22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ertelenmeliydi!

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Bugün “saray düğünü” var...
Kaçak Saray’da ikamet eden “prenses”, “kral”ın gözde zenginlerinden birinin oğluyla evleniyor. Gelinle damada birkaç gün önce bir çağrıda bulundum ve “İkiniz de zenginsiniz. Bu düğünde takılacak ziynetlere, paralara ihtiyacınız yok. Bunları son on ayda şehit düşen kahramanlarımızın ailelerine bağışlayın” dedim; ses seda çıkmadı...
Peki; olumlu bir yanıt geleceğine inanıyor muydum?
Elbette hayır!
***
Ne diyeyim; yine de Allah, bir yastıkta kocatsın...
...da!
Sormadan edemiyorum:
Bugün yapılacak olan düğünün güvenliğini sağlamak için 20 bin polis ve en az bin kamu personeli görev yapacak.
Bunların günlük ücretleri ortalama net 150 lira olsa, sırf personel masrafı 3 milyon lirayı geçer!
Buna on binlerce kişiye yapılacak ikramı...
Davetlilerin en azından tuvalette harcayacağı havluyu, sabunu, suyu...
Yakılacak ışıklar ve çalıştırılacak klimalar için tüketilecek elektriği...
Kullanılacak kamu araçlarını...
Onların yakacağı benzini, mazotu...
Devlet dairelerinin, belediyelerin göndereceği çiçekleri ve hediyeleri de ekleyin; ne eder?
Aşağı yukarı 5 milyon lira!
Peki bu para kimin cebinden çıkacak?
Bizim!
Hani düğünü “oğlan tarafı” yapar ya...
Bu durumda biz, yani tüm vergi mükellefleri “oğlan tarafı” oluyoruz!
***
Ve bir soru daha:
Recep Tayyip Erdoğan’ın yönettiği devlet, bu ülkede yıllardır “matem” nedeniyle ulusal bayram kutlamalarını iptal ediyor. Gerekçe olarak da terör örgütünün katlettiği kahramanlarımızı gösteriyor.
PKK, daha dün Çukurca’da sekiz askerimizi, Diyarbakır’da da dört kahraman köylü kardeşimizi katletti.
Böyle bir ortamda...
Yani daha tabutlar musalla taşındayken...
Devletin başı, hatta “başkomutan” olan bir kişinin, kızını evlendirmesi geleneklere, göreneklere ne kadar sığar?
Bu nedenle “ulusal bayram”ları bile iptal ettiren bir devlet adamı, alt tarafı bir nikahı neden başka bir tarihe bırakmaz?
Ya da neden sadece aile arasında kıyılacak basit bir törene dönüştürmez?
***
Onlar eriyor muratlarına ama...
Nedense bize hep hüzün düşüyor!

SOSYAL!
AKP fakir fukaraya verdiği sadakalarla ve yaptığı sosyal yardımlarla övünüyor. Ancak Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) yaptığı bir araştırma onu yalanlıyor.
Türkiye’de kişi başına yapılan yıllık nakdi ve ayni sosyal harcamaların toplamı bin 660 dolarda kalırken, bu rakam OECD ortalamasının dörtte birini bile karşılamıyor.
Örneğin Fransa’da Gayri Safi Yurt İçi Hasıla’nın yüzde 31,8’i sosyal harcamalara ayrılırken, bu oran OECD ülkeleri arasında sondan dördüncü olan Türkiye’de yüzde 12,4’te kalıyor.
Resmi sıralamayı göre, Türkiye’nin geçebildiği sadece üç OECD ülkesi var:
Meksika, Şili ve Güney Kore...
***
OECD araştırmacılarının unuttuğu bir “sosyal yardım” kalemi daha var:
Rüşvet!
Öyle ya rüşvet, bizim ülkemizde toplumsal yardımlaşmanın bir başka biçimidir.
Fazlasıyla da yaygındır!
Eğer Türkiye’de dağıtılan rüşvetleri de bir tür sosyal yardım olarak görürseniz; iddia ediyorum, OECD’nin tüm ülkelerini sollayıp “en sosyal devlet” unvanını ele geçiririz.

GÜNÜN SORUSU
Sorum Kılıçdaroğlu’nun “Kan dökmeden başkanlığı getiremezsiniz” sözlerini yanıtlarken, “Kızılay hariç kimseye kan vermeyiz” diyen Recep Tayyip Erdoğan’a:
“Biz” derken kimi kast ediyorsunuz? Örneğin, son 10 ayda terörle mücadele ederken bırakın kanı, canlarını veren 400’den fazla asker ve polisimiz ile daha dün PKK tarafından katledilen 8 askerimiz ve 4 köylümüz “siz”den değil mi?

Açılışı sekiz ay erkene alan tünelin ucu nereye çıkıyor?
Bir korku tünelinden geçen Türkiye, şimdi yeniden “seçim tüneli”ne giriyor.
AKP’nin gelecek hafta toplanacak Genel Kurulu’ndan sonra, büyük bir olasılıkla “erken” seçim kararı alınacak.
Gerekçe, Erdoğan’ın bitip tükenmek bilmeyen “başkanlık” düşü...
Amacı ille de 400 milletvekili çıkarmak, böylece “başkanlık” sistemine “sorunsuz” geçmek!
Son günlerde açılışları erkene alınan “dev projeler” de beni doğruluyor.
Düşünsenize; Boğaz’da araçla geçişi sağlayacak olan Avrasya Tüneli bile planlanan tarihten sekiz ay önce bitiriliyor.
***
AKP ne yaparsa yapsın; olası bir seçimde ipler CHP ‘nin elinde...
Eğer Kılıçdaroğlu, PKK’lıları ve Fethullahçıları sepetleyip Atatürkçü kadrolara ve “Altı Ok”a dönmezse; Erdoğan başkanlığı kapar, yeni hedefi de “halifelik” olur.
Bu da böyle biline!

156+310!
Abdullah Gül’e sormaya devam ediyoruz. Söz sırası Hitap Kırıcı’da:
“Abdullah Bey...
Kardeşiniz (!) Recep Tayyip Erdoğan, her yere bir AKP’linin ismini verdiriyor. Anadolu’da eski ve yeni milletvekillerinin isimleri bile caddelere, alt geçitlere, meydanlara konuluyor. Gerçi sizin isminizi taşıyan üniversite bile var ama yetmez: Huber Köşkü’nün adı da Gül Köşkü olarak değiştirilmeli... Çünkü hiç kimse o Köşk’ü sizin kadar benimseyerek kullanmadı. O kadar benimsediniz ki 7 ay 3 hafta işgal ettiğiniz yetmezmiş gibi bir de masrafları devlete yıktınız. Başlatacağım kampanyaya ilk imzayı siz verir misiniz?”

GÜNÜN İSYANI
İsyanım, Gezi Direnişi’nde muhalif sanatçılarla kol kola girip Erdoğan’ı protesto eden ama sonra kişisel çıkar gereği “Erdoğan’a aşık olanlar” kervanına katılan, dün de yandaş bir gazeteye demeç vererek, “Erdoğan’ı sevmek suç mu? Ben seviyorum” diyen dönek şarkıcı Yavuz Bingöl’e:
Yok canım niye suç olsun? Suç seni ciddiye alanda!