23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 19°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Faşizm nedir Faşist kimdir

Doğu Perinçek

Doğu Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

PKK ve HDP’nin geleneksel bir faşizm tanımı ve suçlaması var. Türkiye’de hangi yönetim ve güçler, bölücü silahlı ayaklanmanın bastırılması ve temizlenmesi eyleminde bulunuyorsa, onlar “faşist” oluyor. HDP Eşbaşkanı Cumhur İttifakından “faşist blok” diye söz ederek bu nitelemeyi yineledi (Aydınlık, 7 Haziran 2019).

PKK ve HDP ile aynı cephede buluşan sahte solcular ve bir takım aydınlar da aynı söylemi benimsemiş durumdalar.

Bu tanımın tarihsel boyutu da var. TİKKO türünden bir takım sahte solcu örgütler, PKK ile birlikte Kemalizmden “faşist diktatörlük” diye söz ediyorlar. Çünkü Atatürk, emperyalist işbirlikçisi Şeyh Sait ve Seyyit Rıza ayaklanmalarını bastırdı. Çünkü Atatürk, İngiliz işbirlikçisi tarikat ve cemaatlere göz açtırmadı.

FAŞİZM TANIMI

Faşizm, bilindiği gibi İkinci Dünya Savaşı öncesinde İtalya ve Almanya’da iktidarı ele geçiren Mussolini ve Hitler rejimleriyle tarih sahnesine çıktı. Faşizmin kabul edilen tanımı, Üçüncü Enternasyonal Yürütme Komitesi’nin 13. Genişletilmiş Toplantısında belirlenmişti. Dimitrov, Üçüncü Enternasyonal’in 25 Temmuz 1935 tarihinde açılan 7. Kongresinde 2 Ağustos 1935 günü okuduğu raporda, bu tanımını şöyle açıkladı:
“Faşizm, finans kapitalin en gerici, en şovenist, en emperyalist unsurlarının açık terörist diktatörlüğüdür.” (Georgi Dimitrov, Selected Works, Sofia Press, Sofia 1972, Volume 2)

Faşizm tanımı, öncelikle faşizmin emperyalist sermaye sınıfıyla bağına işaret ediyordu. Ancak her emperyalist faşist değildi. Zaten o zaman faşist tanımına gerek olmazdı. Malî sermayenin “en gerici, en şovenist, en emperyalist, en saldırgan” olanlarına faşist deniyordu. Bunlar “açık terörist diktatörlük” kurmuşlardı. Almanya’daki Hitler ve İtalya’daki Mussolini diktatörlüğü yanında Japonya’daki iktidar da bu tanımın içindeydi. Zaten bu üç emperyalist devlet ittifak halindeydi.

Faşizm tanımı, dünya demokrasi güçlerinin o zamanki strateji ve siyasetlerini belirlemek için yapılmıştı. Bu tanıma göre, faşizme karşı kurulacak en geniş cephenin içinde faşist olmayan emperyalist devletler de bulunacaktı. Nitekim öyle oldu ve İkinci Dünya Savaşında Faşist Blok bu sayede yenilgiye uğratıldı.

EMPERYALİST SALDIRGANLIKLA İŞBİRLİĞİ

Emperyalist olmayan ülkelerdeki faşist rejimler veya faşist partiler, yine yukardaki tanıma göre belirlendi. Nazi Almanyası, Mossolini İtalyası ve Japonya ile işbirliği yapan en gerici, en saldırgan, en şovenist kesimler, faşist olarak nitelendi. İspanya’da Franko ve Portekiz’de Salazar rejimiyle bazı Doğu Avrupa ülkelerindeki Hitler işbirlikçileri ilk akla gelen örneklerdir.
İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra Hitler’in çizmesini ABD emperyalizmi giydi. O tarihten sonra faşizm nitelemesi, ABD emperyalizmiyle işbirliği ekseninde kullanıldı. Kore’de Syghman Ree, Endonezya’da Suharto, Vietnam’da Diem, Arjantin’de Videla, Filipinler’de Marcos, Şili’de Pinoşe ABD emperyalizmine dayanarak faşist diktalar kurmuşlardı.

15-16 TEMMUZ GECESİ TANIŞTIĞIMIZ FAŞİZM

Türkiye’de faşizm konusu, ABD Gladyosunun darbeleriyle gündeme geldi. 12 Mart 1971 ve 12 Eylül 1980 rejimleri, Süleyman Demirel’in başında bulunduğu hükümetlere karşı yapılan Amerikancı darbelerle kuruldu. Süleyman Demirel düşmanlığına kilitlenmiş olanlar, bu darbeleri desteklediler.

Günümüz kuşakları 50 yıl, 40 yıl önceki tecrübeleri yaşamadılar. Ancak 15-16 Temmuz 2016 gecisi faşizmle tanıştılar. ABD, bu darbeyle Tayyip Erdoğan yönetimini devirmeye ve FETÖ-PKK ittifakının faşist diktasını kurmaya kalktı.

Bugün dünyada gericiliğin, saldırganlığın, ırkçılığın, şovenizmin, terörizmin merkezi olan ABD emperyalizmi, Türkiye’de bir darbe yapıyor. Bu darbeyle Tayyip Erdoğan yönetimini devirmeye kalkıyor. Darbede devlet içine yuvalanmış FETÖ Gladyosunu kullanıyor. PKK, darbenin gizli ortaklarından biri. Ve şimdi ABD silahıyla savaşan PKK/HDP ve FETÖ, Tayyip Erdoğan yönetimini ve Türk Ordusunu faşist diye niteliyorlar. PKK dostu Sahte Solcu takımı ile bilimin dışına savrulmuş kimi enteller de, FETÖ ve PKK/HDP’nin kuyruğuna takılmışlar, aynı nitelemeyi paylaşıyorlar. Bir de üstüne “İslâmî” cilası da çekiyorlar, aynı ABD emperyalistleri ve İsrail Siyonistleri gibi hedef aldıkları mazlumlara “İslâmî faşist” damgası vurmayı da unutmuyorlar.

KİM NİÇİN FAŞİST

Niçin?

Çünkü Vatan Partisi’nin tarihî bir görev yaptığı süreçte, Tayyip Erdoğan Hükümeti ve Türk Ordusu, FETÖ’yü zindanlara tıktı, PKK’yı hendeklere gömdü ve sınır ötesinde bastırıyor. İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun da vurguladığı gibi, Türkiye, ABD’ye karşı savaşıyor. ABD’ye karşı savaştığı için ABD emperyalizminin tehditlerini göğüslüyor.
FETÖ ve PKK, öyle bir “faşizm” tanımı yaptı ki, ABD’ye karşı savaşanlar “faşist” oluyor, ABD için savaşan piyonlar ise demokrat oluyor. Kurdukları Demokrasi Cephesinin içinde CHP ve İyi Parti yönetimleri de var. 2015 yılından beri her seçimde işbirliği halindeler.

AMERİKANCILARA DEMOKRAT MADALYASI AVRASYA’YA DİKTATÖRLÜK ÇAMURU

Tıpkı 1930’lardaki gibi bugün de faşizm tanımı, uluslararası mevzilenmeyle bağlantılıdır.
ABD eksenli tek dişi kalmış faşist gladyo ve PKK/HDP ile FETÖ gibi piyonları, ABD’nin hedef aldığı bütün güçleri faşist diye suçluyorlar. Yalnız Türkiye’de değil, dünya ölçeğinde! Onlara göre, Çin, Rusya, İran, Suriye ve Venezuela’da zulüm rejimleri hüküm sürmektedir. Onlara göre, Asya, Afrika ve Latin Amerika gericiliğin ve diktatörlüğün kıtalarıdır. Çünkü ABD’nin köhnemiş emperyalist cephesinden bakıyorlar bütün dünyaya.
Türkiye’nin Atlantik denetiminden ayrılarak Avrasya’daki onurlu yerine mevzilenmesi süreci, onları çok korkutuyor.

YENİLENLERİN KORKUSU

Televizyondan izlemiştim. Eski bir arkadaşım bir toplantıda yaptığı konuşmada, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’dan korkulu bir sesle ve bocalayarak “faşist diktatör” diye söz ediyordu. PKK ve FETÖ’nün yanında cephe tutanlar sürekli korku yayıyorlar. “Ülke zindana döndü” sözlerini siz de duyuyorsunuz. Peki zindanda kim var?
Gladyo’nun ezilmesi, FETÖ’nün hapislere tıkılması, Vatan Savaşının zaferleri, PKK’nın hendeklere gömülmesi, Fıratı Kalkanı Harekâtı, Zeytin Dalı Harekâtı, Türk Ordusu’nun Afrin’e girmesi, en son Pençe Harekâtı onları niçin korkutuyor? Çünkü PKK ve FETÖ ile birlikte cephe tutmanın bedellerini düşünüyorlar. FETÖ ve PKK’nın sonunu paylaşma korkusu içindeler. Faşistlerin korkusunu paylaşıyorlar. ABD’nin güdümünde cephe tutmuşlar ve ABD’nin yenilgisinden korkuyorlar.