26 Aralık 2024 Perşembe
İstanbul 10°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşini, anasını, babasını çocuklarını Erdoğan’a feda eden işadamı...

Mustafa Mutlu

Mustafa Mutlu

Eski Yazar

A+ A-

Ethem Sancak, 1958 yılında Siirt’te doğdu. 12 Eylül’den önce solcuydu... 

Ama öyle “laf olsun, torba dolsun” solcularından değil, bildiğiniz militandı... 

1980’den sonra kurtuluşun sosyalizmde olmadığını anlamış olmalı ki; tüm enerjisini para kazanmaya verdi. 

Sıradan dağıtıcı olarak girdiği ilaç sektöründe kısa sürede en büyüklerden biri olmayı başardı. 

1993’te Hedef Ecza Deposu’nu kurdu. 

Daha fazla para kazanmayı kafaya koyduğu için, AKP’nin iktidar olmasıyla birlikte “hidayete” erdi... 

Ne yaptı, etti; Recep Tayyip Erdoğan’ın en yakın çevresine girmeyi başardı. 

AKP’nin propagandasını yapabilmek için milyonlarca dolar harcayıp gazete-televizyon sahibi bile oldu. 

*** 

Yetmedi; “Erdoğan’a aşığım” diyen ilk erkek olma unvanına erişti! 

Bu “aşk” kısa sürede meyvesini verdi ve işadamı Mehmet Emin Karamehmet’e ait gazeteler, televizyonlar, sanayi kuruluşları TMSF aracılığıyla bu arkadaşa nakledildi! 

Bunlardan biri de sanayi devi BMC’ydi...  

Sancak, BMC’nin ihalesine “rakipsiz” girdi ve 1 milyar lira değer biçilen dev şirketi, 751 milyona aldı. 

Ancak dünkü bir gazeteden öğrendik ki; BMC’nin bu arkadaşa devri bir yıldır yapılmamış... 

Bu yüzden de şirketin piyasaya olan 608 milyon liralık borcu, hâlâ TMSF’nin üzerindeymiş ama... Gelirleri Sancak’ın kasasına giriyormuş! 

*** 

Dünkü gazetelerde Ethem Sancak’la ilgili bir haber daha vardı. 

Erdoğan’ın memleketi Rize Güneysu’da düzenlenen “Başkanlık Sistemi” konulu bir panele katılmış...  

Yanında Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da varmış... 

Ethem Bey, konuyu yine Erdoğan’a duyduğu hayranlığa getirip “Ona anam, babam, eşim, çocuklarım feda olsun” demiş... 

*** 

Çok kişi bilmez ama bu arkadaşın işadamlığının ve AKP yöneticiliğinin dışında bir görevi daha var: 

Kendisi aynı zamanda, 2010 yılında kurulan İslam ve Bilim Tarihi Araştırmaları Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanı olur! 

Şimdi ona soruyorum: 

Anayı, babayı, karıyı, çoluğu-çocuğu bir “kul”a feda etmek, dinimizin neresinde var?  

Bu, Kuran’ı Kerim’in hangi ayetinde yazıyor? 

Onun bu yaptığı, İslam’ın kesinlikle yasakladığı “Allah’a şirk koşma”nın ta kendisi olmuyor mu? 

Bırakın dini; bu söylediği şey, geleneklerimize ve ahlakımıza da aykırı değil mi? 

*** 

Allah gerekirse tüm kullarını parasız pulsuz bıraksın; ama... 

Neyse...  

Bu cümlenin gerisini getirip adamın servetine biraz da ben katkıda bulunmayayım! 

Siz nasıl olsa şu anda cümleyi tamamlıyorsunuzdur! 

BİTTİLER! 

Zekeriya Öz, daha iki yıl önceye kadar bu ülkenin en güçlü isimlerindendi. 

Akla hayale gelmeyen iddialarla, sahte oldukları açık olan belgelerle, yalancı tanıklarla açtığı kumpas davalarıyla binlerce yurtseveri tutuklatmıştı. 

İktidar tarafından o kadar seviliyordu ki Erdoğan, zırhlı makam arabasını bile ona tahsis etmişti. 

Sonuçta öküz öldü, ortaklık bozuldu ve dün savcılar Celal Kara, Muammer Akkaş, Mehmet Yüzgeç ile hakim Süleyman Karaçöl’le birlikte meslekten ihraç edildi. 

Görevden alınma nedenleri, iktidara yönelik yolsuzluk operasyanları... 

Ancak elbet bir gün “kumpas davaları”ndan da yargılanacaklar ve ben işte o gün, o duruşmaları izlemek için yine adliyeye koşacağım! 

GÜNÜN SORUSU 

Sezen Aksu sahnelere veda edeceğini açıklamış... Sorum ortaya:  

Kürt açılımı konusunda kendisi gibi düşünmeyenleri “iki cihanda da lekeli” ilan ettiği gün, zaten sahnelere veda etmemiş miydi? 

KASET ŞANTAJI VE ‘THE END!’ 

Erdoğan’ın bile dinlendiğini iddia edip polis teşkilatının altını üstüne getiren AKP, seçimler yaklaştıkça yine kasetlere sarılmaya başladı. 

Her dönemin şakşakçısı Mehmet Barlas’ın oğlu, havuz medyasındaki bir kanalda program yapıyormuş...  

Programına Latif Erdoğan isimli bir yandaş gazeteciyi çıkarmış ve ikisi birden MHP İstanbul Milletvekili Meral Akşener’e hakaret etmeye başlamış... 

Hatta Latif Erdoğan, “Akşener, kaseti olan biridir ve şu an esaret altındadır” demiş...  

Yani; Akşener’in, çirkin bir kaset yüzünden Fethullah Gülen Cemaati’ne teslim olduğunu söylemiş... 

MHP ‘li değilim; Akşener’le de en küçük bir “ideolojik akrabalığım” yok... 

Ama bu tür numaralara başvuracak kadar alçalıp bir kadının namusuna dil uzatanlara acıyorum. 

*** 

Ne dersiniz; filmin sonuna geldik galiba... 

“Sahipleri”nin durumu bu kadar vahim olmasaydı, bu yandaşlar, böylesine ucuz numaralara başvurmazlardı herhalde... 

GÜNÜN İSYANI! (156+18) 

Dün imam tam Kenan Evren için helallik istiyordu ki, iki kadının “Haram olsun” diye bağırdıkları duyuldu... İsyanım Abdullah Gül’e: 

Eğer 18 gündür sorduğum soruları yanıtlamazsanız, ben de vatandaş olarak size olan hakkımı helal edemeyeceğim!