Ey Bahçeli, o suikast beka sorunu değil mi?
İki sözünden biri Türkiye’nin bekası.
Peki ey Bahçeli, değil Türkiye’nin, dünyanın en değerli işletmelerinden olan 20 milyar dolarlık askeri Tank-Palet Fabrikamızın Tayyip’e aşık bir işadamı ile Katarlılara altın tepside sunulması Türkiye’nin bekasına suikast değil mi?
Neden buna itiraz etmez ve boyun eğersin?
Nedir senin milliyetçilikten anladığın?
Ülkücüleri, Bozkurt selamını vermek için bile Tayyip’ten izin almaya mecbur eden seni ve etrafındaki işbirlikçi yalaka güruhu tarih hiç affetmeyecek.
Güvenli bölge ile resmen PKKistan!
Ne imiş efendim ABD, Türkiye’nin eski teklifine evet demişmiş!
Bu doğru değil zira Suriye’de dün ile bugünün koşulları çok farklıdır.
Dün Suriye’de 20 bin TIR dolusu silah ile donatılmış 80 bin mevcutlu YPG-PKK ordusu ve onların büyük bir coğrafyada hakimiyeti yoktu ama bugün var.
Dolayısıyla bugün gidilebilecek güvenlik bölge uygulaması sadece PKK’ya yarar zira onu ve kazanımlarını koruyacaktır.
Dahası böyle bir şey Suriye’deki PKKistan’ın resmen tanınması anlamına gelecektir çünkü hatırlayalım Irak’ta böyle bir uygulama sonrası Barzanistan’ın önü açılmıştı.
İlaveten güvenli bölge olayına Beşar Esad, Rusya ve İran haklı olarak rıza göstermez.
Olgular böyleyken Türkiye’yi yönetenlerin bu hususu milletten gizleyip göz boyamaya kalkması yerli ve milli politika olabilir mi?
Resmi Gazete Cumhurbaşkanını yalanlıyor!
Tayyip Erdoğan’ın ifadesi aynen şöyle:
- “Tank-Palet Fabrikasını özelleştirme değil, işletme hakkı devri....”
Öyle ise soralım:
19 Aralık tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan şu karar neyin nesidir:
- “Arifiye Tank-Palet Fabrikasının özelleştirme kapsamına alınmasına... Özelleştirmenin işletme hakkının verilmesi yöntemiyle gerçekleşmesi ve 25 yıl olarak belirlenmesine...”
Bu karar ya da ifadenin sahibi de Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Demek ki işletme devir hakkı, bir özelleştirme metodu imiş.
Görüyorsunuz aynı konu ve iki ayrı Tayyip Erdoğan var.
Resmi Gazete’de öyle, televizyon ekranında böyle!
Söyleyin hangisine inanalım?
Kavakçı ve Şeyh Nazım Kıbrısi
Fotoğrafta iki kişi.
Koltukta Şeyh Nazım Kıbrısi.
Dizinin dibinde Merve Kavakçı.
Cumhuriyet yazarı Barış Terkoğlu’nun hatırlattığı bu fotoğrafta soru şudur:
MİT ve Genelkurmay Başkanlığımıza göre Şeyh Nazım hain ya da İngiliz istihbaratı elemanı.Öyle ise soralım:
Böyle bir şeyhin önünde eğilen Merve Kavakçı’nın Türkiye’nin Malezya Büyükelçisi olması milli güvenlik açısından bir sorun teşkil etmiyor mu?