FETÖ ‘bahar’da ne yapacak?..
17-20 Aralık 2013’teki sarsıcı yolsuzluk skandalının ardından eski dostlar arasında “iktidar” kılıçları çekilince, yani kimin kimi “bertaraf” edeceği meselesi masaya yatırılınca olanlar oluverdi;
FETÖ’ye büyük darbe vurmayı amaçlayan zincirleme operasyonlar, devletin derinliğinde şok yaratan yıkımlar, ekonomiden siyasete devasa bir çöküş ve nihayet bir zamanların havalı örgütlenmesinin zindana sürüklenmesi...
Peki, özellikle son 2 yıldır ara verilmeden yoğunlaştırılan operasyonlar, her gün gözaltılar ve tutuklamalar nereye kadar gidecek acaba?..
Gün geçmiyor ki, bir zamanlar “hocaefendi”ye methiyeler düzülen televizyonların sabah bültenleri, FETÖ’ye yönelik “şafak baskını” haberleriyle açılmasın...
Türkiye genelinde; her ilçede, her kentte, her kurumda, her dernekte, her vakıfta, velhasıl “paralel devlet”in kollarının bulunduğu her hücrede gözaltılar sürüyor...
Gece yarısı basılan evler, derinlemesine aramalar, şoke edici sonuçlara giden incelemeler, müthiş ipuçlarına ve bağlantılara ulaşılan soruşturmalar bitmeyecek gibi görünüyor...
Çünkü müritçilik biatçılığından teslimiyetçilik itaatına sürüklenen “zaman”e itirafçılarına ve zanlılara her gün yenileri ekleniyor!..
Kimler yok ki cezaevlerini dolduranlar arasında; hakimler, savcılar, doktorlar, polisler, askerler, gazeteciler, holding sahipleri, bürokratlar, din adamları vs.
BUZDAĞININ ÜSTÜ!..
Adalet Bakanlığı verilerine göre FETÖ şüphelisi 130 binden fazla hedef soruşturmaya uğradı son iki yılda... Cemaatin militan müritliğinden tutuklu 30 binden fazla kişi var cezaevlerinde...
Bir zamanlar televizyonlarda, gazete köşelerinde hocaları için kalem sallayan, muhalifleri tehdit edip duran firariler bir yana...
“By-lock” ile “F serisi 1 Dolar” kıskacında kelepçeyle tanışması an meselesi olan on binlerce kuşkulu “darbeci” olduğu da söyleniyor!.. Velhasıl hücrelerin sonu gelmiyor, devletteki FETÖ bitmiyor!..
İşte dün sabah yapılan operasyon... Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın talimatıyla 20 kentte eşzamanlı düzenlenen operasyonlarda 265 kişi hakkında daha gözaltı kararı verildi.
Velhasıl ortaya çıkan tabloya, yani kimi siyasetçilerin “buzdağının görünen yüzü” diye tanımladığı deşifre olmuş bilançoya baksanız bile, FETÖ Türkiye Cumhuriyeti’ni resmen esir almış devasa bir ordu gibi...
Hem de kolları TSK’ya, MİT’e, emniyete, bürokrasiye, yargıya, iş dünyasına, spor camiasına ve en önemlisi de siyasetin her kulvarına ahtapot gibi dolanmış dehşetengiz bir ordu var ortada!..
KRİPTONUN İZLERİ!..
Yukarıdaki vahim tabloyu “aman da FETÖ ne kadar da büyük bir örgütlenmeymiş, devleti nasıl da ele geçirmiş, AKP’liler onları nasıl da büyütüp beslemiş” demek için tasvir etmedik... Asıl mesele bundan sonra ne olacağı...
İşte o yüzden endişe verici, ürkütücü ve hem AKP hem de cemaat için yaşamsal olan şu sorular da acil yanıt aramaktadır;
“FETÖ devletten tamamen temizlenebilecek mi?.. Sinsi köşelerde, karşı atak için “zaman”ı bekleyen “kripto” müritler mi var?.. İstihbarat birimleri By-lock başta olmak üzere haberleşme ağlarında gizlenmiş daha kaç kişinin peşinde acaba?..”
Velhasıl devletin derinliklerinde ve bürokrasinin damarlarında FETÖ’nün daha ne kadar izi var?.. Kaç militan mürit deşifre olmadan faaliyette acaba, kaçı gözden kaçacak ve kaçı biatını ısrarla sürdürüyor Pensilvanya’ya?..
GİZEMLİ SATIRLAR!..
Siz bakmayın FETÖ’den on binlerce tutuklu olmasına ve aylardır arananlara...
Devletin tepesi, “bildiklerimi bilseniz uyuyamazsınız” dediği için de yukarıdaki sorular büyük önem kazanıyor... Hem de “bahar” tartışmalarının yoğunlaştığı şu günlerde!!!
Baksanıza; devlet, Fethullah Gülen’in son konuşmasındaki, “Şerr’ kelimesi, ‘hayr’ın zıddıdır. Fakat ‘şerâre’ kelimesini de kullanırız; Frenkçe’den geçme bir kelime bu. Telsizde, sinyaller içinde, o sinyalleri karıştırma adına, birileri devreye girer; sinyalleri bozarlar” şeklindekisözlerini inceliyor...
AKP’liler Gülen’in, “Saldırılar, tecavüzler, iftiralar, tezvirler, tehcirler, tehditler karşısında dişinizi sıkıp sabretmelisiniz, fakat bu sabrınız aktif şekilde olmalı” biçimindeki uyarısını çözmeye çalışıyor!..
İstihbarat birimleri, firari cemaatçi Abdullah Aymaz’ın “Amerika’da Zaman” gazetesine aktardığı ve Gülen’in itirafçıları da uyaran şu sözlerini anlamak için uğraşıyor;
“Şimdi bu güvercinler serbest kalacak... Hepsi de göklere doğru uçmak isteyecekler. Fakat hemen serbest kaldıkları yerde güvercin yemleri var; görünüşleri ve tatları çok güzel ama yalancı bir güzellik ve zehirli bal tadındalar... Yanılıp da o yemlere tenezzül edenler yerde kalacak.”
Peki; 15 Temmuz darbe girişiminde “gazi” olan Ankara Emniyeti’nin müdürlerinden Mehmet Fatih Eryılmaz’ın, “baharda kalkışma” girişimiyle ilgili şu iddiaları ne anlama geliyor:
“FETÖ’nün 15 Temmuz’da hasar alan unsurlarını yeniden dizayn ettiğini, kuyruğunu bırakan kertenkele misali işe yaramaz gördüğü kısımlarını devletin önüne attığını ve geçtiğimiz Kasım ayı itibariyle karşı hareketlere başladığını yazmıştım. Zaman gazetesinin gülen çocuk reklamının ilk yayın tarihi olan 5 Ekim 2015 ten 9 ay 10 gün sonrasının 16 Temmuz olduğunu, bu tarihten 9 ay 10 gün geçtikten sonra ulaşılan ‘27 Nisan’ın Gülen’in doğum günü olduğunu eklemiştim. Geçtiğimiz hafta FETÖ’nün pek çok unsurunca dile getirilen ‘bahar geliyor’ söylemi boş ve tesadüfi bir söylem değildir.”
Şimdi tüm operasyon bilançoları, FETÖ kaynaklarının gizemli sözleri ve örgütü izleyenlerin “kalkışma” uyarılarını yan yana getirince, “FETÖ baharda ne yapacak” sorusu hangi anlama geliyor acaba?..
FETÖ’cüler tabanı canlı tutmak için boş ümitler mi veriyor, yoksa ortada dolaşan iddialar cemaati daha da baskı altına almak için komplo teorileri mi?.. Bekleyelim, görelim mi?..