Erdoğan halkı gene yanılttı -(TAMAMI)
Sayın Başbakan’ın tarih konusunda pek bilgili olduğunu söyleyemem. Çünkü ya bilgi eksikliğinden dolayı ya da danışmanlarının eksik bilgileri kendisine sunduklarından ötürü çok vahim hatalar işliyor.
Bu neden böyledir?
İktidar eskidikçe yaşlandıkça daha çok güç istiyor, eleştiriye tahammülsüzleşiyor.
Platon ( Eflatun) 2500 yıl önce yazdığı “Devlet” adlı kitabında şöyle demişti; “- Önce devrimler yapılır. Arkasından adına demokrasi denilen rejim gelir. Milletin gerçek iradesi sandıklar çıkmalı, eşit ve çoğulcu siyaset şekillenir. Ancak sandıklara gidip oy verenler yeterli derece bilgili ve bilinçli değillerse o demokrasi kısa süre sonra Otokrasi-tek adam iradesine dönüşür.”
Kudret tutkusuyla gelen otoroksi hastalığının ataklarıyla karşı karşıya olduğumuz günleri yaşıyoruz.
Masallar bitmiyor
Başbakan son grup konuşmasında hayret verici bir itirafta bulundu! Yanlışlarla halkı, tarih okuyanları aptal yerine koymak bir siyasi lidere, hele bir başbakana hiç yakışmıyor. Başbakan o konuşmasında ilk defa Atatürk’ü, Çanakkale Zaferi’nin muzaffer kumandanı olarak ilan etti. Geç de olsa bravo!
Bu tarihi itirafı yaparken de Gazi’yi düşmanına karşı ne kadar da hoşgörülü ve anlayışlı bir komutan olarak anlatıyordu. O kadar ki itilaf devletlerinin Müslüman Türkiye’ye, Müslüman askerleri gönderdiğinde, askerlerin ezan sesini duyunca silahlarını bıraktıklarını ve Atatürk’ün de onları kahve içmeye davet ettiğini- hem de cephede silahları susturduğunu” söyleyerek...
Galiba bir ironi yapmak istiyor diye düşündüm. Tabii bu arada o askerlerin yedi düveli temsil eden düşman devletlerin paralı sömürge askeri olduğunu unutuyor olmalı.
Atatürk’ün savaştığı düşman devletleriydi. Bir terör örgütü ve insan canına acımasızca kıyan PKK değildi.
İmralı müzakere tutanakları açığa çıkınca, Erdoğan doğru olanı yapmadı. Halktan gerçekleri saklamayı marifet sandı. Müzakere ettiği adamın, iç isyan çıkaran, silahla rejimi değiştirmeye çalışan deneyimli bir cani olduğunu Başbakan bilmeyecek de ben mi bilecektim?
Neymiş Türk Milleti düşmanına karşı hoşgörülü davranırmış.. Hadi canım sen de...
35 bin insanın canına kasteden bir şakiyi, vatanını kurtarmak için dünyayla savaşan komutanla kıyaslamak yanılgısında bir başbakan olabilir mi?
Hayret! Olabiliyormuş...
İsyanlar karşısında Gazi
Başbakan önceden söylediklerini unutmuş bile. Gazi, sergerdeleri, devlete başkaldıranları ve katillerin hepsini yargıladı ve hak ettikleri cezayı verdi. Ya TSK’nın yaptığı Dersim’deki isyanı bastırma zorunlu harekatını bu gün nasıl anlatacaksınız sayın Başbakan? Bir katliam mı yoksa zorunlu bir cezalandırma hareketi olarak mı? Yumuşak elli bir “Sakın bir daha yapma” uyarı hareketi olarak mı? PKK gibi devlete silah çeken bir çete af dilemiyor, tersine devletle İmralı’dan, Kandil’den pazarlık yapıyor. Yetmiyor marifetini bir de Avrupa’daki ortaklarına duyuran mektuplar yazıyor.
Başbakan galiba karıştırıyor: Düşman devletlerle isyancı çeteleri aynı kefeye koyuyor. Atatürk ve İsmet İnönü düzenli orduyu kurduktan sonra kendisine ve Kuvvay-ı Milliye’ye karşı gelen Çerkez Ethem’e nasıl davrandı hatırlamıyor bile. PKK terör örgütü ve onun başına düşman devletinin sorumlusu gibi bakıyor. Yaptığı tekliflerin, verdiği ödünlerin sözünü bile etmiyor. Hiçbir tarih kitabı Kuvvay-ı Milliye’ye karşı gelen Çerkez Ethem’le pazarlıktan söz etmez.
Atatürk yendiği devletlerin komutalarına karşı affedici, ama savaş alanlarında çarpıştığı düşmana karşı denize dökecek kadar hoşgörüsüzdü. Sakın ola bu ulusun kahramanlarına bu karışık, gizli kumpasların içine sokmayın. Bedel ödersiniz. Kime karşı on yıldır kapısındaki savaş tehlikesinden huzursuz edilen milli iradeye karşı..
Aslına bakarsanız Başbakan’ı fazla da sıkıştırmamak lazım(!) Talihsiz Başbakan hem Amerika, hem AB, hem de Arap dünyası arasında sıkışmış, çığlık atan bir adama benzemiyor mu?