14 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fesleğen Kokuluma

Begümşen Ergenekon

Begümşen Ergenekon

Eski Yazar

A+ A-

İsmi Fakir, bilgisi varsıl Baykurt’un yazıları güncel, düşündürücü ve aydınlatıcı olmaya devam ediyor. Asıl adı Tahir olan Burdur’un Yeşilova Akçaköy’ünde, 1929 yılında doğan Baykurt, ilkokuldan sonra 1944’te girdiği Gönen Köy Enstitüsü’nü 1948’de bitirdi. Atatürk’ün temelini attığı köy enstitülerini, İsmet İnönü zamanında Köy Enstitüleri Kanunu çıkınca (1940) kuran İlköğretim Genel Müdürü İsmail Hakkı Tonguç; Gönen Köy Enstitüsü öğrencisi Baykurt’un “Gönen Mektubu” adlı şiirini uzun yıllar cebinde taşır:

Gönen Mektubu

Bel vermiş, tınasa şirin evleri, Baharda bülbülü öter gönenin,

Senirce, İğdecik komşu köyleri. Burcu burcu gülleri kokar gönenin.

Nazlı dereciği kıvrılır akar. Mis kokan çamlığı ovaya bakar.

Armudu bal olur yaz günü akar. Dağında kekliği seker Gönen.in...

Şafakta çiftçisi tarlaya koşar, Güz gelir ambarı buğdayla taşar.

Enstitüm şan verir, tarihle yaşar. Yiğitleri acuna yeter Gönen.in..

Öğer dertli kadir Göneni över. Karatoprakların milyoner deyer,

Naz bilmez güzeli, dostunu sever. Sevgiyle dumanı tüter Gönen.in..

Tahir Baykurt (https://mehmet-erbil.tr.gg/GONEN-KOY-ENSTITUSU.htm) (1)

Fakir Baykurt’un annesi Elif, babası Veli Baykurt’tur. İlkokuldan sonra köy enstitüsüne gönderilir. Okulunu çok sever; köy yaşantısını, köylüyü ve rençberliği iyi tanır, duru Türkçelerini özümser. Böylelikle köylüleri onların ağzından anlatan Yıllanların Öcü, Irazcanın Dirliği, Tırpan gibi nice romanlar; Anadolu Garajı, Efendilik Savaşı ve Gece Vardiyası gibi nice öykü kitapları yazar. Böylelikle Türkiye’de ve 1979 yılında görevli olarak gittiği Alamanya’da çok sayıda edebiyat ödülü kazanır. Yaşar Kemal gibi; romanları, şiirlerinin önüne geçen Fakir Baykurt’un Gönen Köy Enstitüsü’nde, 1945 yılında kaleme aldığı ilk şiiri Türk’e Doğru dergisinde yayınlanır (2).

Fesleğen Kokuluma

Fesleğen kokulum, seni rüyamda:

Kâh tesii elinde pınar yolunda Bizim mahalleden geçer görürüm.

Kâh yeşiller demet demet elinde Bahçemizden deKâh düğün gününde, şenlik yerinde Ortada kıvrakça döner görürüm.

Kâh bir kuşluk vakti serçeler gibi Aşkımın dalında konar görürüm.

Kâh Gartotlak’taki çadırınızda Koyun, keçi, inek sağar görürüm.

Kâh Gökbayır’daki taşın dibinde Başımı dizinde okşar görürüm.

Anadolu Garajı (1970) adlı kitabının başında “Sanatın bugünkü görevi üstüne düşünceler” kısmında der ki: “Sanatın devrim için bir yarar ortaya koyabilmesi için, sanatçının halkla düşüp kalkması, meyhaneden çıkması, çalışan halkın arasına karışması, dilini onun diliyle, düşüncesini onun düşüncesiyle emiştirmesi, ondan alması ona vermesi beklenir (s.17). Bunu “sanatçının öncülük işlevi” olarak tanımlar. Ondan sonra hepimizi uyarır: “Yerlisi yoksa yabancısı gelir: Sömürgeci şirketler nasıl dört dönüyorlar yerkürede ve mavi göklerde, görüyoruz! İsterse bir kültür çölü olsun, bir karış yeri boş bırakmaz adamlar, getirip saçarlar kendi sömürgeci sanatlarını, kültürlerini, vitrinlerimiz baskı derecesinde böylesi ürünlerle dolar taşar, yerlileri silinir. Evrensel olmazdan önce ulusal olan, ulusal olmazdan önce sınıfsal olan sanat ve kültürümüz işe yaramaz, kişiliksiz duruma düşer. Yabancı ürünlere düşmanlık gibi bir bağnazlık yüklemeye kalkmasınlar bize. Kendin seçersen, kendin ister ve alırsan ve bu alışveriş karşılıklı olursa değerlidir. Ama sömürgecilerin seçip üzerimize yığdığı ürünlerin zararı vardır devrim bekleyen halkımıza, yararı yoktur” (s.18). Sonra nasıl yazdığını anlatır ama geçimini yazarlıktan kazanamadığı için yeterince zaman ayıramadığı fikir ve düşüncelerin zamanla yok olmasından üzüntü duyar. Çünkü “Başka işler ve engeller yüzünden bazen yazılarım yarım kalır. Yitirir giderim başlanmış kitabı. ‘Tonguç Baba’ romanım” gibi diyerek hayıflanır. Oysa 1950-70 arası köy edebiyatının öncüsü olan Fakir Baykurt’un, eşi Muzaffer Hanımla birlikte “Sönmez”, “Işık” isimli kızlarından başka, bir de bu eksiği tamamlayan Tonguç isimli bir oğlu vardır. 1999’da Duisburg’ta yaşama veda etmeden önce oğlu Tonguç’tan kendisine Türk şiirleri okumasını ister büyük yazar Fakir Baykurt. O sıralarda babasının Ürgüplü gezici bir kütüphanecinin yaşamını konu eden bir roman üzerinde 15 yıldır çalıştığını, ancak kitabı tamamlayamadığını oğul Tonguç Baykurt Hürriyet gazetesine ifade etmiştir (1999).

(1) Şiirdeki noktalama işaretleri ve imla öğrenci Baykurt’un el yazmasına aittir. (Kemal Kocabaş arşivi). İlk mısrada geçen ‘Tınas’ kelimesi savrulacak duruma getirilmiş ekin yığını demektir.

(2)http://nihatakkaraca.blogspot.com/2006/12/fakir-baykurt-1945.html

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları