Festivaline sahip çıkamayan kentler
Ülkemizdeki ulusal ve uluslararası film festivallerini düzenlemede genellikle üç ana kurum öne çıkmaktadır. Bunlardan ilki ve en etkilisi yerel yönetimlerdir. Bunun yanı sıra sinema ve sinema dışı kimi vakıf ve dernekler de düzenli olarak festivaller yapmaktadır. Bunlara son on yılda bir yenisi daha eklenmiştir ki, bu da valiliklerdir.
FESTİVALLER VE YEREL YÖNETİMLER
Ülkemizde film festivali yapma geleneğini yerel yönetimler üstlenmiştir dersek, pek yanlış olmaz. Gerçi ilk film festivallerini sinemayla ilgili mesleki kurumlar ile gazeteciler cemiyeti gibi kurumlar başlatmışlarsa da, bunlar pek uzun ömürlü olmadığı gibi saygınlık kazanma açısından da kimi eksik ve yanlışları içerdiğinden pek önemsenmemiştir. Oysa ki, başta Antalya ve Adana olmak üzere yapımını yerel yönetimlerin üstlendiği festivaller yalnızca uzun ömürlü ve de sürekli olmamış, onun da ötesinde, sinemamızın desteklenmesi ve tanıtımı açısından da sayısız yararlar sağlamıştır.
Kimi vakıfların -çoğunlukla Kültür Bakanlığı’ndan aldığı katkılarla- yaptığı film festivalleri de, yerel yönetimlerin yapımını üstlendikleri festivaller gibi, hem uzun ömürlü hem de ilkine oranla daha bağımsız diyebileceğimiz bir yapı ile her yıl kendilerini aşan yeniliklerle sürdürülmüştür. Vakıfların üstlendiği festivallerin diğerlerine oranla daha bağımsız olması; bu tür festivallerin politik dayatmalardan uzak, kendi kurallarını kendilerinin belirlediği kurumsal yapısıyla ödünsüz ve de ilkeli tutumlarından kaynaklanmıştır. Örneğin, yerel yönetimlerin düzenlediği kimi festivallerin değişen siyasal iktidarlardan kimi farklılıklar göstermesi, onların ilkeli bir tavrı sürdürmelerini zorlaştırdığı gibi, değişkenlik göstermelerini de kaçınılmaz yapmıştır.
VALİLİKLERİN FİLM FESTİVALLERİ
Son on yılda, festival yapan ana kurumlar dışında -nedendir bilinmez- Vali ya da valilikler de film festivali yapmaya soyundular. Bu festivallerde öne çıkanlar ise Erzurum Dadaş Film Festivali ile Malatya ve ancak bir kez düzenlenme başarısını (!) gösteren Edirne Film Festivalleri olmuştur.
Büyük çabalarla yapılan Dadaş Film Festivali, bu çizgide yapılan en uzun ömürlü film festivali olmasına karşın birdenbire ortadan kalkıvermiştir. Malatya Film Festivali ise kötü başlamış; ama her yıl değiştirilen yönetimiyle -ne hoştur ki- şaşırtıcı bir biçimde iyiye doğru gitmenin üstesinden gelebilmiştir. Ama ne var ki bu festival de, bu yıl tüm hazırlıklarını yaptığı halde, önce vazgeçme, sonrasında ise gelecek yıllara erteleme kararı almıştır. İlki geçtiğimiz yıl yapılan Edirne Film Festivali ise daha ikincisinde, defalarca ertelenmiş, yapılıp yapılmaması ise sürüncemede bırakılmıştır.
PANAYIR EĞLENCESİ Mİ
Yerel yönetimlerle vakıfların üstlendiği festivaller her koşulda varlıklarını sürdürürken valiliklerin el attığı festivallerin uzun ömürlü olmaması oldukça gariptir. Devlet geleneğindeki bir hizmetin devamlılığı ilkesi ne yazık ki bir devlet kurumu tarafından hiçe sayılmaktadır.
Erzurum, Malatya ve Edirne Film Festivallerinin çeşitli bahaneler öne sürülerek yapılmaması yalnızca bu festivali yapmaya yanaşmayan valilikler açısından değil, aynı zamanda festivallerine sahip çıkmayan (çıkamayan) o kentin halkı açısından da biraz değil, epeyce düşündürücüdür.
Birilerinin halâ film festivallerini panayır eğlencesi olarak algılamaları, yalnızca düşündürücü değil, aynı zamanda da çok üzücüdür.