Yandex
25 Nisan 2025 Cuma
İstanbul 15°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eşitsizlik teorileri: Kurumsal sınırlamalar

Berna Bridge

Berna Bridge

Gazete Yazarı

A+ A-

Geçen hafta başladığım yazı dizisinde “Neden kadınlar liderlik ve yöneticilik konumlarında azınlıktadırlar” sorusuna yanıtlar arayarak devam ediyorum. Eğitim yönetiminde ve ayrıca tüm yönetim konumlarında kadınların azınlıkta olmalarının nedenlerini dört ana başlık halinde toplayabiliriz:

1) Açık ve gizli ayrımcılık

2) Kurumsal sınırlamalar

3) Kadınların sosyalizasyon teorisi

4) Erkek kültürünün egemenliği

Eşitsizlik teorileri: Kurumsal sınırlamalar - Resim : 1

ÖLÇÜTLERİ BELİRLEYEN KAPI BEKÇİLERİ: ERKEKLER

Birçok kurumun her seviyesinde kadınların meslekte ilerlemelerine karşı koyulan engeller göze çarpmaktadır. Bu engeller iş başvurusu yapıldığı anda başlayıp, kariyer yolunu çizerken, işyerindeki değişik fırsatların sunumundan, diğer kişilerin farklı beklentilerine kadar her alanda yer almaktadır. Bu kurumsal engeller kadınlara karşı ve erkeklere yardımcı engellerdir.

Kadınlar bir işe başvurmadan önce kendilerini çok sıkı bir eleştiriden geçirmektedirler ve özgüvenlerini erkeklerden daha hızlı yitirmektedirler. Yönetim pozisyonlarında çoğunlukla erkekler yer almaktadırlar ve bir yöneticiden beklenen ölçütleri onlar belirlemektedir. Yani, yöneticiliğin 'kapı bekçileri' erkeklerdir.

EV VE İŞ ARASINDA SIKIŞIP KALMAK

Şanslarının az olduğunu gören kadınlar çoğu kez yöneticilik isteklerinden hızla vazgeçmektedirler. Çocukları olan birçok kadın rol çatışmasına girmekte ve çocuklarına karşı görevini aksatmamak için meslekte ilerlemekten vazgeçmektedir. Kadınlar ev ve iş yaşamları arasında bir köprü kurmaya çalışmaktadır. Ayrıca doğum izinleri meslekte kesintilere yol açmaktadır.

Avrupa Birliği’ne üye on iki ülke arasında yapılan bir araştırma dört yaşın altında çocuğu bulunan erkeklerin % 90’ının çalıştığını, ancak bu oranın kadınlarda % 25 olduğunu saptamıştır. Yaşları 25 ile 39 arasında değişen çocuk sahibi olmayan kadınlar için bu oran % 57’dir. Kısacası, küçük çocuk sahibi olan kadınların çoğu ya hiç çalışmamakta ya da iş yaşamına bir süre için ara vermek zorunda kalmaktadır. Bu da meslekte ilerlemek ve yönetici olmak için bir dezavantajdır.

KÜÇÜK ÇOCUĞU OLANLARDA SUÇLULUK DUYGUSU

Ayrıca, küçük çocuğu olup çalışan kadınlar suçluluk duygusu ve ikilem yaşamaktadırlar. Oysa erkekler böyle bir duygu yaşamamaktadırlar. Yönetici olmak isteyen kadınların bir kısmı ise çocuk sahibi olmamaya karar vermektedir. Oysa yine erkeklerde böyle bir kısıtlama söz konusu değildir. Onlar meslek ve aile yaşamlarını ayrı ayrı, biri diğerinden etkilenmeden planlayabilmektedirler.

Birçok çalışma erkeklerin ev işleri ve çocuk bakımında eşleri ile eşit sorumluluk paylaşmadıklarını saptamıştır. Geçtiğimiz on yılda erkeklerin ev işleri ile ilgili çalışma zamanları yalnızca dört dakika artmıştır. Erkekler ev işlerine haftada bir buçuk saat ayırırken kadınlar genelde dört buçuk saat ayırmaktadırlar.

Eşitsizlik teorileri: Kurumsal sınırlamalar - Resim : 2

KADINLARIN ÖRNEK ALABİLECEĞİ ÜST KADIN YÖNETİCİ SAYISI AZ

Erkekler genelde diğer erkeklerin elinden tutmakta ve onlara yardım etmektedir. Ayrıca kadınların örnek alabileceği, rol modeli çizen üst yönetim pozisyonlarında bulunan kadınların sayısı pek fazla değildir.Kadınlar terfi etmek ve üst yönetim pozisyonlarına gelmek konusunda özellikle onları yüreklendiren birisi yoksa erkekler kadar ısrarcı olmamaktadırlar.

Birçok kadın saldırgan, rekabetçi, anlaşarak ve paylaşımcı problem çözme yöntemleri yerine kontrolü yeğ tutan erkek yönetim tarzına karşı antipati duymaktadır. Kadınlar gözlemledikleri yönetim şekilleriyle aynı fikirde olmayabilmektedirler. Birçok kadın zevk için çalışmakta, sınıf içi öğretmenlikten ve benzer işlerden daha çok zevk almakta ve bu nedenlerle kadınlar yöneticiliğe istek duymamaktadırlar.

ÜST DÜZEY YÖNETİCİLİĞE GELEN KADINLAR ‘İSTİSNA’

Kadınların çoğu mesleklerini uzun vadede planlamamakta ve meslekte ilerlemeleri rastlantılara bağlı olmaktadır. Erkek müdürler erkek öğretmenlere daha fazla yardımcı olup, daha çok sorumluluk vermekte, onları yüreklendirmekte, onlara destek olmakta ve onlara kariyerlerinde ilerlemeleri için daha çok yardımcı olmaktadırlar.

Bu tür resmi olmayan yardımlar kadınlara çoğunlukla sunulmamaktadır. Birçok erkek kariyer sahibi kadınlarla eşit ilişkiler içinde çalışmakta zorlanmakta, alışkın oldukları kadın modeli evde eşleri, anneleri ve en fazla işyerinde sekreter olmaktadır. (Schmuck) Kadın yöneticiler sıkça 'erkek liderlik değerleri' ile yargılanmakta ve anlaşılamamaktadırlar.

‘Kadınlar yönetimlerinde demokratik, işbirlikçi yöntemleri uyguladıklarında 'çok yumuşak' ve ayrıca 'sıkı, disiplinli, otoriter liderlik şablonu' uygulamaktan ‘aciz’ olarak algılanmaktadırlar. Eğer bir kadın üst düzey yöneticiliğine gelmeyi başardıysa istisna sayılmaktadır ve gerçekten o statüye layık olduğunu kanıtlamak zorundadır. Oysa bir erkek böyle abartılı bir başarı göstermek zorunda değildir’. (Schmuck)

Kadın
Henüz bu içeriğe yorum yapılmamış.
İlk yorum yapan olmak ister misiniz?
Yorum yapmak için tıklayınız