“Evrensel Dijital Kompleks (EDK)”
Dünyayı hangi güç(ler) yönetiyor sorusu, son 500 yıldır güncellenerek yanıtlanmaya çalışılıyor. Masonik yapılar, gizli örgütler, aileler, derin teşkilatlar gibi ‘söylentiler’, her zaman merak konusu olmuştur, çünkü bu alandan etkilenen kamuoyu algıyı içselleştiriyor: ‘Gücü gizliliğindedir’.
21. yüzyılın ilk çeyreğinde gözümüzün önünde yaşanan gelişmeler, yine bu soruyu gündeme getiriyor.
Soyut olarak ‘para dünyayı yönetiyor’ denilebilir, ancak parayı kim yönetiyor sorusu genelde yanıtsız kalmak ‘zorunda’. Yoksa ‘komplo teorisi’ koruma zıhırlısı, tek yanlı propagandayla harekete geçiyor. Meseleye somut olarak yaklaştığımızda, geleneksel para sisteminin‘sallantıda’ olduğu bir gerçektir. Yani dünya ticaretinin üzerindeki dolar hegemonyasına artık meydan okunuyor. ‘Dolar’ ise ulusal para birimi değildir, tam tersine özel banka oligarşisi tarafından ‘yoktan var edilen’ ve ABD dâhil, merkez bankalarına satılan kâğıttır. İşte bu kâğıdı “yoktan var eden” ve değer karşılığında dünyaya satan güç kimdir? Ortaçağ’da kralın adresi belliydi, sonuçta kale içten fethedildiğinde halk özgür, kral ise tutsak edilirdi.
ÇAĞIMIZDAKİ KRAL NEREDE SAKLANIYOR?
Dünyadaki baş çelişmeye dikkat edildiğinde,üç kuvvetin çekişmesini görüyoruz. Baş çelişme, jeopolitik, stratejik ve ekonomik açıdan tek ve çok kutupluluk arasındadır.
Bu çelişmede iki kuvvetten biri olan ‘Küresel Finans Kapital’ tek kutupluluğu, bunun karşısında konumlanan kuvvet ise, çok kutupluluğun mevzisinde direnen ulusal devletlerdir.
Ancak ‘üçüncü’ bir kuvvet daha var. Dünya bu kuvveti son bir kaç yıldır, özellikle teknolojik yönüyle tanımaya başladı.“Evrensel Dijital Kompleks” (EDK) diye tarif edebileceğimiz bu ‘muazzam’ güç, teknolojik egemenliğiyle küresel ve ulusal güçleri ‘yutmaya’ çalışıyor. Çünkü küresel ve ulusal güçler halen ‘analog’ dünyaya bağlılar.
Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra 1990’lardan itibaren, ‘Tarihin Sonu’ teziyle emperyalist kapitalist sistem, ‘küreselleşme’ mottosuyla alternatifsiz tek güç olduğunu ilan etmişti. Küreselleşme; ulusal, demokratik ve sosyal devleti ayrıca halkların bir arada yaşamasını istemiyordu. Devletleri ve kamuculuğu ekonominin dışına iterek ‘sermaye enternasyonalizmi’nin önünü açmayı ve tek kutuplu dünyayı hedefliyordu.Küreselleşme ulusal devlet, gümrük ve vergi sistemini de tasfiye etmek istiyordu. Örneğin Afrika’nın bazı bölgelerinde devlet öncesi ilkel yapıların devamlılığını, halen dayatıyor. Kabilelerin bir biriyle çatışması, küresel sömürü açısından gerekliliktir. Nede olsa toprağın altındaki madenler altınlar vs. henüz tükenmedi. Küreselciler açısından her kabile dolandırılacak ve sömürülecek bir kaynaktır ve devletsiz ortamın sürdürülmesi, altınla sunulan tepsidir.
Ancak aradan geçen 30 yıl, tarihin sonunun gelmediğini, tam tersine yeni bir sayfanın açıldığını gösteriyor.
EDK DÜNYAYA GÖKYÜZÜNDEN BAKIYOR
Ulusal devletler ‘küresel’ saldırıya karşı önce tek tek direndiler. Sonuçta savaşlar, işgaller, katliamlar darbeler ve sömürü devam etti. İçinde bulunduğumuz dönemde ise, Ulusal devletler tek tek değil blok halinde ‘küresel’ saldırıya karşı direnmekteler ve mevzi kazanmaktalar. Avrasya Birliği, Şanghai Örgütü, BRİCS, Bir Kuşak Bir Yol İnisiyatifi, Afrika’daki bağımsızlıkçı hareketler, yerel para birimiyle bölgesel ticaret vs. toplamda çok kutuplu dünyanın zeminini hazırlıyor.
Ulusal devletler dünyaya kendi kazanımlarından ve mevzilerinden bakarlar. Küresel Finans Kapital ise ABD’den dünyayı ölçer. Yakın, orta ve uzak doğu gibi coğrafi kodlandırmalar, ABD’nin gözünden hesaplanmaktadır.
“Evrensel Dijital Kompleks” dünyaya ne ulus devletten, ne de ABD’den bakar. Evrensel Dijital Kompleks (EDK), dünyaya gökyüzünden ve uzaydan bakıyor.
‘Evrensel’ boyutuyla gezegeni merkezi deneyi laboratuvarı gibi değerlendiriyor, ulusal ve küresel güçleri bu deneylerde ‘her şeyi gören gözüyle’ kontrol etmeye çalışıyor. Dünya onun için bir mülkiyettir.
‘Dijital’ teknolojik ‘üstünlüğüyle’ zaman, mekân ve hızdan bağımsız sınır, devlet ve yerel kanunları aşarak, milyarlarca insanı çevrimiçi sistemine bağlıyor.
‘Kompleks’ merkeziyetsiz yapısıyla adresi belli olmayan EDK, ‘hem her yerde, hem hiçbir yerde’. Bazen ‘esrarengiz’ bazen ‘kurtarıcı’ bazen ‘tehlikeli’ ayrıca ekonomi, politika, sağlık, finans, teknoloji silah sanayi ve gıda gibi uluslararası organizasyonların merkezinde yerini alıyor. Network yani ağ bağlantılarıyla yönlendirdiği organizasyonlar; ‘her an, her şeye, her yerden ulaşabiliyorlar’.
Gezegeni çevreleyen binlerce uydular aracılığıyla, ulusal ve küresel coğrafyalarda bulunan toplumları ve kurumları ‘yönlendirmeye’ çalışıyor.
EDK’NIN HEDEFİ
‘Evrensel Dijital Kompleks’in en büyük projelerinden biri ve hedefi, vatandaşları ulusal devletlerden koparmaktır. Son yıllarda bunun adımları ‘Sosyal Medya’ ve çeşitli dijital platformlarla başarılmaya çalışılıyor. Sosyal medya kanalı, devlet yayın yasalarını bypass ederek ‘düşünce ve ifade özgürlüğünün nefes almasını’ sağlıyor. Daha büyük ‘sanal operasyon’ ise, ileride gündeme getirilmek isteniyor. ‘Evrensel Dijital Kompleks’ “dünya vatandaşlığı” kampanyasını yaygınlaştırarak, global gündemin en başına getirmek isteyecektir. Ulusal devlet vatandaşlığından ayrılan herkes ‘dünya vatandaşlığına’ başvurabilecektir. Göç idareleri, mülteci akınlarını bu yöne doğru teşvik edebilir. EDK’ya göre insanlar dünya vatandaşlığı karşılığında ‘Evrensel Temel Gelir’ güvencesine kavuşacaktır. Evrensel Temel Gelir’in miktarı, çevrimiçi sanal dünyada verilen ‘görevlere’ göre değişken olacaktır. Bunlar ‘Sosyal Kredi Sistemi’ şeklinde düşünce, davranış ve tüketim alışkanlıklarını referans alarak değerlendirmek istenecektir. Ancak ‘dünya vatandaşlığı’ aşamasına ulaşmak için ‘Evrensel Dijital Kompleks’ insanlığın geleneksel milli, etnik, kültürel, inançsal, sınıfsal ve ideolojik ‘kalıplardan’ kurtulmasını teşvik etmeyi amaçlıyor.
‘Evrensel Dijital Kompleks’in odak noktalarından biri de Türkiye’dir.
Küresel Finans Kapital olası nakit kredileri snırlandırır veya durdurursa, Evrensel Dijital Kompleks alternatif dijital paraya geçilmesinin önünü açabilir.
EDK örneğin deprem felaketine ‘teknoloji temelli çözümüyle’ farklı yaklaşıyor. ‘Her insanın bir derialtı çipe’ sahip olmasının faydasını önemle vurgulayarak, Türkiye’ye pazarlanması yeni hedeflerden olabilir. Çünkü derialtı çiple insanlar anında enkaz altında tespit edilir ve aynı zamanda tüm yaşam verilerini canlı şekilde aktarabilir. BM’nin 2030 ajandasının 17 hedefi referans alınarak, yerle bir olan bölgelerin yeni dijital altyapılarla inşaa edilerek, Evrensel Dijital Kompleks’e entegre edilmesi, ayrıca geleceğin projelerinden biridir. Yani insan, nesne ve makineler dijital sisteme bağlı olacak. Dolaysıyla Evrensel Dijital Kompleks ‘teknolojik egemenliğiyle’ iktidarları bu yönde etkisi altında tutmaya çalışıyor. Ülke hava sahası üzerindeki alternatif internet uydusunu, gerekli görürse ‘destek’ amacıyla aktifleştirebilir. Küresel Finans Kapital ise muhalefetleri desteklemeye ve yönlendirmeye çalışıyor.
Sonuç itibariyle şu analizi yapabiliriz; dünyadaki kuvvetler ulusalcılar, küreselciler ve evrenselciler şeklinde üçe ayrılıyor. Ulusalcılar, saldırgan küreselcilere karşı savunmadalar. Evrenselciler ise küreselcilerden daha üstün konumda gözüküyor ve her iki gücü ‘yutmaya’ çalışıyor.