Fatiha...
Dünkü gazetelerden birinde tek sütuna on santim bir haber:
“Hâkim ve savcılar duruşmalarda başörtülü olarak görev yapabilecek...”
Sadece başörtüsüyle, yani türbanla mı?
Elbette hayır...
İsteyen hakim çarşafla, burkayla, takkeyle, sarıkla da görev yapabilecek...
***
Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), Yargıtay’ın başvurusu üzerine almış bu kararı...
Sonra da iki sayfalık bir yazıyla duyurmuş; sıradan bir düzenleme gibi!
Oysa bu karar, zaten bağımsızlığını kaybeden yargıya şimdi de “laiklik”ten sapma yolunu açıyor!
***
Düşünün; bir hakim, dini inancı gereği duruşmalara türbanla, çarşafla, sarıkla çıkacak ama... Dini inancının emrettiği şeriat kurallarını bir kenara bırakıp “beşeri” yani insanoğlunun yaptığı hukuku uygulayacak...
Böyle bir şey mümkün mü?
Dini inancını hayatına bu kadar çok sokan birinin, laik düzenin yasalarını hakkaniyetle hayata geçirmesini beklemek aptallık olmaz mı?
***
Yargıçlar Sendikası Başkanı ve Ankara Aile Mahkemesi Hakimi Mustafa Karadağ, bu kararı Odatv’ye değerlendirmiş ve “HSYK’nın bu yazısı laikliğe karşı bir kalkışmadır” demiş...
Bu sözün üzerine söylenecek söz var mı?
“Laikliğe karşı kalkışma... Yani isyan!”
Peki; isyan eden kim?
Laik hukuk düzeninin en üst yargı organı Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu...
Kısacası... Etten zaten vazgeçtik de...
Tuz da koktu!
***
Diyelim ki ateistsiniz... Ya da başka bir dindensiniz.
Türbanlı bir kadınla ya da takkeli bir adamla kapıştınız ve mahkemelik oldunuz. Şansınıza karşınıza “dini inancı gereği” türbanlı ya da takkeli bir hakim çıktı.
O hakimin vereceği aleyhte bir kararın “tarafsız” olabileceğine inanır mısınız?
***
Dedim ya bu haber dünkü gazetelerin birinde tek sütuna on santim yer bulabildi...
Peki; neden?
Anayasanın değiştirilemez ilkelerinden laikliğe yönelik bir “isyan”, nasıl oluyor da kimsenin umurunda olmayabiliyor?
Nedeni belli:
Bu tür “isyanlar”, borsa deyimiyle hep “satın alınılmış opsiyonlar...”
Yani o gazeteleri hazırlayan arkadaşlar; “türbanlı-çarşaflı hakime hanım” fikrine çoktan alışmış...
Onları, bundan çok daha ileri bir adım heyecanlandırabilir...
***
Peki o ne?
Örneğin; mevcut bütün yasaların çöpe atılıp “Şeriat Hukuku”na geçilmesi...
İyi de böyle bir şey mümkün mü?
Mümkün...
Sahi siz, “dini inanç gereği türbana izin veren sözde hukukçular”ın asıl amaçlarının ne olduğunu sanıyorsunuz?
***
Seçim dönemindeyiz...
Herkes birkaç oy daha fazla almanın peşinde...
Koca ülkede hakim atamalarını yapan kurum, laikliğe isyan ediyor; bir gazetede on santimlik haber oluyor...
Anamuhalefet partisi lideri bile bu konuyla ilgilenmiyor...
Onun tek derdi, Fatiha’yı ezbere bildiğini kanıtlayıp birkaç tane dinci oy tırtıklayabilmek!
“Bana Fatiha’yı okursan oyumu sana vereceğim” diyen vatandaşa bülbüller gibi Fatiha okuyor!
***
Laik devletin ruhuna da bir Fatiha okumanın zamanı geldi de geçiyor!
Kemal Bey; bir Fatiha daha yollar mısınız?
(156+36)
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Abdullah Gül’ün boşalttığı Huber’de eşiyle birlikte ilk defa gecelemiş...
Acaba o gece yatağa yattığında, aylardır sorduğum sorular onu buldu mu?
BİR: Gül, 7 ay 3 hafta kaldığı Huber’de kendisi için yapılan masrafları ödedi mi?
İKİ: 20 milyon liralık yeni evini, hangi parayla aldı?
ÜÇ: Suudi Arabistan Kralı’nın pahalı hediyelerini ne yaptı?
Hazır araları bozuk; acaba Erdoğan bu soruları bir miting meydanında eski kardeşine sorar mı?
GÜNÜN SORUSU
AKP’nin İstanbul’daki Fetih Mitingi’nde eline mikrofonu alıp, “Davutoğlu’na Başbakanlığı Hz. Muhammed verdi” diyen kişinin, bir süre önce Tekirdağ’da Kabe şeklinde pasta yaptırıp kesen kişi olduğu ortaya çıkmış... Sorum size:
Yoksa siz bu “din tacirleri”nin milyonlarca kişi olduğunu mu sanıyordunuz?
BAŞKA ÜLKEDE OLSA GENEL GREVE GİDİLİRDİ!
Samsun Göğüs Hastalıkları ve Göğüs Cerrahisi Hastanesi’nde görevli Göğüs Cerrahı Op. Dr. Kamil Furtun’un silahlı saldırı sonucu öldürülmesi, sağlık sektörü çalışanlarını bir kez daha ayağa kaldırdı.
Dün yurt genelinde iş bırakma eylemi düzenlendi.
Sağlık çalışanları Ankara’da Sağlık Bakanlığı’na, diğer illerde il sağlık müdürlüklerine yürüdü.
Sadece İzmir’de sağlık çalışanlarının yürüyüşü valilik tarafından yasaklandı. AKP’nin Valisi olduğunu gizlemeyen İzmir Valisi’ni birileri uyarmalı... İzmir’i yasaklar kentine dönüştürmeye kararlı ama İzmirli bunu yemez; haberi olsun!
***
Doktorlara yönelen şiddeti sadece onlar değil; biz hastaları da protesto etmeliyiz...
Ama insan hayatı o kadar ucuz ki; başka ülkede olsa genel greve neden olabilecek böyle bir cinayet bizde kimsenin umurunda bile olmuyor...
Yazık...
GÜNÜN İSYANI
AKP’nin Denizli milletvekili adayı Peral Uluköy’ün Sosyal Güvenlik Kurumu’nu sahtecilik ve dolandırıcılık yoluyla zarara uğrattığı iddiasıyla Denizli 1.Ağır Ceza Mahkemesi’nce 4-12 yıl hapis istemiyle yargılandığı ortaya çıkmış... İsyanım bunu haber yapanlara:
Bu haberlerle kadına bakanlık yolunu açtığınızın farkında mısınız?