25 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Faiz oranları çok mu önemli?

Mustafa Pamukoğlu

Mustafa Pamukoğlu

Eski Yazar

A+ A-

Bu soruya herkes evet der. Çünkü faiz, para politikasının en önemli araçlarından biridir; hatta en önemlisidir. Önce isterseniz faiz oranları ile ekonomi nasıl etkileniyor ona bakalım.

Faiz silahını kullanan merkez bankalarıdır. En önemli silahı elinde tutan merkez bankalarının bağımsızlığı, faiz silahının olur olmaz kullanılmaması için şarttır.

Bizim merkez bankamız piyasaya para verir. Bunu repo ile yapar. Yani geri satma taahhüdü ile tahvil alır. Bunda vade 1 haftalıktır. Bu 1 hafta için bankalardan tahsil ettiği faize politika faizi denir. Geçenlerde bu oran yüzde 10'dan yüzde 9.5'a düşürüldü. Parayı alan bankalar bunu kredi vererek reel sektöre aktarırlar. Bunun için de müşterilerinden faiz geliri elde eder. Eğer politika faizi yüksekse kredi faizi de ona göre yüksek olur. Bu durumda kredi pahalı hale gelir. İş âlemi de bu nedenle Başbakan'ın faiz indirim talebine hemen destek verdi. Aslında iş aleminin faizlerle bu kadar iç içe olmasının başka sebepleri var.

İşletmeler kredisiz dönemiyor!

Türkiye'de işletmeler ortalama yüzde 80 borçluluk oranı ile finanse ediliyor. Yani işletmeler 2 birim sermaye 8 birim kredi kullanıyorlar. Yani reel sektörün sermaye birikimi yeterli olmadığından kredi ile dönüyorlar. Bu durumda faiz oranlarının değişmesi kendilerini çok ilgilendiriyor. Faiz oranları artınca kredi maliyetleri yükseliyor ve riskler artıyor.

İhracatçılar rekabetçi kur istiyor

Hem kredi borçlusu yani faizlerle iç içe olan ihracatçılar aynı zamanda da kurların düşük olmasını istemiyor. Oysa yüksek faiz düşük kur demek. Bu durumda da faizlerin rekabetçi kur olmasını sağlayıcı oranda olmasını talep ediyorlar; ve bugünkü oranları yüksek buluyorlar.

İnşaat sektörü yüksek faiz istemiyor

Büyük konut ve inşaat projeleri hem bireysel hem de proje kredileri ile döndüğü için yüksek faiz büyük müteahhitlerin ve konut alıcılarının istemediği bir durum. İnşaat şirketleri projelerinde müşterilerinden avans aldıktan sonra geri kalanı kendilerinin organize ettiği kredilerle projelerini finanse ediyorlar. İnşaat sektörünün bu denli şişmesinin sebebi bu kredilendirme sistemi. Eğer kredi sistemi eskisi gibi devam etmezse inşaat sektörü patlar!

Bankalar şaşkın durumda!

Bankalar faiz oranlarının yüksekliğini batak krediler nedeniyle istemiyor. Kredi vermede ürkek davranıyorlar. Bu nedenle de kredi hacmi daraldı. Reel sektör finans zorluklarını ciddi biçimde yaşamaya başladı. İflaslar artmış durumda...

Ucuz faiz devletin faiz yükünü azaltır

Ölçüyü kaçırmamak üzere yılda 50 milyar dolar civarında faiz ödeyen bir devletin faiz yükünü azaltmak için ucuz faizin gerekli olduğu söylenir. Devlet ekonomide canlılık için düşük faizi tercih eder.

Dövizin düşük kalması da iyi değil

Türk lirasının değer kazanması ithalatı artırıyor. Değer kaybedince yani kur yükselince ithalat ucuzluyor ve azalıyor. İhracat artıyor. İşsizliğin azalmasına katkıda bulunuyor. Cari açık düşüyor.

Yüksek faizin de taraftarı çok

-Tasarruf sahipleri düşük faizden hoşlanmaz.

-Sıcak para yüksek faiz olan yere gider. AKP döneminde uygulanan yüksek faiz-düşük kur modeli nedeniyle ülkemizin sıcak para cennetine dönüştüğünü unutmayalım.

AMB'de ilginç faiz düşüşü oldu

Avrupa Merkez Bankası (AMB) mevduat faizini 0'ın altına indirdi. Başkan Draghi tarihte ilk defa negatif faiz oranı uygulayan büyük merkez bankası başkanı unvanını da almış oldu. Kararın ardından avro/dolar paritesi 12 Şubat tarihinden bu yana en düşük seviye olan 1.3570'e kadar geriledi. Avrupa'da deflasyon (piyasaların aşırı durgunluğu) korkusu var. Paranın kredi olarak piyasalara aktarılması ve ekonominin canlanması isteniyor. Anlayacağınız sevgili okurlar faiz-enflasyon-kur üçgeni bermuda şeytan üçgeni gibi. Sayısız ilişki ve denklem var. Çöz çözebilirsen...