özellikle son dönemlerdeki bu saygısızlık, bu vurdumduymazlık, bu pervasızlık, bu açgözlülük ortamında kendimi ailemle beraber denizlerimize atmak tek çıkış noktam. İnsanlarımız denizlerimize yeterli saygıyı göstermese bile, yine de en temiz ortam halen orası...
Cüneyt Tanman kimdir?
16 Ocak 1957’de Isparta’da doğdu. Babası, yüksek rütbeli askerdi. 1 kız, 2 erkek kardeşle büyüdü. 1979’da Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’ni bitirdi. Evli ve 2 kızı var.
Futbola, 1973’te Galatasaray Genç Takımı’nda başladı; 1991 Temmuz’unda aynı kulüpte bıraktı. Uzun yıllar Galatasaray ve Milli Takım’ın kaptanlığını yaptı. Neuchatel(5-0), Monaco(1-0), PSV(2-0) gibi unutulmaz maçlarda oynadı.
2 Türkiye Ligi, 3 Türkiye Kupası, 3 Başbakanlık Kupası ve 3 Cumhurbaşkanlığı Kupası kazanılmasına ortak oldu. 9 kez Genç, 2 kez Ümit, 17 kez A Milli formayı giydi.