Enver Altaylı’nın FETÖ sicili
FETÖ üyeliğinden hüküm giyen Enver Altaylı, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’i hedef aldı.
Altaylı, 8 Ocak 2023 tarihli mektubunu birkaç gün önce sosyal medya hesabından paylaşarak Perinçek’i suçladı.
Gelin şu Enver Altaylı’yı daha yakından tanıyalım.
Enver Altaylı: Özbek kökenli istihbaratçı ve MHP yöneticisiydi. 1963 yılında Talat Aydemir önderliğindeki ihtilal girişimine katıldığı için Kara Harp Okulu'ndan atıldı.
Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra, MİT Müsteşarı Fuat Doğu'nun isteği ile MİT’te çalışmaya başladı. 1977 yılında MİT’ten ayrıldıktan sonra MHP'nin yayın organı Hergün gazetesinde yönetici oldu. MHP Almanya Genel Müfettişliğini yaptı. Alman İstihbaratı ve CIA ile yakın ilişki kurdu. Turgut Özal ve Süleyman Demirel’e danışmanlık yaptı.
‘İSTASYON ŞEFİ’NE ÖVGÜLER DÜZDÜ
Ankara’da “istasyon şefi” olarak görev yapan bir CIA ajanına övgüler düzen kitaplar bile yazıldı! Kitabın yazarı da eski bir MİT ajanı! Enver Altaylı’nın kitabının adı “Ruzi Nazar: CIA’nın ilk Türk Casusu.”
3 Mayıs 1998 tarihli Aydınlık’ta, BBP kurultayında alkışlarla karşılanan Altaylı hakkında “MİT’te çalıştım, CIA ile tanıştım” başlıklı bir haber çıkmıştı. Haberde Altaylı, Ruzi Nazar hakkında şunları söylüyordu: “Ben Ruzi Nazar’ı akıllı ve haysiyetli biri olarak tanıdım. Ben MİT’e girerken elbette MİT benim Ruzi Nazar ile olan dostluğumu biliyordu. Onun evinde bir yığın insan tanımışım. Mesela Sayın Aclan Sayılgan, rahmetli Fethi Tevetoğlu hatırladıklarımdan bazıları.”
SİLAHLI TERÖR ÖRGÜTÜ KURMAK
Enver Altaylı, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma sonucu yargılandı.
20 Ağustos 2017 günü ile 26 Ağustos 2017 arasında gözaltında kaldı. 26 Ağustos günü Ankara 2. Sulh Ceza Hâkimliğinin kararı ile tutuklandı, Sincan 1 No’lu F Tipi Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu'nda tutuklu kaldı.
Enver Altaylı, 26 Ağustos 2017 tarihli ifadesinde; 1963 yılında Talat Aydemir’in darbe teşebbüsüne katıldığını ve aralarında kendisinin de olduğu 1459 Harp Okulu öğrencisinin TSK ile ilişiğinin kesildiğini anlatıyor.
Enver Altaylı daha sonra Ankara Hukuk Fakültesini bitiriyor. Türk Kültürü Araştırma Enstitüsünde çalışmaya başlıyor. MİT teşkilatından gelen davet üzerine 1968 yılında MİT’te çalışmaya başlıyor.
HEM ÜLKÜCÜ HEM ÖZBEK!
Altaylı’nın MİT’e nasıl girdiğini, Doğan Yurdakul ve Soner Yalçın’ın kaleme aldığı “Bay Pipo” adlı kitaptan aktaralım:
"Harp Okulu'ndan atılan Enver Altaylı, tam Fuat Doğu'nun istediği özelliklere sahipti: Hem ülkücü hem de Özbek!
“Aslında Fuat Doğu'nun bu ‘personel politikasının’ altında, CIA'nın isteği yatıyordu. Amerika, Sovyetler Birliği topraklarındaki, ‘Anadolu'yla akraba azınlıkları’ kullanmak istiyordu. En iyi istihbarat kaynağı onlardı. Bu politikanın perde arkasındaki CIA görevlisi ise Özbekistan kökenli Ruzi Nazar'dı...
“İkinci Dünya Savaşı'nda Kızıl Ordu'dan kaçıp Alman SS'lerine katılmıştı. Nazi ordusunun ünlü 'Türkistan Birliği’ni kurmuştu. Kısa zamanda Nazi Generali Gehlen'in en güvendiği isimlerden biri oldu. Gehlen'in ‘CIA'laştırdığı adamlarından biri de Ruzi Nazar'dı. 1959 yılından beri Türkiye'deydi ve CIA ajanı olarak, Amerikan Büyükelçiliği'nde çalışıyordu! Ankara Bahçelievler'deki evinde her gün ünlü konukları ağırlıyor, sohbetler yapıyordu.
“Örneğin Ayten-Cüneyt Gökçer çifti bu ünlülerdendi. O tarihlerde, CIA'nın ‘Antikomünist Orta Asya Operasyonu’nu planlayan bir diğer uzmanı da Paul Henze'di... Bir diğer CIA şefi ise Graham Fuller. Harvard Üniversitesi'nin ‘Rus incelemeleri’ kürsüsünden lisans ve lisans üstü diploması vardı. Sovyetolog Fuller, 1964-1967 yılları arasında İstanbul’da görev yaptı. 20 yıl boyunca Sovyetler Birliği'ni çevreleyen ülkelerde görevlerde bulundu. Nazi Generali Gehlen'in öğrencileri Türkiye'de iyi bir ‘ittifak’ oluşturmuşlardı; Fuat Doğu, Ruzi Nazar, Paul Henze ve Graham Fuller!"
MİT’TEN HERGÜN’E
Enver Altaylı, MİT Müsteşarı Fuat Doğu’nun ayrılmasından sonra Lizbon’a büyükelçi olarak atanıyor. 1973 yılında MİT’ten ayrılıyor. MİT’e girmeden önce tanıdığı Alparslan Türkeş’in teklifi üzerine Avrupa'da Türk dernekleri kurarak onları federasyon haline getiriyor. 1977 yılında Türkiye'ye dönüyor ve MHP’nin yayın organı Hergün gazetesinde genel yayın müdürü ve başyazarı olarak çalışıyor. Kendi anlatımına göre CIA’nın Türkiye yöneticisi Ruzi Nazar ile de orada tanışıyor. Nazar ‘Özbek asıllı olduğunu söyleyince’ hemen kaynaşıyorlar. Altaylı’nın bundan sonraki kariyeri Ruzi Nazar’ın dokunuşuyla ilerleyecekti. Bir dernekte çalışırken Nazar onu MİT Müsteşarı Fuat Doğu’ya tavsiye etmiş, Doğu da Altaylı’yı MİT’e almıştı.
Altaylı, 12 Eylül 1980 darbesinden sonra 1 Kasım 1980 yılında Türkiye’yi terk ediyor ve Almanya’ya giderek 1986 yılında Almanya vatandaşlığına geçiyor.
1989 yılında Sovyetler Birliği dağılma sürecine girince Özbekistan’a gidiyor ve Cumhurbaşkanına danışmanlık yapıyor. 1991 yılında Türkiye’ye dönerek Cumhurbaşkanı Turgut Özal’ın daha sonra da Süleyman Demirel’in danışmanlığını yapıyor. Demirel Çankaya'ya çıktıktan sonra yanından ayrılıyor.
Altaylı ifadesinde şöyle diyor:
“Benim basılan kitaplarım Sovyet yayılma siyaseti, Esir Türk illerinde 90 gün, CIA’nın Türk casusu Ruzi Nazar. Bu kitabım İngiltere ve Amerika’da basıldı. Şu an da Vekâlet savaşları ve FETÖ’nün yurtdışı yapılanması ve çalışmaları hakkında daha sonra kitap haline getirmek için belge ve bilgi topluyorum.”
Aylık ortalama 20 bin TL. civarında bir geliri olduğunu belirten Altaylı, darbe gecesi Mücahit Arslan ve Erol Olçok ile görüştüğünü, Serhat Ilıcak’ı 50 yıldır tanıdığını daha sonra polislerin kendisini gözaltına aldığını söylüyor.
FETÖ’NÜN İKİ NUMARALI İSMİ KIZINI İSTEDİ
Altaylı, FETÖ’nün iki numaralı ismi, "Başyüceler Şurası Başkanı Türkiye imamı" Mustafa Özcan'ı 1990’lı yıllarda Süleyman Demirel’e Orta Asya konularında danışmanlık yaptığı dönemde tanıştığını söylüyor.
2005 yılında kızı Dilara Altaylı’yı istemek için şu anki damadı Metin Can Yılmaz ve ailesi geldiğinde yanlarında Mustafa Özcan’ın da olduğunu ifade ediyor.
Altaylı ve damadı Metin Can Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında FETÖ’den ihraç edilen eski MİT mensubu Mehmet Barıner’i yurtdışına kaçırmaya çalıştıkları iddiasıyla Ağustos 2017’de tutuklandılar.
'MUHTEREM EFENDİM'
İddianamede Altaylı’nın, geçmişte Türkiye’de CIA adına görev yapmış Ruzi Nazar ve Duane Clarridge'e karşı “büyük hayranlık duyduğu ve etkisinde kaldığı dikkat çekici ve net bir şekilde anlaşıldığı” ve şüphelinin “Rus emperyalizmine karşı mücadeleyle geçirmiş bir kişi olarak, saygıdeğer büyüklerim Ruzi Nazar ve Duane Clarridge’e (ruhları şad olsun) karşı taşıdığım ahlaki sorumluluğun bilinciyle biricik dostlarımı mevcut durumun ihtiva ettiği büyük tehlikeler konusunda uyarmayı borç bilirim” şeklinde ifade verdiği belirtiliyor.
Gene iddianamede, Enver Altaylı tarafından yazılan mektubun başlık kısmında Fetullah Gülen’e “Muhterem Efendim” şeklinde hitap ettiği, “bu ifade tarzının örgüt üye/yöneticilerinin liderleri Fethullah Gülen’e hitaben kullandıkları hitap şekliyle bire bir aynı olduğu”na dikkat çekiliyor.
Enver Altaylı, Fethullah Gülen’e hitaben yazmış olduğu mektubunu “Muhterem Efendim, lütfen bizi dualarınızdan mahrum bırakmayınız. Burada şu hususu tekrar ifade etmek isterim. Gönlümde Zatı Alilerinize karşı garazsız ve coşkun bir sevgi kaynaması var. Efendim ellerinizden öper huzurunuzda saygı ile eğilirim” diye bitiriyor.
TÜRKİ CUMHURİYETLERDE FETÖ ÖRGÜTLENMESİ
FETÖ, Türki Cumhuriyetlerdeki örgütlenmesini Enver Altaylı üzerinden gerçekleştirdi. Bu örgütlenmede Kavuncu ailesinin de katkısı oldu. FETÖ'nün özellikle Özbekistan ve Kazakistan'da etkin olmasında Altaylı önemli rol üstlendi. Özbekistan ve Azerbaycan'daki darbe girişimlerinin arkasında Altaylı’nın olduğu ifade edildi.
Altaylı, 2013’te ise Zaman gazetesine verdiği söyleşide Fetullah Gülen için şöyle diyordu: “Türk jeopolitiğinin içini dolduracak insan Hocaefendi. İslam’ın ilk döneminde Sevgili Peygamberimiz’in (sav), tasvir, tasavvur ve inşa ettiği yeni insan nasıl ki muazzam bir medeniyet kurdu ise, Fetullah Hocaefendi’nin tahayyül ettiği, inşasına çalıştığı ‘yeni nesil’ bu jeopolitiğin içini dolduracak insandır.”
Vatan Partisi lideri Perinçek’i hedef alan Enver Altaylı böyle bir kişilik.
RUZİ NAZAR-ALPARSLAN TÜRKEŞ İLİŞKİSİ
Gazeteci- Yazar Sabahattin Önkibar, "Sarayın Bozkurtları" adlı kitabında (Kaynak Yayınları) CIA ajanı Ruzi Nazar ile Alparslan Türkeş arasındaki ilişkiye de değinir.
Kitapta Alparslan Türkeş'le CIA ilişkisinin sorgulandığı bölüm şöyle:
"Alparslan Türkeş derin devletin adamı değildi, zira öyle olsaydı 1944’teki Turancılık Davası ile 12 Eylül Darbesi’nde tutuklanmaz, tabutluklarda işkence görmez ve yıllarca hapis yatmazdı.
“Milliyetçi ve idealist bir kişiliğe sahip ki asker üniforması giyerken bile Türkçülüğün o dönem sembol ismi olan Nihal Atsız’la mektuplaşıyor…
NAZAR İLE ALTEMUR KILIÇ
“Türkeş’in Özbek asıllı ünlü CIA Ajanı Ruzi Nazar’la tanışması ABD’de gerçekleşti ve onları tanıştıran isim o dönem basın müşavirliği görevi sebebiyle ABD’de bulunan Kılıç Ali’nin oğlu Altemur Kılıç’tır.”
“Bazı çevreler Türkeş’in Ruzi Nazar’la kurduğu bu ilişkiyi CIA adına çalışmak şeklinde açıklıyor.
“Bu konuyu müteaddit defalarca konuştuğum Atatürk’ün yoldaşı Kılıç Ali’nin oğlu Altemur Kılıç ağabey bana şunları söyledi:
'Onları tanıştıran bendim… Beraberliğimiz gurbet arkadaşlığı sınırındaydı… Hepimiz Türkçüydük ve iyi anlaşıyorduk… Ben Ruzi Bey ile merhum Türkeş arasındaki ilişkide arkadaşlığın ötesi bir durumdan hiç şüphelenmedim.'
“Alpaslan Türkeş’le ilgili birinci hükmümüz ihtilalci ve pragmatik olmasıydı… İyi bir Türkçü ve milliyetçiydi ama metodu komitacılıktı."