25 Aralık 2024 Çarşamba
İstanbul 13°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Erdoğan, Baykal’la neyin pazarlığını yaptı?

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Baykal, CHP’nin Meclis Başkanı adayı oldu!  

Belli ki Erdoğan’ın kendisini çağırıp görüşmesinin nedeni buymuş... 

İyi de Erdoğan, Meclis Başkanlığı karşısında Baykal’dan ne istedi? 

Bütün mesele bu! 

*** 

“Canım, adam koskoca Cumhurbaşkanı, ne isteyecek? Sen de çok art niyetlisin!” demeyin... 

İstemeyecek olsa, ona ne ki Meclis Başkanlığı’ndan? 

Meclis kimi isterse onu seçer! 

Ama yok! 

Beyefendi “her türlü seçimden bir numaralı sorumlu” olarak görüyor kendisini... 

İlle de parmak atacak! 

İlle de kendisine bir şeyler yontacak! 

Çağırıyor Baykal’ı, “Al, koltuk senin” diyor... 

Diyor da... 

Ne istiyor? 

*** 

Bu ikili pazarlık yapmaya alışık... 

Bundan 13 yıl önce, Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi hayatı bitmişken... İstanbul’da, Boğaz’a nazır bir mekanda bir buluşma gerçekleşiyor: 

AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı’ndan, kendisine konulan siyaset yasağının kaldırılması için destek istiyor... Baykal da ondan “milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını...” 

Yani; Erdoğan’a, “Ben senin milletvekili olmanın önünü açacağım ama sen de dokunulmazlık zırhına bürünmeyeceksin... Hakkındaki suçlardan mahkemeye çıkıp hesap vereceksin” diyor! 

Tayyip Erdoğan’ın istediği oluyor ve siyasete dönüyor; sonra da bir kaset numarasıyla Baykal’ın koltuğunu altından alıveriyor! 

Ya Baykal; o alabiliyor mu istediğini? 

Yani AKP dokunulmazlıkları kaldırmaya yanaşıyor mu? 

Asla! 

*** 

Şimdi; herkes bir iki tur kendi adayını destekleyecek... 

Sonra da AKP, “tarafsız” Cumhurbaşkanı Recep Tayyip’in emriyle (!) CHP’nin adayı Baykal’ı Meclis Başkanı yapacak! 

Belki HDP ve MHP de oy verecek Baykal’a... 

Baykal böyle umuyor... 

Peki; evdeki hesap çarşıya uyar mı? 

Binlerce yıldır değişmeyen kuraldır; uymaz! 

İlle de bir terslik çıkar! 

Hele, hele devrede Baykal’ı ters köşeye yatırmaya alışık Erdoğan varsa, asla uymaz... 

*** 

Dönelim asıl meseleye: 

Erdoğan, Baykal’ı çağırdı ve “Seni Meclis Başkanı yapacağız” dedi... 

Peki; karşılığında ne istedi? 

Asıl soru bu... 

Var mı tahmini olan? 

Bekliyorum! 

ÇELİŞKİ! 

Cumhurbaşkanlığı seçiminin hemen öncesindeki günleri anımsayın: 

Herkes CHP’nin çıkaracağı adayın kim olacağını tartışıyor; CHP’li vekillerin ve seçmenin önemli bir bölümü Baykal’ın aday gösterilmesini istiyordu. 

Haklıydılar... Baykal; ilk turda Erdoğan’ı geçemezdi ama... 

İkinci turda Erdoğan karşıtı diğer partilerin desteğiyle pekâlâ cumhurbaşkanı olabilirdi! 

*** 

Olmadı; Kılıçdaroğlu, partisinin yetkili organlarının iznini almaya bile gerek duymadan torbadan çıkarır gibi Ekmeleddin İhsanoğlu’nu MHP’yle birlikte “çatı adayı” ilan etti. 

Sonuç ortada... Hezimet! 

Aynı Ekmeleddin Bey, dün MHP’nin Meclis Başkanı adayı oldu... 

Peki; Kemal Bey, cumhurbaşkanlığı için “biçilmiş kaftan” bulduğu bu adayı, neden Meclis Başkanlığı için düşünmedi de Baykal’ı aday gösterdi? 

Bu tavrıyla kendisiyle çok büyük bir çelişkiye düşmüş olmadı mı? 

*** 

Ne diyeyim; ilginç adam şu Kemal Bey! 

Bir dediği, diğerine uymuyor... 

GÜNÜN SORUSU 

Cumhurbaşkanlığı çalışma ofisi olarak restore edilen Vahdettin Köşkü’nün korusundaki Boğaz manzaralı bir alan, mezarlığa dönüştürülmüş... Buradaki mezarlıklar da bazı AKP’lilere ve iktidara yakın işadamlarına satılmış... Sorum büyük paralar vererek oradan mezar alanlara: 

Konduğunuz çukurdan manzaranın görünmeyeceğini bilmeyecek kadar aptal mısınız? 

HADİ AHMET, SANA ZAHMET... 156+55!  

Abdullah Bey’in Başdanışmanı Ahmet Sever, eski cumhurbaşkanı hakkında bir kitap yazdı... Sever’in Gül’ü öve, öve bitiremediği bu kitap günlerdir bazı gazetelerin birinci sayfalarından inmiyor! 

Ahmet Sever bu kitapta her şeyi yazmış da... 

Nedense Abdullah Gül’ün Huber’i 7 ay 3 hafta işgal etmesinin nedenini... 

Burada kendisi için yapılan harcamalar karşılığında, cebinden kaç lira ödediğini... 

Kanlıca’da aldığı ve “Kendi evim” dediği 20 milyon liralık villanın parasını nereden bulduğunu... 

Gül’ün çocuklarının düğününde takılan altınların ne kadarlık bölümünün, söz verildiği gibi şehit ailelerine verildiğini... 

Suudi Arabistan Kralı’ndan gelen hediyelerin ne olduğunu... 

Ve... Kendisine çalışma ofisi olarak tahsis edilen Maslak Kasrı’nı, kimin, hangi koşullarda tahsis ettiğini yazmamış... 

*** 

Sevgili Ahmet, sana zahmet, şu soruları da “Gül adına” yanıtlayıver... 

Baksana; adamın kendini savunacak hali yok ama maşallah sen Hızır gibi oradasın! 

Hadi; yaz bir cevap da ben de huzura ereyim! 

GÜNÜN İSYANI 

Vatan’ın dünkü haberine göre İzmir Alaçatı’da lüks bir villa satın alan Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, mahallelinin sevip baktığı köpeklerden rahatsız olmuş... Gazete, Terim’in “Havlıyorlar” diye şikayet ettiği sokak köpeklerini barınağa göndermeye ya da otoyola attırmaya çalıştığını iddia etmiş... İsyanım Fatih Terim’e: 

Ölümüne yol açtığın ya da açacağın her köpeğin ruhu, o kadar çok havlasın ki... Uykuların kaçsın!