Evcil hayvan dükkanının tetikçileri
Rusya Milli Marşı uluslararası turnuvalarda çalınmıyor ya, öyle olmadı! 1800’lerin ortasında, ABD’nin doğusundaki büyük şehirlerde kiralar yüksekti, kapitalizm güçlendikçe ahlaki değerler azalıyordu, hayat pahalı ve yemekler kötüydü. Artık, hayata atılmak isteyen Amerikalı gençler için Doğu’nun büyük şehirlerinde yaşamak çok zordu. Horace Greeley adında bir gazeteci New-York Daily Tribune’de 13 Temmuz 1865’te "Batıya git genç adam; ülkeyle birlikte büyü" sloganına yer verdiği bir yazı yazdı. Bugün, Türkiye’de İstanbul’un ağır yaşam koşullarından kurtulması için gençlere Anadolu’ya gitmeleri için yapılan çağrının benzeri idi. Verimli topraklar, daha ekonomik koşullar, yozlaşmamış aile yapısı; hep batıdaydı. Bizim doğumuz gibi… Greeley’nin “Go West, Young Man!” (Batıya Git, Genç Adam!) sözü bir slogana dönüşmüştü.
Village People isimli bir Amerikan disko grubu, 1979’da bu sözü aldı bir şarkısında kullandı. Şarkının melodisi tanıdıktı. Bu güzel melodi ve sözleri çok beğenildi. ABD’de, Kanada’da, İngiltere’de, İrlanda’da Hollanda’da, Belçika’da haftalarca en fazla dinlenen şarkı oldu.
YARININ KANDIRILMIŞ ÇOCUKLARININ HAYALİ
80’lerin sonunda kapitalizm, müziği dahil tüm gücü ile SSCB’ye saldırıyordu. 12-13 Ağustos 1989’da Moskova’da Lenin Stadı’nda Dünya Müzik Barışı Festivali yapıldı. Batı Alman Rock Müzik Grubu Scorpions da konserin konuklarındandı. Grubun solisti Klaus Meine, bu sıcak yaz akşamında güya Gorky Park’ta Moskova Nehri’ni izliyordu. O sırada yazdı, meşhur Wind of Change’i (Değişim Rüzgârı). Şarkının sözleri Gorky Park’tan bahsederek başlar. Meine; Moskova’da gördüğü değişimi “Yarının çocuklarının hayali” diye tanımlar. Yarının çocuklarının hayali, kapitalizme boyun eğmiş bir Moskova’dır.
Bir başka yaz akşamı; 21 Temmuz 1990’da Pink Floyd, Berlin’de duvarın tuğlalarını canlı konserinde yıkmıştı. 1979’da yayımlanan "Another Brick in the Wall" (Duvardaki diğer tuğla) sanki 11 yıl sonraki bu konser için yazılmış. İdolleştirilen müzik grupları tek tek kapitalizmin silahına dönüşüyordu.
13 Temmuz 1985’te, TRT’nin canlı yayımlamaktan son anda vazgeçtiği Bob Geldolf’un öncülüğünde düzenlenen Afrika’ya yardım konseri Live Aid (Canlı Yardım) kapsamında kapitalizmin merkezlerinin yanına Moskova’nın da eklenmesi, sanki müzik ile yapılan bu saldırının başlangıcıydı. Ama, çok daha öncesinde, 1964’te Gilbert Bécaud’nun Rus ezgilerini çağrıştıran Nathalie’si Moskova’ya yapılan kapitalist saldırının öncüsüdür. Şarkının sözlerine göre, Nathalie güzel bir Sovyet rehberdir. Bécaud’ya Moskova’yı gezdirir ve yalnız kaldıklarında, artık ne Ekim Devrimi vardır ne Lenin’in mezarı. Bir gün, mutlaka, Bécaud da Nathalie’ye Paris’te rehberlik yapacaktır.
Emperyalizmin komünizme müzik ile yaptığı saldırıda “Go West” de yerini aldı. 1979’da Amerikalıları Batı Amerika’ya çağıran şarkının sözleri 1992’de Pet Shop Boys tarafından değiştirildi. Şarkı artık Rusları Batı’ya davet ediyordu. Şarkının klibinde Kızıl Meydan’da ellerinde kızıl bayraklarla yürüyen tek tip gençler varken, ABD’nin yüksek gökdelenleri arasında sörf yapan ve plaj topları ile oynayan ayrı ayrı gençler vardı. Klipte sağ koluna açmış Lenin heykeli de Ruslara “Batı’ya gidin!” diyordu. Havada uçuşan kızıl yıldızlar, Özgürlük Anıtı’ndaki kadının (Miss Liberty) elinde meşaleye dönüşüyordu. Elde kızıl bayrak ile makine gibi canlandırılmış Rus gençler, merdiven basamaklarını çıktıkça, Batı’ya yaklaşıyordu, özgürleşiyordu; merdivenin en ucunda New York’taki Özgürlük Anıtı vardı.
TRİBÜNLERİN ŞARKISI
Sovyetler Birliği’nin yıkılması ile tüm bu şarkılar amacına ulaşmıştı. Bu şarkılar elbette çöpe atılmadı. Bugün; Schalke 04, Arsenal, Paris Saint Germain tribünleri Go West’i tezahürat olarak kendilerine uyarladılar. Ama, Go West’in en fazla söylendiği tribün Polonya Milli Takımı’nın tribünleridir. Polonyalılar, “Go West” sözlerinin yerine Lehçe "Polska, biało-czerwoni" (Polonya; beyaz kırmızı) diye bağırırlar.
21 Eylül 2021’deki yazımın “Avrupa’daki Amerika” ara başlığının altına Go West’i yazmışım: “Polonya’nın rengini zaten biliyorduk ama özellikle Rusya’yı eledikleri maçta salonda ısrarla çaldıkları ve sonraki maçlarda da çalmaya devam ettikleri Pet Shop Boys’un “Go West”i ile renkleri iyice ortaya çıktı. Polonya Milli Futbol Takımı’nın da kullandığı “Go West”, klibi ve sözlerinde 90’ların başında Sovyetler Birliği’nin dağılmasıyla Rusları batıya davet eden bir şarkıydı. Klipte Lenin heykeli eliyle “Batı’ya Gidin!” çağrısı yapıyordu. Güya Batı’da barış vardı, güya gökyüzü açıktı orada, güya Doğu’dan kurtulanlar Batı’da gökyüzündeki özgür mavilikleri bulacaklardı. Sosyalizmi kaybeden doğu halkları Batı’ya gidince anca köleliği gördü, ezilmişliği gördü. Go West, Polonya’ya da çok yakışmış. ABD’nin Wilson kararlarındaki “Lehistan kurulmalıdır” ısrarından, Sovyetler Birliği’nin yıkılmasında Polonyalı Papa 2. John Paul’un etkinliklerine kadar Polonya’nın rengi belli, bayraklarında mavi eksik kalmış. Finalde Polonyalı seyircilerin Slovenya yerine İtalya’yı desteklemesi de bu rengin gereğiydi.”
“GO WEST”İN TANIDIK MELODİSİ
Geçtiğimiz Pazar gecesi, FIVB Erkekler Milletler Ligi Finali yine aynı salondaydı. Polonya’nın rakibi bu sefer ABD idi. 2 saat boyunca Polonyalı seyirciler Go West’in müziği ile “Polonya; beyaz-kırmızı” diye bağırdılar. Hani “Go West”in melodisi tanıdık demiştik ya; Village People şarkıyı yaparken eskiden SSCB’nin ve bugünkü Rusya’nın milli marşından esinlenmişti. Gdansk’ta Uluslararası Spor Federasyonlarının yasakladığı Rus Milli Marşı’nın andıran bir marş, 2 saat boyunca, ABD’ye karşı söylendi. Kadınlar Milletler Ligi Yarı Finali’nde Türkiye’ye yenilen ABD, Erkekler Milletler Ligi finalinde yine aynı skorla 3-1 Polonya’ya yenildi.
Polonya, kupasını ve altın madalyalarını; kadınlardaki seremoniye göre çok daha düzenli şekilde aldı. Teksas’ta madalya alan takımlar tek basamaklı kürsüye tek tek çağrılmıştı. Maç biter bitmez elinde kupayla köyün delisi gibi sahaya girip seremoniden yırtmaya çalışan bir FIVB yetkilisi vardı. Gdansk’ta Olimpik 3 basamaklı kürsü vardı. Kupa ve madalyalar, tüm madalya alan takımlar sahadayken verildi. Çok daha önemlisi, Polonya madalyasını alınca Milli Marşı söylendi. Biz kürsüdeyken İstiklal Marşı’nı söyleyemedik. Erik Dalı ile idare ettik!