21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Feshane’den Art İstanbul’a

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

İBB’nin restorasyon sonucu Eyüpsultan’da bulunan tarihi feshane binasını “Art İstanbul” adıyla açıp düzenlediği “Ortadan Başlamak” adlı ilk serginin bazı kesimlerce protestolarla karşılanması geçtiğimiz günlerin kültür-sanat dünyasındaki en önemli haber/olaylarından biri oldu. Bu protestoların kültür sanat dünyasındaki diğer alanlara oranla nispeten daha sakin bir seyir izleyen plastik sanatlar alanına yönelik olması, işin bir diğer ilginç yanını oluşturdu.

Protestoların nedenine gelince; gazetelerden edindiğimiz bilgilere göre sergilenen yapıtların, pagan ritüellerinden, çıplaklık ve polis düşmanlığına, LGBT propagandasından sosyalizmi öven filmlere kadar birçok alanda olumsuzluklar içerme iddiasıydı.

Sergideki yapıtlara yönelik bu toptancılık içeren protestoların, elbette ki bir inandırıcılık taşıdığını söylemek pek mümkün değildir. Genel anlamda “soyutlama” tarzında ortak bir paydada buluşan yapıtların bu türden bir suçlama ile protesto edilmeleri ister istemez birkaç yaklaşımı da beraberinde getirmektedir. Ama ne var ki bu yaklaşımların, plastik sanatlar alanındaki sanatseverlerin ilgisiyle, sergilenen yapıtlara karşı farklı okumalara açık düşünceler üretilmesinin ve de izleyenlerin edilginlikten sıyrılarak etkin bir konum alması gibi sanatsal kaygılarla uzak yakın hiçbir ilişkisi yoktur.

SORUN SERGİ DEĞİL MEKÂN

Sergiye yönelik tüm suçlamalar, sergideki yapıtların farklı okunma isteği ya da algılanmasından değil de belirli bir dünya görüşünün tüm olumsuzluklarının sergideki yapıtlara zoraki uyarlama istek ve aceleciliğinden kaynaklanmaktadır. Bu olayların çünkü, paganizimden, çıplaklığa dek farklı bir yelpazede toptancılık taşıyan bu zoraki suçlamayarak yaslandırılan protestoların nedeni, sergide yer alan yapıtlar değil, aksine yapıtlara mekânlı eden yer ile bu yerin bulunduğu semttir. Zaten Eyüpsultan Belediye Başkanı da bunun böyle olduğunu; “Mevcut yönetimle burayı gezerken buranın Tasavvuf Müzesi olarak devam edeceği söylenmişti bize. Tasavvuf Müzesi olarak devam etmesi çok daha elzemdi. Çünkü Eyüpsultan burası. Eyüpsultan’a beş yüz metrelik mesafede böyle bir olayın olması birazcık üzüntü verici bir konu” diyerek özetlemektedir.

Eğer bu sergi, Eyüp’te Feshane’de değil de Beyoğlu ya da herhangi bir ilçemizde açılmış olsaydı hiç farkına varılmayacak, ancak sanatsal kaygılar taşıyan olumlu ya da olumsuz birkaç yazı ve görüşle değerlendirilip geçiştirilecekti. Ancak işin içine Eyüp ile bu semt için farklı değerler taşıyan Feshane girince iş değişmekte, protestolar sergilenenden çok, sergilendiği mekân ile semti öne çıkarmaktadır. 

ANLAŞILMAZ İSYAN

Aslında sergiye gidenlerle hiç gitmeyip de protestolara katılanların bu davranışları, sergilenen eserlerin ne ifade ettiklerinden daha çok, onlara göre ne ifade etmeleri gerektiğinin olmayışına karşı ortaya çıkan bir öfkenin anlaşılmaz bir isyanıdır.

Bu durum ne İstanbul’un kültür-sanat dünyasına bir dizi güzellikler armağan eden İBB’nin ne de Feshane’deki sergiyi protesto edenlerin. Suçudur...

İlle de bir suçlu aranmak isteniyorsa onu da; Fatih’in tablosunun alınmasına bile tahammül edemeyenlerin İstanbul’a karşı sahiplenme duygularındaki çelişkilerinde aramak gerekir.