21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Filistin çadırına giren nankör deve

Mehmet Yuva

Mehmet Yuva

Gazete Yazarı

A+ A-

Daha önceki yazılarımızda, 1869’da Fransa’nın inşa ettiği stratejik Süveyş Kanalındaki Mısır’a ait olan hisse senetlerinin 1874’te Mısır Meliki (mülkün, malın sahibi), İsmail Paşa tarafından İngiltere’ye (Rothshild Hanedanlığına) satıldığını anlatmıştık. Burada bir parantez açalım: İçimizdeki Musevi düşmanı, Hz. Musa’nın emirlerine isyan eden Siyonist İsrail Muhibbilerin ve devşirme taraftarlarının “Araplar Osmanlıyı arkadan hançerledi, Filistinliler topraklarını Yahudilere sattı” yalanlarını neden tedavüle soktuklarını biliyoruz. Ancak bunların amaçlarına hizmet eden yalanları propaganda eden ‘Türkçü, Milliyetçi, Ülkücü, Atatürkçü’ apoletler takmış güruhun kindar aklı belki idrak eder diye hatırlatıyoruz: Osmanlı İmparatorluğuna bağlı, iç işlerinde özerk Valilik statüsünde olan ‘Mısır Türk Hanedanlığı’ İngilizlere, Fransızlara, Siyonist Örgütlere Süveyş Kanalını sattı diye “Türk Milleti Arapları arkadan hançerledi” aptallığını sergilemek uygun düşer mi? Neyse! Bilmeyenin bilene karşı bir savı olmaz. Ancak fitnesi ve iftirası olur.

ROTHSCHİLDLERİN MEMURU BAŞBAKAN

Süveyş Kanalı hisselerinin 1875’te satın alınması için Rothschild hanedanlığı İngiltere Başbakanı Siyonist Benjamin D’İsrail’ye talimat vermiştir. Evet, yanlış okumadınız. İngiltere Başbakanı hükümet ve parlamentodan habersiz Rothschild hanedanlığının bir memuru olarak süreci Lord Rothshild ile yürütmüştür. Olay ifşa olduğunda haber Parlamento ve kamuoyunda deprem etkisi yaratmıştı. İngiltere Dışişleri Bakanı James Balfour’un 2 Kasım 1917’de kaleme aldığı ve İngiltere Kraliyet hanedanlığının ülke üzerindeki mutlak hâkimiyetini tasdik eden ibareyi kullanarak ‘Majesteleri Hükümeti’ adına tanzim ettiği, “Filistin’de Yahudilere bir milli vatan” inşa etme kararını dikkatle ele almalıyız. Bu resmi mektup İngiltere hükümetine veya parlamentosuna hitap etmiyor. Dönemin en muktedir ülkesi İngiltere Krallığının Dışişleri Bakanı, o tarihte hiçbir resmi unvanı olmayan Uluslararası Siyonist Örgütün Onursal Başkanı 2. Baron Lionel Walter Rothshild’i (1868-1937) muhatap alıyor. İngiltere Kraliyet Hanedanlığı ile 18. yüzyıldan itibaren güçlü finans ağları ören Rothschild hanedanlığı bu gücünü İngiltere gölge hükümetinin muktedir bir üyesi olmasından almaktadır. Ancak bu deklarasyonda dikkat çeken bir ibare var: “Çok net olarak anlaşılmalıdır ki, bu hedef (Filistin’de Yahudilere bir yurt inşa etme) Filistin’de Yahudi olmayan toplulukların sivil ve dini hakları ve başka ülkelerde yaşayan Yahudilerin hakları ve siyasi statülerini tehlikeye atmayacaktır.”

Bu deklarasyon Avrupa veya dünyanın diğer ülkelerindeki Yahudilere Filistin’de bir vatan vaat etmiyor. 1917 Balfour Deklarasyonu, eski Osmanlı topraklarında yaşayan etnik ve din toplulukların her birine İngiltere, Fransa, İtalya ve Rus Çarlığı kontrolünde (işgalinde veya mandası altında) bir özerk idare amaç edinen 1916 Sykes-Picot Antlaşmasına uygun olarak Arap coğrafyasında varlık sürdüren Sünni, Alevi, Hristiyan (Maruni), Arap, Türk, Kürt, Ermeni ve daha nice topluluklara özerk idareler vaat ettiği gibi Filistin’de yaşayan Arap Yahudilerine de bir Yahudi özerk idaresi vaat etmiştir. Bunun en net göstergesi İngiltere’nin Siyonist örgütler tarafından Avrupa’dan Birinci Cihan Harbi ve İkinci Dünya Savaşı’ndan önce Filistin’e taşınmak istenen Yahudi göçüne kota koymasıdır.

SİYONİSTLER BÖLGEDE İNGİLİZLERİ ÖLDÜRDÜ

Müslüman ve Hristiyan Arapların, Avrupalı Yahudi göçlerine karşı başlattığı isyan, İngiltere’nin Arap dostluğunu ve çıkarlarına zarar verilmeyecek sözünü vermiş olması, İkinci Cihan Harbi’nden sonra daha kalabalık Yahudi nüfusunu Avrupa’dan Filistin’e götüren gemilerin İngiliz savaş gemileri tarafından engellenmesi, Filistin Hayfa açıklarına varan gemilerdeki Yahudilerin karaya çıkartılmamasının önemli sebepleridir. İngiltere’nin bu kararına karşı Hagana, Irgun, Stern gibi silahlı Siyonist terör örgütleri İngiliz subaylarını, askerlerini öldürmeye başlar. Filistin’de David (Davut) Otelini bombalar ve onlarca İngiliz vatandaşını katleder.

SİYONİSTLERİN DESTEKÇİSİ ABD BAŞKANI OLDU

ABD Başkanı Roosevelt’in Suudi Kralı Abdülaziz Bin Suud ile 1945’te Kızıldeniz’deki buluşması esnasında kendisinden daha çok sayıda Avrupalı Yahudi’nin Filistin’e kabul edilmesi talebine verdiği cevap anlamlıdır: “Onlara zulmeden Almanlardır. Onlara zulüm eden devlete karşı zafer kazandınız. Bugün Almanya’yı siz idare ediyorsunuz. Zulüm gören Alman Yahudilerine Almanya’da özerk bir idare kurmanız daha hayırlı olur. Arapların bu zulümde dahli yoktur. Ancak bu talebinizle Almanlar yerine Arapları cezalandırmış olursunuz.” demiştir. Buna mukabil Roosevelt, ABD’nin Arapları rahatsız edecek veya çıkarlarına zarar verecek hiçbir adım atmayacağını ve bu tür konuları onlarla istişare etmeden herhangi bir karar vermeyeceğini taahhüt eder. Bu tavır Siyonist örgütleri çok kızdırır. Bu ziyaret dönüşünden kısa bir süre sonra Nisan 1945’te Roosevelt ölür veya öldürülür. Siyonistlerin adamı Truman Başkan olur.

Siyonist örgütlerin baskıları, Avrupa’da Yahudilerin yaşadıkları mezalimin duygusal boyutları ve en önemlisi dünya sahnesine en muktedir kuvvet olarak çıkan Truman başkanlığındaki ABD’nin baskıları sonucu İngiltere pes eder. Konuyu BM’ye devrederek Filistin sahasından çekilir. Siyonist İsrail’in kuruluşu ve sonrası tarihi kum fırtınasından korunmak isteyen devenin çadır sahibinin misafirperverliğini suiistimal ederek önce başını ardından tüm vücudunu çadıra sokması ve ardından çadırın asli sahibini dışarı atması ile başlar. Filistin hikayesi, Yahudilerinin özerk idaresi projesinden tüm dünyadan mümkün sayıda Yahudi’nin kendisine ait olmayan topraklara taşınması ve bunların umutları için başka umutların katledilmesinin acı hikayesidir.

MAZLUM YAHUDİLER DE ALET OLDU

Stratejik Süveyş Kanalı’nın kontrol edilmesi, Mısır ile Şam-Anadolu arasındaki karasal bağın kesilmesi, Avrupa Siyonist tekelci kapitalist sermayesine polis devleti inşası ve mezhep, din ve etnik savaşların böl-yönet projelerinde etkin kullanılması için Filistin işgal edilmişti. “Mazlum dünya Yahudilerine bir özgür vatan” propagandası üzerinden milyonlarca Yahudi, habis Siyonist emellere memur oldular. Siyonist örgütlerin terörüne ya destek oldular ya da sessiz kaldılar. Batı’nın faşist, ırkçı ve yağmacı rejimleri tarafından katledilen bir millet, yüzlerce yıldır komşu ve dostluk ilişki içinde yaşamış Arapları-Filistinlileri cellatları vahşi Batı kapitalistleri ve Siyonistleri ile işbirliği yaparak katletti, yağmaladı ve sürgün etti.

İşin özünde Siyonist örgütlerin ve efendileri Finans ahtapotların ABD, İngiltere ve Avrupa üzerindeki etkisi ne derece büyükse o ölçüde kendisine karşı bir nefret, intikam duygusu ve isyan dalgası doğuracaktır. Nasıl ki, oligarşinin tunç ve demir kanunları varsa toplumların da doğanın da evrenin de bir tunç ve demir yasası vardır. Bu kırılma Batı âleminde bugün Filistin direnişi sayesinde yaşanıyor. Bu kavga daha derin yaşanacak. Tek umudumuz Avrupa halklarının Siyonist örgütler, tekelci kapitalist holdingler ve medyası tarafından manipüle edilmemesidir. Edilirse sonu Avrupa halklarını zalimin yanında mazlum milletlere karşı Emperyalizm ve Siyonizm’in edevatı yapar. Avrupa’yı yeni bir Hitler, Franco ve Mussolini faşizmi sistemine kurban eder.

Filistin İsrail Siyonizm ABD