22 Kasım 2024 Cuma
İstanbul 13°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Eskisi olmayanın yenisi olmazmış

Selçuk Ülger

Selçuk Ülger

Site Yazarı

A+ A-

Üç bine yakın idam kararıyla “Hitlerin Kanlı Yargıcı” diye ünlenen Roland Freissler’in adını çok duymuştum, fakat 1966'dan 1979'a kadar Baden Würtemberg eyaletinin başbakanlığını yapmış Hans Filbinger'in eski bir Nazi yargıcı olduğunu bilmiyordum. 2007 yılında ölen Filbinger'in utanç verici geçmişini, yazar ve çevirmen Ahmet Arpad'ın “Hitler Yandaşı Başbakan” başlıklı makalesinden yenice öğrendim. Demek ki Roland Freissler, 1945'te Berlin bombardımanında tesadüfen başından ağır yara alıp ölmese, tıpkı meslektaşı Hans Filbinger gibi Almanya'nın büyük eyaletlerinden birinin başbakanlığıyla ödüllendirilecekmiş!
Arpad'ın verdiği bilgilere göre, 1913'te Freiburg'ta doğan Hans Filbinger, hukuk fakültesindeki öğrenimine başlar başlamaz Nasyonal Sosyalist Üniversite Öğrencileri Birliği'ne üye oluyor ve “Hıristiyan olmayanlara ve Alman toplumuna yabancı güçlere karşı çıkmalıyız!” görüşleriyle birden sivriliyor. Hızını alamayıp önce Hitler'in “Yıldırım Kıtaları”na (SA), birkaç yıl sonra da Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi'ne (NSDAP) katılıyor. Nazi Almanyası’nın ortalığı kasıp kavurduğu yıllarda ise askeri yargıç olarak görevlendiriliyor.
Yeni kurulan Almanya'da, Hans Filbinger'in kılına dokunulmuyor. Savaşın son aylarında bile idam kararları vermekten çekinmeyen eski Nazi yargıcı Filbinger memleketinde avukatlık yapıyor, rahat bir yaşam sürüyor; hatta Hıristiyan Demokrat Parti'den (CDU) siyasete girip hızla yükseliyor. 1960'lı yıllarda Baden Würtemberg Eyalet Meclisi'nde milletvekili oluyor. Almanya'nın üçüncü Başbakanı Kurt G. Kiesinger, kabinesinde içişleri ve milli eğitim bakanlığı veriyor Filbinger'e. (Kiesinger'in de 1933 yılında NSDAP'ye üye olduğunu anımsatalım!)
Daha sonraki yıllarda Filbinger, Baden Württemberg eyaletine başbakan seçiliyor ve on üç yıl görev yapıyor. Yetmişli yıllarda adı cumhurbaşkanlığı için bile geçiyor!
Ünlü tiyatro yazarı Rolf Hochhuth'un, Filbinger'in Hitler rejimine yargıç olarak hizmet verdiği konusunu kararlılıkla gündeme taşıması Filbinger'i zora sokuyor. Ünlü sanatçıya açtığı davayı kaybeden Filbinger, savaşın bitimine yakın tarihlerde verdiği dört idam kararı belgeleriyle ortaya çıkınca başbakanlıktan istifa etmek zorunda kalıyor. Fakat faşizan görüşlerinden hiç mi hiç vazgeçmiyor. Düşünce atölyesi olarak tanıtılan aşırı sağcı Weikersheim Araştırmalar Merkezi'ni kurup başına geçiyor. Ölene kadar bu merkezin başkanlığını yürütüyor.
Hans Filbinger, karanlık günlerin zehirli fikirlerini günümüze taşıyan kötü örneklerden sadece biri. Nazi döneminde şevkle görev yapmış sayısız savcı ve yargıcın, savaş sonrası kurulan Almanya'da çok önemli görevlere getirildiği bilinen bir gerçek. Özellikle 1960'lara kadar Adalet Bakanlığı bünyesinde çalışanların üçte ikisinin Nazi geçmişi olduğu sonraki yıllarda saptanıyor. Almanya'nın ilk başbakanı Konrad Adenauer'e bu konu sorulduğunda, yanıtı şu oluyor: “Temiz suyun olmadığı yerde kirli su dökülmez!”

Almanya'da 'yeni' ırkçılığın ve faşizmin üstüne bastığı 'eski' temeller hâlâ çok sağlam. Aşırı sağ ve ırkçılık yıllar içinde güç kaybetmediği gibi, son zamanlarda ayrık otu gibi yaşamın her alanına yayıldı. Bu gerçeği görmek için sayılara boğulmuş araştırma sonuçlarına bakmanıza gerek yok; Almanya ve diğer Avrupa ülkelerindeki göçmen tanıdıklarınızla bu konu üstüne biraz konuşun yeter. Mesleği ne olursa olsun, hem iş yerinde hem günlük yaşamında ayrımcılığı, ırkçılığı tatmamış bir tek yabancı bulamazsınız. Özellikle öğrenci çocukları olan hangi yabancı aileyle sohbet etseniz, hepsinin okullardaki ayrımcılıktan, dışlanmışlıktan şikayetçi olduğunu, gelecekten kaygı duyduklarını göreceksiniz.
Bazı araştırmacıların bu tür sorunları yabancıların uyum konusundaki problemlerine ve yaşadıkları ülkenin dilini iyi bilmemelerine bağlamaları da dayanaktan yoksun. Çünkü Almanya'da doğmuş büyümüş, en iyi üniversitelerde okumuş, işlerini başarıyla yapan üçüncü kuşak göçmen doktorların, mühendislerin, hukukçuların da aynı sorunlarla boğuştuğuna tanık oluyoruz. Salt adlarından, ten renklerinden ötürü, ırkçılıktan, ayrımcılıktan, dışlanmışlıktan onlar da paylarına düşeni alıyorlar.
Bu durum artık Almanya'da ve birçok Avrupa ülkesinde süreğen bir sayrılık hâlini almış durumda. Aksi olsaydı, tarihin çöplüğünde kalması gereken bu konuları ne sayın Ahmet Arpad makalesinde yeniden işlerdi, ne de biz dönüp Heinrich Böll'ün yetmiş yıl önce yazdıklarını dün yazılmış gibi iç çekerek okurduk:
“...Ziyaretçim, Almanya'ya ilişkin kesin ve eksiksiz bilgiler beklemiş benden; ama ben bu denli kesinsizlik içindeki bir ülke üstüne istediği bilgileri ona verememiştim. Almanya denen böylesine karmaşık bir nesneyi niteleyecek bir formül bulmanın belki Einstein bile üstesinden gelemezdi. Ziyaretçimin: 'Acaba şimdi burada yaşayanları, 1933 yılının insanlarından ayıran nedir?' sorusunu, 'Hiçbir şey!' diye yanıtlamış ve sonra ufak bir düzeltmede bulunarak eklemiştim: 'Ekonomik bakımdan şimdikilerin durumu 1933'tekilerden daha iyi...'
Ziyaretçimin bir başka sorusu: 'Hâlâ burada Naziler var mı?' oldu. Yanıtım: 'Var kuşkusuz! Yoksa salt bir tarih olan 8 Mayıs 1945'in insanları kökten değiştirdiğini mi sanmıştınız?..
Bizim burada kimsenin ağzından Almanya yenildi sözünü duyamazsınız; işiteceğiniz sözcük sadece çöküş'tür...”

* Ahmet Arpad, “Hitler Yandaşı Başbakan” Toplum Gazetesi, Almanya, 3 Nisan 2022

* Heinrich Böll, Hier Zulande (Bizim Burada)1960, Böll- Denemeler, Çev. Kamuran Şipal. 1984.