FETÖ’nün sahibi ortak akıl boşuna çalışıyor
FETÖ’yü kim yönetecek? Daha hastayken başlamıştı tartışma. Sorun yalnızca para meselesi değil. Onu bir biçimde paylaşırlar. Ama bilindiği gibi bir üst irade var. FETÖ’nün açılımı Vatan Partisi’nin daha örgütün ilk doğduğu andan itibaren çok gerçekçi bir biçimde saptadığı gibi: Fethullahçı Terör Örgütü. ABD’nin dünya çapında kullandığı bir aygıt.
Orda yarış olsa olsa ben daha iyi hizmet ederim çerçevesinde olacaktır.
BİR DÖNEM SONA ERDİ
Gülen yapılanması açısından bir dönemin sona erdiği, örgütün bundan sonra kim ya da kimler tarafından yönetileceği, hangi faaliyetleri yürüteceği, bölünüp bölünmeyeceği, Türk hükûmetiyle arasındaki ilişkilerin ne olacağı tartışılıyormuş.
Bir heyet işbaşındaymış.
ORTAK AKIL VE İSTİŞARE EDECEKLER KİM
Bu arada ABD merkezli The Alliance for Shared Values (Paylaşılan Değerler İttifakı) adlı şemsiye örgüt, 7 Ekim’de grubun geleceğiyle ilgili yapılan açıklamada, “ortak akıl ve istişare” vurgusu yapmıştı. Bu örgüt bilindiği gibi amacını, “Fethullah Gülen’den esinlenerek”, “toplum hizmeti, eğitimi ve dinler arası diyalogu teşvik etmeye adanmış ABD'deki yurttaşlık, kültür ve hizmet kuruluşlarının sesi olmak” diye tanımlıyor.
15/16 Temmuz’un sorumluları arasında adı olan bir örgüt.
Onun için yok damadı mı yok Almanya imamı mı gibi tartışmalar komik bulunuyor.
Nitekim BBC’ye açıklama yapan “cemaate yakın” diye nitelenen bir kişi, heyetin aktif bir şekilde görevde olduğunu söylemiş. “Bunlara gülüyorum” diyor ve ekliyor: “Cemaatte Türk olmayanlar var. Belki önümüzdeki yıllarda cemaatin içinde sorun şu olabilir; örneğin birileri ‘Neden heyette bir Pakistanlı ya da bir Afrikalı yok?’ diye sorabilir.”
ARTIK ABD’DE YERELLEŞECEKLER
Bu kişi ayrıca, grubun özellikle ABD’deki örgütlenmesinde bir yerelleşme yaşandığını savunuyor: “Ben cemaatin ABD’de yerelleştiğini; yereldekilerin karar alma, denetleme ve uygulama konusunda daha öne çıktığını görüyorum.
Tabii Virginia ve Texas gibi Müslümanların olduğu yerlerde daha kalabalıklar. Güney Dakota gibi yerlerde daha azlar. Aşağıdan yukarı gidiyor. En son hep birlikte yaptıkları iş, Gülen’in cenazesini organize etmekti.”
MAL DERDİNDE OLANLARIN SÖZÜ GEÇER Mİ
Başka biri de, “kimsenin lider olma hedefiyle öne çıkmayacağını ancak icra heyetinde nüfuz kurmak isteyenler olacağını” vurguluyor. “Liderlik kavgasının hareketin kodları gereği ancak kapalı kapılar ardında olabileceği” de belirtiliyor.
Kuşkusuz mal derdinde olanlar var.
Ama mal sahibi, mülk sahibi iyi de; hani bunun gerçek sahibi sorusunun yanıtı çok açık değil mi…
Anlayacağınız görev devam ediyor.
ABD’nin “ortak aklı ve istişare edenleri” yenidünya durumuna göre görevin tanımını ve “örgütün” yeni tasarımını yapıyor.
Ona en uygun yönetim şekli ve kişiler de elbette “merkezi” olarak belirlenecektir.
FETÖ cenahından son haberler böyle.
Biz işimize bakacağız.
Hangi kılık kıyafet kisveye bürünürse bürünsün Atlantik’in Terör Örgütlerini, gözünden tanırız!
İster yobaz, ister bölücü, ister uyuşturucu. LGBT vb… adı altında gelsin…
Gereğini yaptık.
Yine yaparız.
YÖNÜMÜZ NERE OLACAK, AB’YE Mİ BAKACAĞIZ
Türkiye ve Yunanistan’ın üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, 2-3 Aralık’ta Atina’da toplanacaklar.
Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis de ocak ya da şubatta yapılması planlanan Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısına katılmak üzere Türkiye’ye gelecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la
Ege sorunlarının da ele alınması öngörülüyor.
Ne olacak!
Masaya AB’nin bu haritası mı konacak!
Nesini tartışacağız.
Elimiz ne kadar kuvvetli…
Dışişleri Bakanlığımız, “rahatsızlığını dile getiren bir tepki” verdi.
Bu çare olacak mı…
Türkiye’nin safını çok açık ve net belirlemesi, giderek daha tayin edici oluyor.
Kırmızı çizgilerle üzerimize geliyorlar.
Bilerek zorluyorlar.
Gereken yanıt bu olmalıdır.
Yükselen ve güçlü Asya’yla birlikte olmak. Onları da bu haklı taleplerimiz konusunda bilgilendirmek ve seferber etmek.
Kıbrıs ve Doğu Akdeniz’de de hatta son günlerin bir yanıyla anlamlı tartışması sporda bile…
YURTDIŞINDA YAŞAYAN TÜRKLER: MEHMETÇİK OLMAK İSTİYORUZ
En son 17 Kasım Pazar günü yaptığımız Yeni Ufuklar programına İsviçre Türk Toplumu Başkanı Suat Şahin konuk oldu. Emekli olup dönen ve orada yaşayan Türk yurttaşlarımızın sorunlarının yanı sıra İsviçre ve Türkiye Devleti’nden taleplerini konuştuk.
MEHMETÇİK OLMAK İSTİYORUZ
Bunlardan en önemlisi Türkiye’de askerlik hakkı. İsviçre vatandaşı olsalar da hiç olmazsa isteyenlere yani gönüllü olanlara bu hakkın tanınması. Çocuklarımız aidiyetlerini unutmasınlar diyorlar. Bir ay bile olsa anavatanlarında Mehmetçik olmak, Türkiye’nin dört köşesinden gelip aynı üniformayı giyenlerle birlikte aynı aşı, aynı havayı, anıları paylaşmak çok önemli..
AVRUPA TOKİ PROJESİ
Bir diğeri de Avrupa TOKİ projesi.
Türkiye’deki köylerinden, kentlerinden kopmak istemiyorlar. Orada uzakta bir evleri, yerleri, tutunacak dalları kalsın istiyorlar
Avrupa genelinde beş milyona yakın Türk yaşıyor.
Hem hayalimiz gerçekleşir hem de Türkiye ekonomisine bir katkımız olur diyorlar.
Belli bir peşinat ödenir, her ay taksit… Akmasa bile bir döviz girdisi yaratırız önerisi… Çarşıya, pazara da bir şenlik getirecektir. Beyaz eşyası, dolabı mobilyası…
Zaten oralara gidenler genellikle eğitimin yanında esas ekonomik ihtiyaçlarla göçmüşler.
Özellikle Doğu ve Güneydoğu, İç Anadolu bölgelerinde bir ekonomik ve sosyal kalkınmaya da yol açar planlarını yapıyorlar.
Neden olmasın!
Bizden iletmesi.
İlk nesil çoğunlukla kesin dönüş yapıyor.
Ancak çocukları, torunları “ikinci memleketimiz” dedikleri ülkelerde.
Köklerini unutmasın, kopmasınlar istiyorlar.
Onları terörün, PKK’nın, bu ülkelerin uyuşturucudan LGBT’ye yoz kültüründen korumak kollamak istiyorlar.
Bu Türklük işte böyle!
Nasıl derinlerden gelen bir miras görüyorsunuz.
Vazgeçilmez bir birikim.
ANKARA DUY SESİMİZİ
Sırtlarını dayayacakları güçlü bir anavatanları mutlaka olmalı. Onlara el uzatmalı.
Sesleri yalnızca Avrupa’dan yükselmiyor. Avustralya ve Kanada’ya gitmedim ama gelenlerden dinliyorum.
Ama ABD’yi biliyorum. Çok uzaktalar. Ha deyince atlayıp gelinecek yerler değil. Ama inanın onlarla da hep birlikte heyecanlanıp ayağa fırlayıp elimizde Türk bayrağı “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye salonlarda dört dönmüşlüğümüz var.
Türkülerimizle, horonlarımızla, zeybeklerimizle, halaylarımızla coşup özlemlerimizi gözyaşlarımıza katmışlığımız.
Öyle gurur duyuyorum ki!
Çok çalışmalıyız, çook…