FED’in faiz artırımı neden sonun başlangıcı
Ekonomiyi takip edenler farkındadır. FED neredeyse iki yıldan bu yana kıvranıyor. Para yakmaya başlayacak, faiz artırmaya başlayacak. Neyse efsane sonunda yüzde 0.25 faiz artırmaya karar verdi de bu dertten hep birlikte kurtulduk.
FED politika faiz oranlarının tarihçesinde; 2008 krizini takiben başlayan parasal genişleme stratejisi içinde faizler sıfırlanmıştı. 2015 Aralık ayında ABD işsizlik oranı FED’e göre makul seviyelere indikten sonra faizler tekrar yavaş yavaş yukarıya doğru çıkarılmaya başlandı. 2020 yılı başında salgın ile ilgili kriz patlak verene kadar en yüksek yüzde 2.42 oranını gördü. Salgın başlangıcı olan 2020 yılı başında faizler sıfırlanmıştı. Ancak faiz indirimi ondan önce başladı. 2018 yılında işler tekrar ters gitmeye başladı. Artan faiz oranları ekonomiyi sıkıştırmaya başlamıştı. Hâlbuki her şey iyi gidiyordu. Aslında imdada salgın yetişti. Tüm terslikler salgının üstüne atıldı. Salgın ile birlikte parasal genişleme tekrar başladı.
9 TRİLYON DOLAR DAĞITTI
Amerika Birleşik Devletleri 100 yıldır; iki dünya savaşını, Vietnam, Kore, Irak vb. gibi onlarca ülkeyi işgal, darbe, dünyanın bütün denizlerinde donanma besleme, CIA aracılığı ile elde tuttuğu tüm ülkelerdeki fedai ve ajanlarını besleme faaliyetlerini 900 milyar dolar ile halledebiliyordu. Ne olmuştu 2008 yılı Eylül ayında da her şey alt üst olmuştu. Aslında batan tek bir banka idi. Lehman Brothers, konu da konut kredileri idi. Bu olanlar bir şeyleri ters yüz etmiş, ABD Merkez Bankası FED, 100 yıldır idare ettiği 900 milyar dolardan sonra 2022 yılında 9 trilyon dolar para dağıttığı halde (parasal genişleme) hâlâ düzelemiyordu. Faiz artırma efsanesi, altı üstü yüzde 0.25 yani çeyrek puan faiz artırmıştı. Neden bu kadar zordu bu faiz artırımı? Neydi o güçlü Amerikan dolarının başına gelen.
Bunu anlamak için sistemi anlamak gerek. Sistemin nasıl işlediğini anlarsak neden bu kadar korktuklarını daha rahat anlarız.
YAŞAR GİBİ GÖRÜNEN ‘ZOMBİ ŞİRKETLER’
Öncelikle neden parasal genişleme yaptılar? 2008 yılında başlayan kriz aslında sadece Lehman Brothers isimli bankayı batırmadı. Daha birçok Amerikan banka, sigorta şirketi ve sanayi şirketi batmıştı. Normal olarak serbest piyasa mekanizması kuralları işletilse, batan bu şirketlerin yerine başka şirketlerin çıkması gerekirdi. Evet, eğer sistem tamamen kendilerinin elinde olsa idi buna izin verirler, yeni şirketler ortaya çıkardı. Bugün “zombi şirketler” olarak adlandırılan, yaşar gibi görünüp aslında kâr edemeyen yüzlerce şirket Amerikan piyasalarında dolaşamazdı. Ama artık sistem kendi sistemleri olmaktan çıkmış, kontrol edilemeyen ülkeler, ekonomiler sisteme girmişti. Bunların başında ise Çin Halk Cumhuriyeti vardı. Eğer bu şirketlerinin batmasına izin verirlerse, bu şirketlerin yerini emperyalist sermaye yerine, Çin menşeli şirketler dolduracaktı. Yine de artık dünyanın sayılı şirketleri sıralamasında Çin şirketleri ön sıraları almaya başlamıştı.
İşte burada Amerika müdahale etti. Serbest piyasa mekanizması başkaları için geçerliydi. Kendi canları mevzu bahis olunca serbest piyasa falan geçersiz oluyordu. 2009 yılının başında faizleri düşürüp, sisteme para pompalamaya başladılar. İşte kritik nokta burası. Sisteme pompalanan para, sisteme faizsiz olarak giriyor, ama kredi olarak giriyor. Yani banka ve şirketlere “0” faiz oranı ile kredi verilse de, bu para vadesinde geri ödenmek zorunda. Aslında bu püf noktası anlaşılırsa tüm sistem çözülür.
GİRDİ MALİYETLERİNİ ARTIRAN PİYASALARDAKİ SONSUZ PARA
Sisteme pompalanan bu para kâr etme amacı ile öncelikle ABD’nin üç borsasını (Dow Jones, Nasdaq ve S&P500) yukarıya fırlattı. Bu paralar tüm dünya borsalarına girdi. Tabi ki bu paraların bir kısmı Türkiye piyasalarına da girdi. Bizim sıcak para olarak adlandırdığımız, en ufak bir telaşta hemen Türkiye’yi terk etmeye kalkan bu paranın kaynağı işte bu FED tarafından sisteme pompalanan 9 trilyon doların parçalarıydı. Burada çok merak edilen bir sorunun da cevabı var. Madem dolar saltanatı yıkılıyor, neden dolar kuru bu kadar artabiliyor. Bu sorunun cevabı da bu yazının içinden çıkacak.
Sisteme pompalanan para miktarı 2022 itibariyle 9 trilyon dolar. Bu 9 trilyon doların kaydi para ile artışı ve sistemde çoğalışı ise çok daha fazla.
2020 yılından itibaren tedarik zincirinin kırılması, navlun fiyatlarının artması vb. gibi nedenlerle fiyatlar artmaya başladı. Ancak aslında fiyatlarda daha önceden de artış başlamıştı. Pandemi ve kısıtlamalar süreci hızlandırdı. 2020 yılı sonundan itibaren ABD, Almanya, Fransa, İtalya gibi ülkelerde enflasyon yukarıya doğru tırmanmaya başladı. Faizleri ne zaman artıralım, parasal genişlemeyi ne zaman sonlandıralım tartışmaları işte o zaman başladı.
Piyasalardaki sonsuz para; gıda, metaller, petrokimya, enerji gibi tüm sanayi ve tarım girdilerini artırıyordu. Atlantik sisteminin buna karşı tek önlemi vardı. Para dağıtmayı durdurmak ve faizleri artırmak.
FED ‘PARA YAKIYOR’ DOLAR KURU ARTIYOR
Evet, faizler artmaya başladı. Peki, faizler artmaya başlayınca ne olacak? Ne demiştik bu paralar “0” faizli kredi olarak dağıtılmıştı. Şimdi bu krediler faizli hale geldi. O zaman eğer bu paralarla para kazandırmıyorsa bu kredileri geri ödemek ve almamak gerekecek. Zaten FED de dağıtmayı durduruyor. Buna da “para yakma” diyorlar. Yani geri ödenen para yok ediliyor. İşte artık sistemde kâr etmeyen kısımlar menşeine geri dönüyor. Ne oluyor? Örneğin Türkiye’de hazine bonosu almış sıcak paracı, aldığı hazine bonosundan kâr beklemiyorsa. Bu parayı alıp ABD Merkez Bankası’na geri ödüyor. Türkiye’de dolara talep artıyor, sıcak paracı bu dolarları alıp ABD’ye gönderiyor, yani dolara talep arttığı için, dolar kuru artıyor. İşte bunun için dolar kuru artıyor. Bu kur artışı, doların gerçek anlamda değerlenmesinden değil. Doların merkeze geri ödenmesinden kaynaklanıyor. Bu dolar kuru artışı yanlış anlaşılıp, hem batacak diyorsunuz hem de doların değeri artıyor, nasıl batmak bu gibi serzenişlere neden oluyor.
BORSALAR DÜŞMEYE BAŞLAYACAK
Paralar geri ödenmeye başladı. Peki, bu krediler dolayısı ile batan hiç para yok mu? Tabi ki var. Çok yakın bir örnek verelim. Atlantik ülkeleri şimdi Rusya’ya yaptırım uyguluyor. Bir sürü şirket yatırımlarını bırakarak Rusya’dan çıkıyor. Rusya’nın paralarına el kondu. Rusya kredilerini geri ödeyemiyor. Gibi daha birçok piyasaya dağıtılan bu paranın bazı kesimlerce geri ödenemeyeceğini yaşamaya başlayacağız. Bugüne kadar geri ödenen kredinin yerine daha fazlası verildiği için sistem rahattı. Ama şimdi bırakın aynı miktarda geri para verilmesini geri verilen para yeniden piyasaya girmeyecek. Yani piyasadaki nakit miktarı azalmaya başlayacak. Borsalara giren paralar geri ödendiği için borsalar düşmeye başlayacak. Borsalarda para bolluğu nedeniyle şişen şirket değerleri geri dönmeye başlayacak. Değerleri düşen hisse senetleri, muhtelif yerlerde kullanılan kredilerin teminatı olduğu için teminatlar değerlerini kaybedecek, ek teminat istenecek vb. gibi daha sayısız piyasa dengelerini bozan olaylar yaşanmaya başlayacak. Domino etkisiyle bu taşlar birbirinin üstüne yıkılmaya başlayacak.
Peki, başlarına bunun geleceğini bilmiyorlar mı? Şüphesiz farkındalar. Ama paranın bu kadar bolluğu da geri toplanmazsa hiper enflasyona yol açacak. Bu enflasyon da kontrol kaybettiren, yıkıcı bir enflasyon olacak. Ayrıca bu paraların geri dönmesiyle birlikte ekonomide durgunluk ve işsizlik başlayacak.
Emperyalist sistem “yukarı tükürse bıyık, aşağı tükürse sakal.”