FETÖ'nün siyasi ayağı: Açılımcılar
Kamuoyunda en çok konuşulan konuların başında FETÖ terör örgütünün siyasi ayağının açığa çıkartılması ve hesap sorulması geliyor. Ordudan, emniyetten, yargıdan, kamu çalışanları arasından, akademik çevrelerden, hatta iş dünyasından temizlenen FETÖ’cülerin siyasi partiler ve parlamentodaki uzantılarından esas olarak hala hesap sorulamamıştır.
FETÖ’nün siyasi ayağı kimlerdir? FETÖ’nün siyasi ayağını tanımamıza yarayacak kanıtlar nelerdir? Bu konu üzerinde düşündüğümüzde, FETÖ’cülerin savunduğu fikirlere göz atmak gerekir. Meşhur sözdür, “fikrin ne ise zikrin de odur.” FETÖ’cülerin Türkiye’de Amerikan çıkarlarını savundukları ve ABD’nin bölge planlarında görevli oldukları biliniyor. Bu nedenle ABD’nin Türkiye ve komşularımızla ilgili plan ve projelerini savunduklarını da biliyoruz. ABD emperyalizminin son otuz yıldır Türkiye ve komşularımız ile ilgili savunduğu plan ve proje BOP’tur. BOP kısaca Türkiye’nin ve bölge ülkelerinin sınırlarının ve rejimlerinin ABD ve İsrail’in çıkarlarına göre değiştirilmesiydi. Bu proje Irak’ta ABD işgali ile uygulamaya konulmuş, Suriye ise Mezhep savaşı adı altında yobaz ve bölücü terörün hedefi haline getirilerek bölünmek istenmişti. Türkiye’de ise bu proje açılım adı altında yürütülmeye çalışılmış ve neredeyse Türkiye’nin Doğu-Güneydoğu’su PKK’ya terkedilmişti. Açılım süreci Devlet ve Hükümet katında yürüterek Türkiye barış içinde bölünmeye çalışılıyordu. Ordunun ve diğer güvenlik kuvvetlerinin eli kolu bağlanmış kahraman korucularımız PKK’nın insafına terkedilmişti.
Bütün bu süreci kimler savunuyor ve yönetiyordu? Hafızalarımızı tazeleyelim. Açılımdan sorumlu Başbakan yardımcıları kimlerdi? Açılımı iyi savunduğu için Başbakanlık Müsteşarı, daha sonra ise İçişleri Bakanı olan Vali kimdi? Bu sorulara verilecek cevaplar aynı zamanda FETÖ’nün siyasi ayağı kimlerdir sorusunu da cevaplamış oluruz.
Bu arada açılım sürecine dâhil olmak için çırpınan Ana Muhalefet Partisi CHP’nin Genel Başkanı’nı da belirtmeden geçmeyelim.
Şimdilerde pek ortalıkta gözükmeyen açılımın mimarlarından Beşir Atalay, Dolmabahçe Sarayında HDP’lilerle on maddelik anlaşma imzalayacak kadar gözü dönmüş, Yalçın Akdoğan, Diyarbakır Valisi iken 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı törenlerine Türk Bayrakları ile katılan ADD’lilerin yürümelerini engelleyen, bu başarılarından dolayı önce Başbakanlık Müsteşarı, daha sonra ise İçişleri Bakanı olan Efgan Ala’yı unutmamız mümkün müdür? O günlerin Cumhurbaşkanı olan ve açılım için “çok güzel şeyler olacak” diyen ve Ergenekon tertibinin en büyük destekçisi Abdullah Gül, yine o günlerde komşularımıza karşı düşmanlığın başını çeken dışişleri bakanımız ve daha sonra Başbakan olan Ahmet Davutoğlu FETÖ’nün siyasi ayağına önderlik yapan siyasiler değil miydi? Ya FETÖ’nün yargıya çöreklenmesine büyük katkı sunan Adalet eski Bakanı Sadullah Ergin, bütün bunların ağabeyi İsmail Kahramanı FETÖ terör örgütünün siyasi ayağı olarak değerlendirmek acaba aşırı bir zorlama mıdır?
Acaba istifaya zorlanan belediye başkanlarının FETÖ terör örgütü ile ilişkileri var mıydı? FETÖ’cülere Ankara’yı “parsel parsel” peşkeş çektikleri için mi, damatları FETÖ terör örgütünün üyesi şüphesiyle tutuklanması nedeniyle mi istifaya zorlandılar?
Gördüğümüz gibi, FETÖ’nün siyasi ayağı çok da gizli ve bilinmeyen değilmiş? Aynı zamanda geniş kapsamlı ve diğer alanlarda yapılanlara benzer operasyonlar yapılmamış olsa da, FETÖ’nün siyasi ayağından görece ve gizlice adım adım hesap sorma sürecine girdiğimizi söyleyebiliriz.
Dikkat buyurun, açılımcıların tümü mevkilerini kaybettiler. Cumhurbaşkanlığı, Başbakanlık, Bakanlık ve belediye başkanlıklarını kaybettiler. Önümüzdeki dönem özgürlüklerini de kaybedecekleri görülüyor. Türkiye Amerika savaşı kızıştıkça, içte de mücadelenin kızışacağı ve sertleşeceği görülüyor. Hükümete önerimiz, düşman saldırısını önlemenin en etkili yolu, düşman daha harekete geçmeden tepelerine binerek onları etkisiz hale getirmektir. FETÖ’nün siyasi ayağının da en kısa sürede adaletin karşısına çıkarılacağı kuşkusuzdur. Şimdiye kadar olanlar bundan sonra olacakların da habercisidir. Göreceğiz. Bu da Türkiye’nin mecburiyetleri arasındadır. Mecburiyetler yasası bütün yasaların üzerindedir. Bu böyle biline.