22 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Esad’ın dönüşü

Fikret Akfırat

Fikret Akfırat

Gazete Yazarı

A+ A-

Suriye Arap Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Beşar Esad, 11 yılın ardından ilk kez bir Arap ülkesini ziyaret etti. Beşar Esad’ın 18 Mart’ta Birleşik Arap Emirlikleri’ne (BAE) gidişi, son 11 yıl içinde Rusya ve İran dışında bir yabancı ülkeye yaptığı ilk ziyareti oldu.
Beşar Esad, BAE Başbakanı Şeyh Muhammed bin Raşid Al Maktum ile bir araya geldi. Daha sonra başkent Abu Dabi’de Veliaht Prens Şeyh Muhammed bin Zayed El Nahyan ile görüştü. BAE devlet medyasında Veliaht Prens’in, “Suriye’nin, Arap güvenliğinin temel direği olduğunu ve BAE’nin de işbirliğini güçlendirmeye istekli olduğunu vurguladığı” yönündeki sözlerine yer verildi.
Görüşmenin gündeminde ABD’nin ağır yaptırımları nedeniyle zor günler geçiren Suriye’nin yeniden yapılanması ağırlıklı yer tuttu, iki lider ülkeleri arasında ekonomik ilişkileri nasıl geliştirebileceğini konuştu.

SON ÜÇ YILDIR YÜKSELEN TRAFİK

BAE, 2011 Mart ayında Büyükelçiliği’ni kapatmış ve Şubat 2012’de de Suriye ile diplomatik ilişkilerini kesmişti. Ancak BAE, Aralık 2018’de Şam’da Büyükelçiliği’ni yeniden açmış ve o tarihten itibaren iki ülke arasındaki ilişkiler yeniden gelişmeye başlamıştı.
Ekim 2018’de de Ürdün, 3 yıldır kapalı olan iki ülke arasındaki sınırı açma kararı aldı, Kasım 2018’de Ürdün Parlamentosu’ndan bir heyet Şam’a gitti. BAE’nin ardından Bahreyn ve Umman da Suriye ile ilişkilerini normalleştirdi. Suriye ile Arap dünyası arasında en önemli temaslardan biri Sudan Devlet Başkanı’nın Aralık 2018’deki Şam’ı ziyareti oldu. Bu ziyaretten önce de Irak Dışişleri Bakanı İbrahim Caferi Şam’ı ziyaret ederek, Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesi gerektiğini açıkladı. Cezayir ve Mısır’ın Suriye’nin Arap Birliği’ne dönmesi için çabalarını artırdığını da ekleyelim.
Son üç yıldır Suriye’nin Arap ülkeleri ile ilişkilerinde iyileşme dikkat çekiyor. Son olarak, 9 Kasım 2021’de BAE Dışişleri Bakanı Abdullah bin Zayed Al Nahyan beraberindeki heyetle Şam’a giderek, Beşar Esad ve Suriye Dışişleri Bakanı Faysal Mikdat ile geniş kapsamlı bir görüşme yaptı.
Bu arada 2021 sonunda ABD ve AB’nin yaptırımlar listesinde yer alan Suriyeli Bakanların Avrupa’da uluslararası toplantılara katılması, Suriye’nin Batı tecridini de kırmaya başladığına ilişkin önemli göstergelerdendi.

NE OLUYOR?

Gelişmeleri takip edenler, ABD’nin bu ilişkilerdeki rolünü sorguluyor. Özellikle BAE’nin ABD ve İsrail ile derin ilişkileri vurgulanıyor. BAE’nin ABD’nin izni ve onayı olmadan bu açılımı yapamayacağı savunuluyor. BAE’nin, Suriye krizinin başından itibaren ABD’nin bir vekili olarak faaliyet yürüttüğü doğru. Peki buna dayanarak, şimdi de ABD adına Suriye ile açılıma yöneldiğini söylemek doğru mu?
Şunu hatırlatalım: ABD’nin Afganistan yenilgisinden sonra Ortadoğu eski Ortadoğu, dünya da eski dünya değil. Dünya ölçeğinde, ülkelerin politika değişimlerini incelerken bu gelişmeyi dikkate almadan yapılan analizler doğru sonuçlara ulaşmayı engelliyor. Sadece Rusya, Çin, İran ve Türkiye değil Atlantik ile Avrasya arasındaki güç mücadelesinin bugün yoğunlaştığı bölge olan Batı Asya’daki ülkeler politikalarını, bu gerçeğe göre yeniden şekillendirmeye başladı. İsrail’in Türkiye ve Arap dünyası açılımına yönelmesinde de, “ABD’nin desteğine olan güvenini yitirmesi” dikkate alınmalı. Daha önceki bir yazımızda vurgulamıştık. İsrail’in güvenlik kurumları, Afganistan yenilgisinin, ABD’nin İsrail’e bölge ülkeleri karşısında askeri desteğini sürdüremeyeceğinin kanıtı olarak değerlendiriyor. (Fikret Akfırat, Taliban’a İsrail nasıl bakıyor?, Aydınlık, 1 Eylül 2021)
Aynı şekilde BAE’nin ve Körfez Şeyhlikleri’nin, Suriye’den önce Irak merkezli olarak İran ile bir dizi normalleşme görüşmesi yaptığını hatırlayalım.
Son Ukrayna krizinde Körfez ülkelerinin Atlantik’in yanında saf tutmadığını, Suudi Arabistan, BAE, Kuveyt, Katar başta olmak üzere Körfez’de ABD vekili olarak nitelenen birçok ülkenin Çin ile Kuşak ve Yol Girişimi kapsamında geniş ortaklıklara imza attığını ve Rusya ile Atlantik’ten bağımsız işbirliklerine yöneldiğini de kaydedelim.

TÜRKİYE İÇİN FIRSAT VE RİSK

Kuşkusuz, Esad’ın BAE ziyaretini “Esad’ı meşrulaştırmayalım” diye eleştiren ABD ile bölgedeki jandarması İsrail, bu gelişmelerden kendi lehine sonuçlar çıkarmaya çalışacaktır. ABD ve İsrail, Suriye’nin Arap ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmesi ve bazı Avrupa ülkeleriyle sınırlı da olsa başlattığı kuşatmayı kırma sürecinden, İran etkisini zayıflatmak için yararlanmak istiyor. Fakat gözden kaçmaması gereken nokta şu: ABD, bu gelişmeden, Atlantik rotasından uzaklaşan Türkiye’yi sıkıştırmaya yönelik sonuçlar çıkarmaya çalışıyor. Araplarla ve Batı ile barışan ama Türkiye ile düşman bir Suriye tablosu yaratmak istiyor.
O nedenle, ABD ve İsrail’in Türkiye aleyhine bir durum yaratma çabasına karşılık olarak, Ankara’nın Şam ile hızlı bir şekilde normalleşmesi, oyunu bozacak hamle olacaktır. Bu, Türkiye’nin öncelikli güvenlik kaygılarını gidermesi için en önemli adım olmasının yanı sıra, ekonomisi bozulan altyapısı yıkılan Suriye’nin yeniden yapılanmasında Türkiye’nin rol alması için de imkan sağlayacaktır.
Şunu açıkça saptayalım: Beşar Esad, savaşı kazandı. Esad’ın dönüşü Türkiye için ekonomi, güvenlik, enerji alanlarında çok ciddi fırsatlar yaratıyor.