19 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Ertürk’ün çıplak cahilliği

Hikmet Çiçek

Hikmet Çiçek

Gazete Yazarı

A+ A-

“Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz”ın izleyicileri bilir. Silah kaçakçısı, mafya babası Ünal Kaplan (Tarık Ünlüoğlu) dizide, haddini bilmeyen, haddini aşan kişiler için sık sık “hadsiz” der.

Odatv’de, Türker Ertürk’ün “40 yıllık kani, olmazmış yani” başlıklı, Vatan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e saldıran, seviyesiz yazısını okuyunca “hadsiz” diye düşündüm. Hem haddini bilmiyor hem de cahil. Bu yazıda sadece “Maoculuk” meselesine değineceğim. Bakın Ertürk “Maoculuğu” nasıl görüyor?

DOĞU’DAN DEĞİL BATI’DAN GELDİ”!

Ertürk yazısında, “Maoculuk Türkiye’ye doğudan değil, batıdan geldi. Amaç; yükselen sol hareketi bölmek ve güçsüzleştirmekti. Anti-Amerikancı söylemler, bu yalın gerçeği değiştirmez” diyor.

Ertürk bu cümleyi nereden almış bilmiyorum, ama bir yerden aşırdığı açık. Yoksa Ertürk “Maoculuk” nedir bilmez. Bilimsel Sosyalistler hiçbir zaman kendilerini “Maocu” olarak adlandırmadı. “Maocu” ya da “Maoist” tabiri, Sovyetler Birliği Komünist Partisi’nin Kruşçev- Brejnev döneminde ve onların yandaşı TKP ve benzeri partilerin kullandığı bir sözcüktü. Mao’nun düşüncelerinin Türkiye’ye “Batı’dan geldiği”, amacının “yükselen sol hareketi bölmek” olduğu tam bir yalanndır. Sovyetler Birliği’ni dağılmaya götüren revizyonist tezler şimdi Türker Ertürk’ün ağzından yeniden dile getirilmektedir.

TARİHİN AKIŞINI DEĞİŞTİRDİ

Mao Zedung, 20. yüzyılda tarihin akışını, dünya sosyalist hareketinin kaderini etkileyen; aynı zamanda Yeni Çin’in yaratılmasında kilit rol oynayan devrimci bir liderdir. Dünyadaki ezilen milletlerin özgürleşmesine ve insanlığın gelişimine çok değerli katkılarda bulunmuştur.

Mao’nun ideolojisi ve düşüncelerinin nelerden beslendiği ve nasıl geliştiğini anlatan Batılı ve Çinli düşünürlerin yazdığı sayısız kitap vardır. Bu kitapların hiç birinde “Maoculuğun Batı’dan geldiği” yazılmaz. Mao Zedung’un düşünceleri, sadece Marksizm- Leninizm’den değil ayrıca Çin kültüründen de beslenmiştir. Mao Zedung düşüncesi, Çin’deki Marksizmi ve Çin’in komünist idealinin kristalleştiği kolektif zekayı temsil eder.

Mao Zedung, Ekim 1938’de ilk kez “Marksizm’in somut olarak Çin’de uygulanması” fikrini ortaya attı ve bir yıl sonra da ‘’Marksizm-Leninizm’in teorisini, Çin devriminin pratiğiyle birleştirme’’ şeklindeki temel ideolojik ilkeyi “Komünist dergisi çıkarken” adlı yazısında açtı ve geliştirdi.

Mao, düşüncelerinin Marksizm’le bütünleştirilmesi ve birleştirilmesine özel vurgu yapar ve düşüncelerinin temel karakterinin, Marksizm’in Çin devriminin pratiğiyle birleştirilmesinin sonucu olduğunu ifade eder.

SÜREKLİ GELİŞEN BİR TEORİ

“Mao Zedung Düşüncesi” sürekli gelişen bir teoriler sistemidir. Mao’nun düşüncelerinin tek kaynağı Marksizm değildir. Mao’nun düşünceleri hem Marksizm hem de geleneksel Çin kültüründen etkilenmiştir. Marksizm- Leninizm teorisi üzerine kurulu olan bu teori, Marksizm-Leninizm’in Çin koşullarına uyarlanarak, geliştirilmiş halidir. Kuşkusuz ÇKP’nin Çin halkına devrim mücadelesinde liderlik etmesi esnasında edindiği derin tecrübeler olmasaydı, Mao Zedung Düşüncesi de olmazdı. Dolayısıyla, Mao Zedung Düşüncesi ve Marksizm birbirinden ayrı görülmemeli ve biri göz ardı edilerek diğerlerinden bahsedilmemelidir.

KOLEKTİF ZEKANIN ÜRÜNÜ

Mao Zedung Düşüncesi, Mao’nun şahsi görüşü değil, ÇKP’nin kolektif zekasının belirginleşmiş halidir. Bu düşünceye onun adının verilmesinin sebebi ise Mao’nun Çin devrimi ve inşasında edinilen tecrübeleri özetlemekte öne çıkması ve oluşum ve gelişim sürecine en fazla katkıyı onun yapmasıdır.

Mao, “Kitaba tapınmaya karşı” adlı makalesinde, gerçeği olgularda aramanın karşıtı olan tutumları eleştirir. Bir komünistin önyargılı olmasını, gözlerinin gerçeklere kapamasını ve sorumsuzca konuşmasını utanç verici bulduğunu söyler ve şöyle yazar: “Marksizm’in doğru olduğunu söylememizin sebebi elbette Marks’ın bir peygamber olması değil, fakat teorisinin pratiğimizde ve mücadelemizde doğruluğu kanıtlanmasıdır. Kitaplara ihtiyacımız var, fakat bizi gerçeklikten uzaklaştıracak kitaba tapınma anlayışına kararlı bir şekilde karşı çıkmalıyız.”

Mao’nun ölümünden sonra Deng Siaoping, Marksizm-Leninizm ve Mao Zedung Düşüncesi’ndeki sosyalizmle ilgili geleneksel düşünceleri genişletti, ülkenin gerçekleriyle uygun olan bir sosyalist inşa teorisi geliştirdi ve sosyalizm anlayışında önemli bir sıçrama gerçekleştirdi. Bağımsızlık ve kendi gücüne güvenmeyi dış dünyaya açılma ile bütünleştirdi.

Türker Ertürk’ün hadsizliğinden nerelere geldik!