Enkazın üzerinden-IV
Deprem bölgelerine ayaklarıyla çamur değil umut taşıyan TGB’li yiğitlere
Taşırım evimi sırtımda
Giremez karamsarlığın gölgesi
Kapımdan içeri
Doğarım güneşin düştüğü yerde
Doğar gün
Doğar umut
Doğar filizleri yarının
Bir milletin parçasıyım
Çınarlar gibi ulu
Ve yeni göveren fidanlar kadar genç
Bir millet yürür enkazların üzerinden
Zarif, cesur, güçlü adımlarımla
Omuzlarım yüklenirken kirişleri, kolonları
Yeniden yaratır ayaklarım
Enkazların sildiği yolları
Ayak uçlarım işler ince nakışlarıyla
Yarının taşlarını
***
Aştım Mahzuni’nin
Kara bulut içre karlı dağlarını
Verdim elimi Afşin eline
Kirlendi paçalarım
Yine de sürmedim tek bir çamur zerresini
Mazlumun çadırdan evine
Eşeledi mavi kuş adımlarımın arkasını
Lakin doldurdu ardımdan gelenler çukurları
Üşüdüm sıcak yatağıma girerken
Geldim Van’dan, Konya’dan, İzmir’den
Kardeş eliyle ısınmaya
Bilmem kaç kere döndü dünya kendi etrafında
Bilmem kaç saatte döner gün
Bilmem ne zaman başlar biter “mesai”
Durdu zaman
İşlemeye başlayınca Hasan Yalçın saati