27 Aralık 2024 Cuma
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ergenekon davasında dört saat

Hakkı Keskin

Hakkı Keskin

Eski Yazar

A+ A-

Ergenekon soruşturması kapsamında 21 Mart 2008’de Cumhuriyet gazetesi başyazarı İlhan Selçuk, İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ve İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Kemal Alemdaroğlu gözaltına alındı. 83 yaşındaki İlhan Selçuk gece yarısı yatağından kaldırılarak ve önceden haber verilen TV kanallarına canlı yayın yaptırılarak tutuklandı. Her türlü yasal prosedürler, etik ve ahlak kuraları çiğnenerek yapılan ve izletilen bu gözaltı, bende hiç bir zaman unutamayacağım derin bir iz bıraktı. İlhan Selçuk yaşamı boyunca ve 48 yıl yazarı olduğu Cumhuriyet gazetesinde, Atatürk ilkelerinin ödünsüz savunucusu oldu. Onun birbirinden anlamlı, hicivli ve öğretici yazıları benimde yoluma ışık tuttu.
Ergenekon kumpasçıları ona yapılan bu alçakça hakareti, aslında son derece programlı ve bilinçli olarak Mustafa Kemal Atatürk`e yapıyorlardı. Amaçları Kemalizm’i karalamak, hedef tahtası yapmaktı.
Berlin-Brandenburg Atatürkçü Düşünce Derneğinin değerli başkanı Olcay Başeğmez ertesi günü beni arayarak, yapılan bu göz altılarına karşı bir basın konferansı yapmamızı önerdi. Almanya Federal Parlamentosu ve Avrupa Parlamenterler Meclisi Milletvekili olarak bu basın konferansında, Ergenekon kumpasçılarının bu insanlık dışı ve yasal olmayan uygulamalarını sert bir dille eleştirdik.

ZAMAN GAZETESİNIN TAVRI
O güne kadar milletvekili olarak yaptığım çalışmalara geniş yer veren Zaman gazetesi, Avrupa baskısında “Hakkı Keskin kime hizmet ediyor” manşetli haberiyle, bizim eleştirilerimize karşı sert tavır aldı. Böylece de bu gazete, Ergenekon kumpasının nedenli içinde ve savunucusu olduğunu daha baştan kanıtlamış oldu.
Milletvekili olarak, Türkiye`deki demokrasi ve hukuk devleti karşıtı uygulamalara konuşmalarım, yazılarım ve soru önergelerimle dikkati çekmeye çalıştım. Ne var ki özellikle Türk ordusunun ve hatta Kemalistlerin Ergenekon davalarıyla sindirilmesi, Avrupa siyasileri, medyası ve kamu oyu tarafından, demokrasinin önündeki engellerin kaldırılması olarak yorumlanıyordu. Türkiye`de ikinci Cumhuriyetçi olarak bilinen bazı “aydınlar” da yazıları ve dış basına verdikleri mülakatlarıyla, gerçekleri çarpıtan bu algıyı yoğun bir biçimde destekliyorlardı.
Yurt dışında yaşadığım yarım yüzyıla varan sürede Türkiye`deki gelişmeleri büyük bir ilgiyle izledim. Bu konuda bir çok yayınım oldu.Yurt dışından gelerek Ergenekon davası tutuklularını ve de mümkünse bir davayı izleyerek Silivri`de olmaya çalıştım ve bu olanağı buldum. Mahkeme salonuna alındığımda görmek ve merhabalaşmak istediğim kişiler arasında Mustafa Balbay, Doğu ve Mehmet Perinçek`te bulunuyordu. Kendileriyle bir kaç metre uzaktan da olsa merhabalaştık. Dimdik ayaktaydılar, hatta hiç bir şey olmamışçasına bir görünüm sergiliyorlardı. Belki de bu kendilerini ziyarete gelen yakınlarına moral verme amacını da güdüyordu. Hatta Doğu Perinçek bana, Cumhuriyet gazetesinde çıkan yazılarımı ilgiyle okumakta olduğunu söyledi. Dinleyiciler arasında oturan tutuklu yakınlarından bazılarıyla tanıştık. Bu da beni son derece mutlu etti.

KUMPAS KURANLARDAN HESAP SORULMALIDIR
Mahkeme oturumunda Haberal davası görüşüldü. Rahmetli Bülent Ecevit`in Haberal hastanesindeki bakımından sorumlu uzman profesörlerden biri sorgulanıyordu. Hakimin konuyla hiç ilgisi olmayan tekrar tekrar sorularından ve yaptığı sorgulamadan, sözde yargı adına bir tiyatro oynanmakta olduğuna, olabildiğince davanın uzatılmak istendiğine tanık oldum. İnsan aklıyla açıkça alay eder nitelikteki sorular, ortada bir kumpasın olduğunu açıkça belgeler nitelikteydi. Türkiye’nin aydınlık geleceği için yaşamları boyunca çalışmış namuslu, yurtsever insanlara zulüm yapıldığını görmek, yalnızca dört saat bile bu kumpası yaşamak, bıktırıcı ve bezdiriciydi.
Birlikte Silivri’ye gittiğimiz arkadaşlarla yaptığımız değerlendirmede, aylarca ve hatta yıllarca yargı adına insan onuruyla alay edilen bu kumpasa nasıl tahammül edilebildiğini konuştuk. Bu durum haksızlığa, kumpasa karşı dik duruşun, yurtseverliğin ve hatta Doğu Perinçek`in deyimiyle, vatan savunmasının sınavıydı. Bu sınav gereğiyle ve onuruyla başarıldı. Ne var ki bu dışgüdümlü ve Türkiye karşıtıkumpası kuranlar ve uygulayanlar hak ettikleri cezaları almadıkça, adalet yerini bulamayacaktır.

BÜYÜK MAĞDURİYET KARŞILANMALIDIR!
Tamamen uydurma, sahte ve yalan iddialarla, yüzlerce namuslu ve yurtsever yazar, gazeteci, politikacı ve yüksek rütbeli subay yıllarca tutuklandı. Bu insanlara burada sadece dört saatliğine dıştan bir gözlemle dile getirmeye çalıştığım işkence yıllarca uygulandı. Ağır koşullarda, bazen tek kişilik hücrelerde bu yurtseverlerin yılları fiziki olmasa bile işkenceyle gasp edildi.
Yüksek mahkemeden dileğim, bu kişilerin sadece hak ettikleri aklanmaları değildir. Bu insanlara adaletin gereği olarak,büyük insanlık acılarını, mağduriyetlerini karşılayacak önemli bir tazminatın da ödenmesidir. Ancak böylece adalet gerçek anlamda kısmen de olsa yerini bulabilecektir!