23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Etnik keşmekeş ve Kemal Tahir

Seyyit Nezir

Seyyit Nezir

Eski Yazar

A+ A-

İsmail Beşikçi, yıllar önce bir yazısında, Kemal Tahir’i, “resmî ideolojiyi meşrulaştıran” bir yazar olarak niteler (Bir Kemal Tahir Kitabı: Türkiye’nin Ruhunu Aramak, ed.: Kurtuluş Kayalı, İthaki Y., Kasım 2010); yargısını şu tanımına dayandırır: “Resmî ideoloji, devletin idari ve cezai yaptırımlarıyla korunan ve kollanan bir ideolojidir.” Ardından şu saptamada bulunur: “Kürtler, Kürt sorunu resmî ideolojinin ilgilendiği temel konuların başında yer almaktadır.”
Kemal Tahir, “resmî ideolojinin ilgilendiği” Kürt sorunuyla romanlarında ve araştırmalarında ilgilenmediğine göre, “resmî ideolojiyle uzlaşma sanığıdır.” Gerekçeli açıklama buna denir!

BEŞİKÇİ’NİN ANLATTIKLARI

Beşikçi; ‘resmî ideolojinin Batıcı dayatmalarına karşı, yalnızlık pahasına, gözü kara bir tutumla savaşan’ Kemal Tahir’in etnik konularda “yazmadıklarını” açığa çıkartarak onu “devlet yandaşı” gösterir. Kemal Tahir, Türkiye’nin en ücra cezaevlerinde, “rejim ve devlet düşmanı, ihtilalci” suçlamasına uğramış, Nâzım’la birlikte en uzun süre yatmış solcu yazarlardandır. Peki, aynı devletin farklı dönemlerde farklı resmî ideolojisi oluyorsa, önce bunun ne demeye geldiğini sorgulamak gerekmez mi?
Beşikçi; “Kemal Tahir, evini okul gibi kullanan bir yazardı” deyip ekliyor: “Evinde, haftanın belirli günlerinde sohbetler, tartışmalar yapılırdı. Yazarlar, gazeteciler, profesörler bu tartışmalarda, sohbetlerde aktif olarak yer alırlardı. Osmanlı toplum yapısının bugünkü toplum yapısına etkisi en çok konuşulan, tartışılan konulardı.”

NEZAKETEN GERÇEK

Beşikçi; bu toplantılarda, “Tarihteki Orta Asya Türk toplumlarının bugünkü Türk toplum yapısına etkileri tartışılırken temel etkenlere [etnik sorunlara] gözlerin kapatılmasını” anlamlı bulur. Bir gerçeğinse özellikle saklandığını vurgular: “Türk burjuvazisi, Ermeni ve Rum mallarının yağmalanması üzerinde yükselmiştir.”
Ülkemizde burjuvazi, ülkesine, reçetesi emperyalist uzmanlarca yazılan at gözlüğüyle baktığı için, burjuvazinin emperyalizme karşı savunmasını da yurtseverler üstlenmek zorunda kalmıştır. Nitekim Beşikçi de bu gerçeği teslim ediyor: “Kemal Tahir; Yorgun Savaşçı, Bozkırdaki Çekirdek, Kurt Kanunu, Devlet Ana gibi kitaplarında da Türk yurtseverliğini dile getirecektir.”
Beşikçi, nezaketen de olsa, bir başka etnik saptamada bulunuyor: “Kürt - Türk - Ermeni ilişkilerini değerlendirirken Batı Ermenistan’daki Ermeni mallarının nasıl olup da Kürtlerin eline geçtiği elbette ciddi bir şekilde araştırılması gereken bir konudur.”

KEŞMEKEŞE UZAK DURMAK

Gençliğimizde “Doğu Anadolu’nun Düzeni” kitabını coşkuyla karşıladığımız Beşikçi, 12 Mart sonrasında entelektüel çabasını etnik sorunların deşilmesine ve anlaşılmasına yöneltti. Bu, Türkiye’de en çok, emperyalistlerin istediği bir sonuçtu.
Kemal Tahir, tarihin evrensel açıklamasını Doğu - Batı çatışmasına, ilerlemeyi bu çatışmanın aşılmasına dayandırdığı için, yazarlığını da emperyalizmin Doğu üzerindeki niyet ve hesaplarının ortaya çıkarılıp tuzaklarının bozulmasına adadı. Sınıf gerçeğini de Batı’daki ölçütlerle değil, yurdun gerçekleri ve geleceği içinde yansıtmaya çalıştı.
Kemal Tahir, amacına uygun belirlemeleri Marx’ın ATÜT kavramında buldu. Romanlarında aydınlarla halk arasındaki çelişkiyi yerel olgular üzerinde işleyerek sergilerken, gerilikten çıkışı “önce vatan” ilkesiyle kendi yurdunun değerlerine tutunmakta aradı. Halkların kardeşliğini ve özgür gelişmeyi ulusal birlik ve bütünlükte somutlayacağı bilinciyle, aydınların etnik sorunlar keşmekeşinde tükenmek yerine, halkla bütünleşmesine, bu bağlamda, devlet ve aydınlar arasındaki çelişkinin yeni bir aşamada nasıl aşılacağına kafa yordu.
Pazartesi günkü yazımızda bu çabalarını değerlendirip anımsatacağız...