Fenerbahçe de haklı, Alp de... -(TAMAMI)

Akhisar maçında tam 53 santimetre içeri vuran topun gol olduğunu orta hakem görmedi, ben de yukarıda ve ortada oturduğum için ilk anda çizgiyi geçtiğini anlayamadım. Yanımdaki Ulusal Kanal’dan Hüseyin Şuekinci heyecanla “gol” diye doğruldu. Bizim basın tribünü ikiye bölündü, yarısı “olur canım, hakem görememiştir”, diğer yarısı “görmesi gerektir” dedi. Yorumcular da öyle. Tabii Fenerbahçe’nin canı sıkıldı, haklı olarak veryansın etti sarı lacivertliler.

Sevgili Zekeriya Alp çağrılara karşı kendi açısından açıklama yaptı. “Olabilir, hakem görememiştir, hatadır ama isteyerek yapmaz” dedi. Eh, o da haklı, o süratteki bir topun orta hakem tarafından tespitinin zor olduğunu kabul ettik diyelim. Ama o kanattaki yan hakemin açısı ne olursa olsun “göremediğini” kabul etmem. Bana sorarsanız özellikle çizgi hakemi olmak üzere her ikisinin de futbol bilgileri de zayıf.

Bakınız o günden bu güne bekliyorum, ellerinde görüntüler olanları da sıkı bir şekilde izledim. Asıl gösterilmesi gereken bir pozisyon var ki kimse ne olduğunun farkında değil. Maçın son çeyreğinde Stoch oyuna girmişti. Geriden bir top çıkarırken rakibi ile topun arasına girdi, sonra arkadan gelen savunma oyuncusuna omuzunu dayayarak “topu sakladı.” Bu orta alan ve forvet futbolcuilarından istenen en özellikli yeteneklerden biridir.

Hakemler ne yaptı biliyor musunuz, biri bayrağı çekti. Öbürü düdüğü çaldı, Stoch aleyhine faul verdi, yetmedi bir de sarı kartı bastı. Eh insaf, aynı şey Avrupa maçlarında olduğunda karar doğal olarak devam. Bizim yorumcular ve hakemler futbol görgümüzü o şekilde oluşturduklarından tribünler ayağa kalkar. “Vay alçak hakem, faulü vermedi, zaten UEFA Türkleri istemez” falan, filan. Yahu kardeşler, yorumcu arkadaşlar, bırakın hakemliği, kuralları iyi bilmeyi. Allah aşkına futbolu öğrenin futbolu...

Bu gece Lazio ile çeyrek finalin ilk maçı oynanacak. Dünkü Galatasaray maçının ardından heyecan bu güne sarktı. Kendi sahasında, iki cezalı ve seyircisiz turun ardından yeniden taraftarına kavuşuyor sarı lacivertliler. Bir heyecan da o yönden yaşanıyor. Neden mi diyorsunuz, bilmeyenler için belirteyim. Bazı taraftarların olay çıkartacakları, meşaleler atarak Fenerbahçenin kupadan iki yıl menedilmesi için ortam hazırlayacakları konusunda ciddi ihbarlar geldi.

Doğrusunu isterseniz bunu hiçbir Fenerbahçe taraftarının isteyeceğini sanmam. Olsa olsa bilinçsizliktir, sevginin, coşkunun taşma olarak sarı lacivertli kulübe büyük zarar vermesidir. Ben böyle görürüm. Nitekim bakıyorum, tüm gruplar gerçek bir Fenerbahçelilik bilinci ile dikkatli olma uyarısı yapıyorlar, sanal alemden birbirleri ile dayanışıyorlar. Ne güzel, istenen bir sonuçla bitse Lazio karşılaşması.

Aslında bitmemesi için neden yok. Aykut Kocaman tüm eleştirilere karşın kararlılıkla takımını gerkçek bir Avrupalı gibi oynattı. Sakin, bilinçli, kararlı, ayağa top, savunma güvenliğini birakmamak, hırsını aklının önüne alarak kontra atak tuzağına düşmemek. Bu akşamki maç, bu tür takımların en zorlarından biri ile yapılacak. Hatırlarsınız, birkaç yıl önce Fenerbahçe kendisine rakip olamayacak Young Boys’un basit savunma oyununa teslim olmuş elenmişti.

İşte sonradan Samsunspor’a teknik direktör olan, aynı kafa ile Karadeniz ekibinin düşme sürecini hızlandıran Petkoviç bu kez İtalyan takımının başında. Gömülü katı savunma, uzun toplar ile kontra atak ve rakibi sinirlendiren şarjlı futbol oynatacak. Yugoslav faulü dediğimiz şekilde topu kaptırdığı yerde faul yapan bir taktik karşımıza çıkacak. Aykut Kocaman bunu Vaslui, AEL Limasol, Bate Borisov ve Victoria Plzen maçlarında aşabilecek şekilde futbolcularına anlattı ve istediği gibi oynatabildi. Bu akşam neden olmasın, hele gol yemeden maçı bitirirlerse inanın seyircisiz oynanacak rövanşa ben de akredite olur, giderim.

Ben İstanbul Valisi Sayın Hüseyin Avni Mutlu ile daha önce tanışmıştım. Ama ilk kez kendisini bu kadar yakından ve daha iyi tanıdım. Bahsettikleri, övdükleri kadar varmış. Meseleleri çabuk kavrayan, son derece entellektüel bakışlı, çabuk müdahelelerle işi çözebilen alaşılmadık bir bürokrat tipi İstanbul’un başında. Umarım böyle gelişerek devam eder.

Biz kendisine bir teşekkürümüzü iletebilmek ve plaket takdim edebilmek için ziyaret ettik. ilk bakışta durum basit gibi görünebilir. Ama aslında Türkiye’nin spora bakışını gösterme açısından tipik bir düşünce suçu işleniyordu. Bazı sivri akıllılar önerince Kınalıada Spor Kulübü ve Derneği lokalinin binasını karakola tahsis etmek gibi bir yanlışın içine düşülmüştü. Eğer yanlış nerede diye soranlar varsa onlarla bunu tartışmam, çünkü o soruyu sormak, ondan sonrasını anlamamak demektir.

Ancak, Sayın Hüseyin Avni Mutlu hiç de öyle yapmadı. Duruma el koydu, “Yeni binası bitene kadar karakolu koyacak yer mi yok” diyerek hatadan dönülmesini sağladı. Sorunların çözülmesi için elinden geleni yapacağına söz verdi. Dahası tüm amatör spor kulüplerinin desteklenmesi gereğini de vurguladı. Yanımızdakiler kim derseniz, biz sayın valimiz ile ortadayız, sağda Uğur Belge, solda da Başkan Osman Özden var.