Fenerbahçe otobüsüne silahlı saldırı ne alemde?
Fenerbahçe otobüsüne Trabzon’da ateş edilmesinin üzerinden 38 gün geçti. Ortada ne zanlı var, ne açıklama... Olay sonrası ortalığı ayağa kaldıranların neredeyse tamamı, sesini kesmiş durumda. Sanki hiç olmadı o olay! Neden böyle acaba?
Öte yandan, işi aydınlatacak polisten de tık yok! Soruşturma, silahlı saldırının adını bile koymakta zorlanan Trabzon Valisi’nin kontrolünde yürütülüyorsa, 38 gün nedir ki diyebilirsiniz. Nasıl oluyor da, bunca teknolojiye, donanıma, ekipmana, personele, yatırıma, deneyime rağmen yakalanamıyor bu insan(lar) şaşmamak elde değil.
Polis, en olmadık olayları şıp diye aydınlatırken, bazen de böyle... Neyse ki, “önemli” şahsiyetlerle falan doğrudan ilgili bir konu değil(!), yoksa 38 gün uzun mu, kısa mı herkese net olarak hissettirirlerdi. Tabii iş bu kadar uzamış olur muydu, o da ayrı. Otoriteyi elinde bulunduranlar açısından değişmeyen bir kural var. İster futbol hakemi, ister polis fark etmiyor. Tehdit/tavır/hareket kendisine yönelmişse canavar kesiliyor hepsi, tüm gücünü anında, orantısız seferber ediyor. Futbolcu, hakeme dokundu mu, kırmızı kart alnına dayanıyor! Polise mukavemet mi var, anında cop havalanıyor, namlular çevriliyor.
Sonra... “Efeem, oyun kuralları der ki...”, “Efeem, polisimiz vazife ve selâhiyet kanununun verdiği yetkiye istinaden...” E, ileri demokratik hukuk ülkesi, her şey kitabına uygun olarak şey’diliyor haliyle... Olmadı, eski başbakanlık müsteşarının yöntemi devreye giriyor: Kitap, olaya uyduruluyor! Demokrasi güzel şey hakikaten, hele ileriyse...
ALTAY... ŞEKERSPOR...
57 sezonu geride bırakan futbolun 1. kademesinde (Süper Lig), 41 sezon yer almış... 70 takımlı ebedi puan cetvelinin 8.si... 1967 ve 1980 Türkiye Kupası sahibi... 1964, 1968, 1972, 1979 ve 1986’nın Kupa finalisti... 101 yaşındaki Altay, geçtiğimiz günlerde 3. kademeden (2.Lig), 4. kademeye (3.Lig) düşmüştü.
“1913 yılı sonunda İzmir’e gelen Celâl Bayar, spor yapan Altaylı gençleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne katmak amacındaydı. 1914 yılının 16 Ocak tarihinde Altay fiilen kuruldu. Bayar, o dönem Şark İdadisi’nde faaliyet gösteren Altay’ın kuruluşu için para yardımında da bulunarak kulübün güçlenmesini sağladı.”
“Büyük Altay”ın tarihçesinde, kuruluşuna ilişkin bunlar yazıyor. Ne garip ki, bünyesinden çıkardığı Göztepe ve Altınordu’nun yükselişte olduğu bu günler, İzmir’in siyah-beyazlılarına hüzün yaşatıyor.
Burukluk yaratan diğer haberse Ankara’dan... 68 yaşındaki Şekerspor, 1. kademede 10 yıl mücadele etmiş bir takım. O da bu sezon, 4. kademeye veda edip, Bölgesel Amatör Lig’e düştü.
Şeker Fabrikaları’nın kulübü olarak kurulmuştu yeşil-beyazlılar. 70’li yıllarda, ligin tozunu atan bir basketbol takımı da oluşturmuşlardı. Özal’la başlayan kamu mallarının haraç mezat elden çıkarılması döneminden, şeker fabrikaları da nasibini alınca, 2000’lerin ortalarına gelindiğinde kulüp, futbol takımını ligden çekmek zorunda kaldı.
Kapısına kilit vurulan Şekerspor’un futbol şubesi, 2005’de bir konut şirketince satın alındı. Adnan Sezgin, üst yönetici yapıldı. 2006’da şampiyon olup 2. Lig’e çıkınca Sergen Yalçın, Ahmet Dursun, Ahmet Yıldırım gibi futbolcuları transfer ederek seslerini duyurdular.
Ancak 2008’de bu şirketin zora girmesinin ardından, bir kez daha el değiştirdi. Yılların Şekerspor’u, ilçe ilçe gezdirilirken, her yıl adı da değişiyordu. Etimesgut Şekerspor, Beypazarı Şekerspor, Çamlıdere Şekerspor... 2005’de komaya giren kulübe uygulanan reanimasyon, 10 yıl daha yaşamasını sağlayabildi sadece...
Başkentin göbeğindeki 90 yıllık bronz heykellerin, soba boyasıyla boyandığı ve bu durumu kalabalıkların hiç umursamadığı bir ülkede; Altay’ın, Şekerspor’un köklü tarihlerine bakıp, burukluk yaşayacak romantikler de vardır diye yazayım dedim.