FED’den bize hayır gelmez!
Türkiye salgın nedeniyle maskeden-koruyucu giysiye kadar tedarik ve üretim sıkıntısı yaşayan birçok ülkeye dostluk ve dayanışma göstergesi olarak uçaklarla sağlık malzemesi gönderdi.
Bu ülkeler arasında dünyanın en zengin ülkelerinden olan ABD, İngiltere gibi ülkeler de vardı, Filistin, Azerbaycan, KKTC de vardı.
Ancak, bu acil insani sağlık malzemesi yardımlarına çok fazla beklenti yükleyen kimi çevrelerin, bu jestin karşılığında başta FED olmak üzere G-20 ülkelerinden döviz likitidesi sağlamak üzere karşı mali bir jest gelebileceğini umarak, abartılmış beklentilere girdikleri görüldü.
Nitekim ABD, hem doların dünya çapındaki pozisyonunu ve değerini korumak, hem de “gerçek” müttefiklerine döviz likiditesi sağlamak yolunda, FED aracılığı ile geniş çaplı SWAP uygulamalarını devreye sokmaya başladı.
Gelin görün ki, FED’in uçak dolusu insani sağlık malzemesi gönderen Türkiye’ye de böyle bir jest yapabileceği şeklinde gerçekçi olmayan bir hesap ve beklentiye girenlerin hevesleri kursaklarında kaldı.
***
ABD, elinde kendi dolar bazlı, Hazine tahvillerini tutan, yani paralarını dolara yatıran ve doların rezerv para olmasına böylece büyük katkı sağlayan, ayrıca siyaseten de dost ve müttefik olarak gördüğü ülkelere, salgının yarattığı döviz likiditesi ihtiyaçlarını karşılamak üzere, cömert SWAP hatları açtı.
Aşağıda ABD’nin hangi ülke merkez bankasına ne kadar SWAP imkanı tanıdığı ve bu ülkelerin Mart 2020 itibarıyla ellerinde tuttuğu ABD Hazine tahvillerinin miktarı görülmektedir;
Yukarıdaki tablodan da açıkça anlaşılacağı üzere, ABD-FED, sadece elinde yüz milyarlarca dolar tutarında kendi hazine kağıdını bulunduran ülkelere, salgının neden olduğu ekonomik krizi ve döviz likiditesi sıkıntısını aşılabilmeleri için, oldukça cömert yüksek montanlı swap anlaşmaları yaparak, ekonomik krizden uluslararası bir dayanışma, mali yardımlaşma ve işbirliği ile çıkmak gibi başkaca bir niyetinin ve adımının olmadığını ve olmayacağını böylece dünya aleme göstermiş oldu.
***
ABD doların rezerv para olarak hakimiyetini korumak, ekonomik krizde doları desteklemek amacıyla, sadece ve sadece müttefik olarak gördüğü ülkelerin merkez bankalarıyla SWAP anlaşmaları yaptı.
Aralarında, Türkiye, Mısır, Nijerya, G. Afrika, Şili, Kolombiya, Arjantin, Tayland gibi yüklü miktarda dolar bazında kredi veya tahvil borcu olan ülkeleri ise, görmezden geldi her zaman yaptığı üzere. Bunun bilinen istisnası ise, elinde 23.5 milyar dolar tutarında ABD Hazine tahvili olan Endonezya ile bu tahvillerin teminat gösterilmesi karşılığında yapılan bir SWAP anlaşmasıdır.
Tabii, elinde 1 trilyon dolarlık ABD tahvili tutan Çin ve 3.8 milyar dolarlık ABD tahvili bulunan Rusya’ya bakışı da ortada zaten.
ABD dünya genelinde yaşanan ve yaşanacak olan ekonomik krizi, siyasi amaç ve hedefleri için kullanmaya kalkışır mı bilinmez. Ama bugüne kadar yaptıklarının, gelecekte yapacaklarının garantisi olduğunu da rahatlıkla söyleyebiliriz.
***
Türkiye’nin Çin ve Katar’la yaptığı söylenen swap anlaşmalarının olumlu olmakla birlikte, yeterli olduğu söylenemez kuşkusuz ki.
Dış borçlarının yüzde 60’ından fazlası dolar bazında olan, dış borçlanmasının yüzde 70’ine yakınını ise, AB ve ABD banka ve fonları üzerinden yapan Türkiye’nin, Arjantin, Lübnan ve Ekvator’da yaşanan son ekonomik iflas tablosuna sürüklenmesini bekleyenlerin hüsrana uğratılması gerekiyor.
AB’nin başta Almanya olmak üzere, ABD’nin Çin’e yaptığının bir başka versiyonu olarak açık ve örtülü olarak başlattığı ticaret savaşından büyük rahatsızlık duyduğu aşikar.
Bir yandan G-20 ülkelerinden bazıları ile SWAP arayışları sürdürülürken, diğer yandan, döviz likiditesi için gerekli olan müzakereler, Hazine'nin koordinasyonunda bir Ekonomik Bilim Kurulunun tavsiyelerine dayanarak organize bir biçimde yürütülmelidir.
Dış borçların ödenmesi, yenilenmesi veya ötelemesi için salgının dünya çapında geçerli bir "mücbir sebep” olduğu gerçeği ile, duygusal olmadan, ideolojik saplantılardan, hamasi ve anlık tepkilerden uzak durarak, gerçekçi bir biçimde, tamamen ve/veya kısmen ödenmesi, ertelenmesi ve/veya yeni uluslararası sendikasyon ve tahvil ihraçları için akılcı müzakerelerin- özel sektörü de kapsayacak- bir biçimde yürütülmesi acil bir ihtiyaç olarak önümüzde duruyor. Çünkü görülüyor ki FED’den bize hayır gelmez!