'Eski Dostlar'ın Süleyman abisi
Giden sevdiklerimin arkasından yazı yazmayı hiç istemem. Ama bu kez kaçınılmaz oldu Süleyman Abi. Dün geldim sana "Hoşça kal" demek için. Önce bizim İnönü'ye bir hamle ettim. Şimdilerde adına yine başka bir şeyler diyorlar ya boşver. Onun adı sen AIK'ya ilk golü attığında kalplerde konmuştu zaten... İnönü'ye hamle ettim dedim ya, içeri girmek ne mümkün. Mahşer yeri mübarek. İşte halk severse böyle sever. Kimi ararsan oradaydı, ama Abicim, yanına yaklaşamadım ki.
Sağa seyirttim, sola seyirttim olmadı, maşallah devlet erkanı gelince ne olduğunu bilirsin. Bizim geçmemiz gereken yollar çelikten duvar. Aklıma geldi, stadın yapımı için etrafına güvenlik kapatması yapılmış ama oh, çok şükür bizim tarihi Beleştepe'nin olduğun yerin altında bir açıklık var. iki tane de uyanık foto muhabiri kardeş telelerini takmış şakır şakır motorlo makinalararıyla çalışıyorlar. Vallahi şampiyonluk maçında böyle taraftar olurdu Süleyman Abi. Pek Çarşı'yı göremedim ama hayırlar olsun. Sonrasında camiye doğru insan seline katıldım. Atilla Gökçe, Güntekin Onay, Barbaros Çıdal ve başka bir dolu tanıdık. Hava sıcak, canlar üzüntülü, geçmek ne mümkün. Güvenlik görevlilerinden saygılı olmalarını isteyen Güntekin'i, sonra da memur arkadaşları yatıştır falan. Önemli bir şey yok,
Ağaç altında bir gölgeye sığındım, gözüm daldı, gittim, motorestte eski dostlar grubunun toplandığı günlere. Kazım Kanat ile İlker Ateş senden önce gittiler ne aceleleri varsa. Şan Öktem de bildiğin gibi Beşiktaş şehidi olmuştu kamp yeri bakmaya giderken. Çekirdek kadrodan kim kaldı ki, Ben, Faik Gürses, Bilal Meşe, Metin Keçeli. Bir de hemen bir süre sonra aramıza vakit bulduğunda katılan Bakanım, Başkanım sevgili Mehmet Ali Yılmaz. Hangi birini anlatsam ki Süleyman Abi. Yediğiniz içtiğiniz ayrı gitmeyen Şan Abi'nin telefona sarılıp " Bana bak şu Sülman neredeyse bul, durum acil" demesini mi? Yoksa deplasmandan otobüsle geç döndüğümüz ve adaya son vapuru kaçırdığımda (o zamanlar yaz kış Kınalıada'da oturuyordum ya...)"Hadi yürü eve, anacığım yatağını hazırlar her zamanki köşeye. Serserilere uyup öyle mekanlarda sabahlama.." diyerek beni önüne katıp bir baba şefkatiyle yuvanızı paylaşmanızı mı?
Sana veda etmiyorum Süleyman Abi. Yeniden görüşmek üzere diyorum. Şimdi izninle adaya gideceğim, hala kökü kurutulamamış olan kraçalara çapari sallayıp bir tavalık tutarım evelallah. Yiğenin Ada 5 yaşını geçti. Anası Fatma ile elini öpmeye bir türlü denk getiremedim senin üst üste yaşadıklarından dolayı. Onları da karşıma alacağım, izninle bir dublelik kabahat işleyeceğim. Ve de onlara seni, yaşadıklarımızı anlatırken, arada bir yerlerden de çok sevdiğin ve birlikte çok sevdiğimiz "Eski Dostlar" şarkısını çalıp dinleyeceğim. Kaç defa olur bilemem, içimdeki sızıyı gideremez ama olsun be Süleyman Abi. Şimdiden başlıyorum.
"Hayal meyal düşler gibi/ Uçup giden kuşar gibi/ Yosun tutan taşlar gibi/ Eski dostlar, eski dostlar..."