Fidel Castro ve PKK

Fidel Castro’yu geçen hafta kaybettik(26 Kasım 2016). Dünyanın bütün anti-emperyalist güçlerini büyük üzüntüye sevk eden bu olay, batıcı Kürt milliyetçileri tarafından neredeyse sevinçle karşılandı.
Fidel Castro, ömrünü emperyalizme, özel olarak ta Amerikan emperyalizmine karşı mücadele ile geçirmiş, son elli yılın seçkin devrimcilerinden biriydi. Amerikan emperyalizmi, Castro önderliğindeki Küba devrimini bastırmak, devrimci yönetimi devirmek için Domuzlar Körfezi’ne asker çıkarmıştı. 50 yılı aşkın bir süre azgın bir ekonomik ambargo uygulayan ABD emperyalizmi, Castro’yu yıkamadı.
Fidel Castro, ABD emperyalizminin küreselleşme adı altında uyguladığı ulus devletleri etnik ve dini temelde bölme girişimlerine karşı çıktı. Latin Amerika’da devrimci ve ilerici milli iktidarların kurulmasına yardım etti.
ABD emperyalizminin Büyük Ortadoğu Projesine karşı kararlı bir tutum aldı. Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bölünmesine karşı çıktı. Saddam Hüseyin ve Beşar Esat ile dayanışmada bulundu.
Fidel Castro, tutarlı bir anti-emperyalist olarak Mustafa Kemal’e hayrandı. Kendisinden devrim yapmak için yol göstermesini dileyen Türkiye’li genç devrimcilere, kendilerine de Mustafa Kemal Atatürk’ün yol gösterdiğini, Mustafa Kemal Atatürk dururken başka yol ve önder aramaya gerek yok diyen bir liderdi.
Buraya kadar yazdıklarımı, Türkiye’de kendisine devrimci ve anti-emperyalist diyen herkes imzasını atar.
Şimdi de bölücü terör örgütünü destekleyen haber sitelerinden Zer News tarafından Castro’nun ölümü üzerine servis edilen habere bakalım:
“Fidel Castro Saddam’ın destekçisi, Atatürk’ün hayranıydı! Kobani Direnişi’ne hakaret etmişlerdi! … Şu da bilinmelidir ki, Fidel Castro liderliğini yaptığı Küba’nın Kürtlere karşı tutumu hiç iç açıcı değil. Ülke olarak Kobani direnişini ‘Kürt-Emperyalist’ işbirliği olarak tanımlayarak hakaret eden Fidel Castro yönetimi ‘Kürtleri Ortadoğu’nun petrol bekçileri’ olarak tanımlamıştı.”
“Fidel Castro 17 Haziran 1997’de Saddam Hüseyin’i tedavi etmek üzere özel sağlık ekibi ve doktorlarını göndermişti. Latin Amerikalı popüler solcu liderler adeta faşist Saddam Hüseyin ile kan kardeşi oldular, Fidel Castro ve Hugo Chavez bunların en çarpıcı örnekleriydi.”
“Geçtiğimiz sene Küba Genelkurmay Başkanı Şam’ı ziyaret etmiş, Kürtleri katleden, kültür ve dilini soykırıma uğratan Beşar Esad’ın arkasında olduğunu söylemişti”.
Aslında yapılan bu analizler, tersinden çok doğru analizler olarak değerlendirmek gerekir. Castro ve Chavez gerçekten de PKK’nın yürüttüğü mücadeleyi düzgün bir şekilde analiz etmiş ve onların, emperyalizmin petrol bekçileri olduklarını doğru olarak tespit etmişlerdi. Obama’nın “kara gücümüz” olarak nitelediklerine, “Biji Obama” diye slogan atanlara farklı davranmaları beklenemez.
Burada her şey yerli yerinde de, kendine sosyalist diyen, uzun yıllar Küba devrimini kendilerine örnek alan, Castro’yu büyük devrimci olarak kabul edenlerde bir tuhaflık var. Bir yanda, devrimci, anti-emperyalist Castro, diğer yanda emperyalizmin kara gücü PKK. Türk Solu bu konu üzerinde bir kere daha düşünmeli tavrını “Biji Obama”cılardan yana mı, yoksa Castro ve anti-emperyalizmden yana mı belirleyecek. Bakıp göreceğiz.