Ertuğrul Özkök: Dönek olmayın ltf.

Sayın Ertuğrul Özkök, 5 Eylül 2024’te Odatv’de yayımlanan yazısında Sayın Erdoğan’a seslenmiş ve “Dönek olmayın lütfen.” demiş. Avrupa Birliği (AB) yerine BRICS’e tam üyelik talebinde bulunan Sayın Erdoğan ve hükümetine sitem etmiş. Yazısında Avrupa Birliği için çalışan mazide kalmış hükümet ricalini övmüş. 17 Aralık 2004 onun için özel bir geceymiş. Avrupa Birliği, Türkiye ile tam üyelik müzakerelerini başlatma karar almış.

Rahmetli kayınvalidesinin bu karardan duyduğu memnuniyeti, “Eşi beş dönem CHP milletvekilliği yapmış, bütün ailesi kurulduğundan beri CHP’li olan bir Cumhuriyet kadınıydı. Çocukları ve torunları ve bu ülkenin demokrasisinin, refahının geleceği için çok sevinmişti bu karara… 'Sayın Abdullah Gül ve Sayın Tayyip Erdoğan’la konuşursan benim için de AB’deki bu kararın alınmasını sağladıkları için teşekkür et.'” ifadeleriyle arz etmiş.

Allah taksiratlarını affetsin, sayın Özkök’ün ölmüşlerinin arkasından konuşmayacağız. Zira CHP zırhı giyerek, kalkanına sığınarak Batı cephesinde asker olanların listesini yazarsak bu sayfamız yetmez.

KAFALAR ÇOK NET

Sayın Özkök, Doğan medya grubunun ve batan amiral gemisi Hürriyet gazetesinin kıdemli başçavuşuydu. Odatv’de yayımladığı yazılarında magazin dünyasından, zenginlerin sofrasından, papyonlu kokteyl etkinliklerinden, Avrupa ve Amerika şehirlerinin şatafatlı gece hayatından bahsediyor.

Kendi kıstasına uygun cumhuriyet kadınlarının ve erkeklerinin giyim kuşamından, içtikleri ve dumanladıkları pahalı içkiler ve sigaralarından, kıssadan hisse fahiş bir sistemin ürettiği fahiş bir yaşamın içinden anlatıyor.

Demokrasi, refah, özgürlük ve medeniyeti Avrupa Birliği ve ABD’de gören Sayın Özkök ve emsallerinin kimden yana olmanız gerektiği konusunda kafaları net; AB yandaşıysanız Abdullah Gül ve Tayyip Erdoğan da Cumhuriyet adamı, bu ülkenin demokrasi ve refahı için çalışan övülesi ve sevilesi siyaset ricali olursunuz. Terazinizin ibresi AB yerine BRICS’e yönelirse tüm kıymetli değerlerinin düşmanı telakki ve telkin edilirsiniz.

TERCİHLER VE MECBURİYETLER

Ne diyoruz; yaşam tercihlerle mecburiyetler arasında seyreder. İntihar meyilli, kör kütük inatçı ve narsist değilseniz tercihleriniz mecburiyetlere teslim olur. Bugün, ‘dönek olmayın ltf.’ diye sitem ettiğiniz ve lütfen AB sevdanızdan vazgeçmeyiniz diye yalvardığınız hükümet tercihlerini mecburiyetlere kurban etmek zorundadır.

Nasıl ki Sayın Özkök’ün medarı iftiharı olan kapitalistler kar için tüm aile efradını feda ederse, Hollywood filmlerinde bu sınıfın mensubu olup aileyi baş tacı eden nostaljik ve de romantik filmlerine aldanmayın, iktidarlar da ayakta kalabilmek ve çıkarlarının devamını koruyabilmek için daha uygun ülkeleri tercih eder ve bu devletlerin örgütlerinde yer almayı yeğler.

Bunu yaparken de ne sayın Özkök’ün yakarışlarına kulak verirler ne de AB sevdalısı rahmetli kayınvalidesinin cumhuriyet kadını olup olmamasıyla ilgilenirler.

TSUNAMİ GELİYOR

Ne eskiden hangi sebeple iktidar yapıldıklarına takılırlar ne de üstlendikleri görevleri ölüm pahasına yerine getirmeye ant içmiş ninjalara dönüşürler. İktidar ve muktedir olma sanatını icra edenler için verilen sözlerin, imzalanan mutabakatların kıymeti harbiyesi azdır. Yaptırım gücünüz varsa size sonuna kadar sadık kalırlar bu gücünüzü kaybettiğiniz veya kaybetmeye başladığınızı hissettikleri anda gemiyi ilk terk eden olurlar.

Şimdi rakamlarla konuşalım; bir tarafta Avrupa Birliği var. 1950’den sonra cazibe merkezi olmuş, üreten, modernleşen, zenginleşen bir lig var. İstikrarlı, güvenli ve getirimi yüksek olan bir liman. Herkes bu limana gitmeyi, ticaret yapmayı, parçası olmayı ve içinde yaşamayı tercih eder. Bu özelliklerini koruduğu sürece bu liman cazibe merkezi olmaya devam edecektir.

Şimdi bu limanı bir tsunaminin vuracağını, içindeki gemileri batıracağını ve etrafında olan her şeyi boğacağını, yakacağını ve hayatı cehenneme dönüştüreceğini bilsek o limanda kalır mıydık?

İŞTE CAZİBE MERKEZİ

AB diyen siyasi, ticari ve turistik erbaba ‘Nazizm Almanya’dan Hiç Ayrılmadı’ yazımızı yeniden okumanızı tavsiye ederiz. Avrupa Ekonomi Endeksinin resmi verilerine, İngiltere Ticaret Bakanlığına ve Japonya devletinin resmi açıklamalarına istinaden El-Arabiye TV'de iktisat programına belgesel olmuş ve dün yayınlanan haberin özetini paylaşalım:

Temmuz 2024’te 1400 Alman şirketi iflas etmiş. Bu sene sonuna kadar müflis olacak Alman şirket sayısının 20 binden fazla olacağı not edilmiş. Avusturya’da son altı ayda 3300 şirket iflasını ilan etmiş. İngiltere’de 47 bin şirket iflasın eşiğinde. Japonya’da 10 bin şirket iflas bildirimi için müracaat etmiş. Kanada’da 400 şirket yılın son çeyreğinde iflas ilan etmiş.

Programda birçok AB üyesi ülke ve ABD’de iflasın eşiğine gelmiş şirketlerden bahsediliyor. Daralan pazar payı, pazarlarda rekabet gücünün kaybedilmesi, sermaye yoksunluğu, savaş için hazırlık, askeri projelere harcanan milyarlar, Ukrayna ve İsrail’e yapılan yardımlar bu iflaslara en önemli sebep olarak gösterilmektedir.

Bu tablo karşısında 10 resmi üyesi olan 34 ülkenin üye olmak için sıra beklediği ve hükümetin tam üye olmak istiyoruz dediği BRICS örgütünün neden AB yerine bir cazibe merkezi olduğunu, Youtube Mehmet Yuva, ‘Türkiye’nin BRICS üyeliğinin anahtarı’ yazarak detaylı dinleyebilirsiniz.

ORADA KALINIZ

William ‘’Bill’’ Jefferson Clinton (ABD eski Başkanı Bill Clinton) için ‘Slick Willie’ denilir. Slick, kaygan, kurnaz, sinsi manasındadır. Makam ve para için her türlü yalan, dolan ve ahlaksızlık mubahtır politikalarına emsal gösterilir. Sayın Özkök ve emsallerinden tek bir ricamız var. Gerçi bunu yerine getiremeyecek kadar menfaatçi (oportünist) kaypak, kaygan, kurnaz ve sinsiler.

Yine de o gelecek gün için not edelim:

Lütfen dönek olmayın, olduğunuz yerlerde kalın dönmeyin. Dönek olmayıp Batı cephesinde asker kalmaya devam edin. Sayın Özkök o gün vuku bulduğunda ve AB 1933 misali savaş makinesine döndüğünde, nedamet getirmeyin ve lütfen dönek olmayın ve dönmeyin.