29 Aralık 2024 Pazar
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Filistin’de engelli olmak

Bülent İnce

Bülent İnce

Eski Yazar

A+ A-

24 Nisan’da Maltepe Kaymakamlığı’nın 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı kapsamında tertiplemiş olduğu “Filistin’de ve Türkiye’de Engelli Çocuk Olmak” konulu uluslararası panelde ben de panelist olarak yer aldım. Filistin ve Gazze’den gelen iki derneğin de katılım sağladığı etkinlik hem engelliler hem de yapılan etkinlik adına verimli bir atmosfer içerisinde geçerken oldukça duygusal anlar da yaşandı. Her çocuğun zihni hayata başladığında bakir bir alandır ve zaman içinde bu alanı zihin aynasına yansıyan şeylerin etkileri ile doldurur. Engelli çocuğun zihin aynasına yansıyıp onun önündeki bütün hayatına şekil verecek en etkili durum ise akranlarına kıyasla hayata eşitsiz fiziksel şartlarla başlamış olmasıdır. Dünyanın neresinde olursa olsun engelli çocuk olmak çok zordur. Ama Filistin’de engelli çocuk olmanın zorluğu bizim bile tasavvurumuzun ötesinde bir durummuş ki bunu paneldeki Filistinli çocukları tanıyınca anladık. Bu zorluk bu çocukların hayatlarının değişmez bir gerçeğinden kaynaklanıyor. Bu değişmez gerçeğin adı savaş...
Programda kısa bir video gösterimi vardı. Dışarıda oyun oynayan çocuklar ve aniden patlayan korkunç bir bombanın etkisiyle yıkılan devasa binalar... Kolu bacağı kopan çocuklar... Annesi babası ölen, sahipsiz çocuklar... Dünyanın her yerinde buna benzer şiddet görüntülerine çok sık rastlar olduk. Alışmış bir vaziyette seyrediyor ve sıradanlaştırıyoruz. Savaşın tahribatı bizi vurmuyorsa, cık cık yapıp bir küfür sallamanın ötesinde kılımız kıpırdamıyor maalesef. Yaşadığımız yerkürenin doğal bir hali gibi kanıksar olduk vahşet görüntülerini. Filistinli konuşmacıların söylediklerine göre, bir yılı bulmayan bir zaman zarfında İsrail devletinin sebep olduğu şiddet yüz seksen dört çocuğu engelli bırakmış. Bu vahşeti ruhunun ve bedeninin her zerresinde bilfiil yaşayan ve bir ömür boyu yaşayacak olan çocuğun sorgu dolu bakışlarına nasıl cevap vereceğiz? Nedeni olduğumuz trajedi çocukların yaşamı boyunca üstünde taşıyacağı bir “lekedir” artık. Akranlarının karşısında fiziksel farklılığının yüklediği eksiklik duygusu, büyüdükçe derin bir utanma duygusuna dönüşecektir. İçinde bulunduğu fiziksel durumun önüne geçilemez “zorunluluklarının”, büyüklerinin hırs, tutku ve zalimliklerinin bir ürünü olduğunu bilemeyecektir şüphesiz. Anladığında da büyümüş, büyüklerinden devraldığı bu nefretin gelecek nesillere taşıyıcısı olacaktır.
EŞİNİ VE ÜÇ ÇOCUĞUNU SAVAŞTA KAYBEDEN ANNE
Panelde konuşan Filistin Engelliler Derneği’ne üye bir kadının eşinin ve beş çocuğundan üçünün İsrail saldırıları nedeniyle öldüğünü söylemesi çok kahrediciydi. Beraberinde getirdiği on iki yaşındaki kızı konuştu... Şunu anladım: Filistin’de Filistinliler için hayat yok artık. Dolmayan bir salonun, uluslararası bir çalışma olmasına rağmen Birleşmiş Milletler’den bir temsilcinin bulunmamasının, etkinliğin yapıldığı üniversitenin üst düzey temsilci gönderme ihtiyacı hissetmemesinin Filistin’de halkın kendi kaderi ile baş başa kaldığını gösteren en büyük göstergelerinden biri diye düşündüm.
Savaş insanoğlunun korkunç bir alışkanlığı maalesef. Onun insana ve doğaya verdiği tahribatın yerini hiçbir afet tutamaz. Şu yazıyı yazdığım saatlerde dahi dünya üzerindeki onlarca savaşta binlerce insan ya hayatını kaybediyor ya da engelli kalıyor. Bilim insanları savaş teknolojisine verdikleri emeği insan hayatına harcamış olsa bugün belki de engelli diye bir sorunu konuşmuyor olacaktık. O panelde, benim Türkiye’deki engelli çocukların yaşadığı sorunlar ve bu sorunlardan çıkış yolları üzerine söylediklerim, Filistinli annenin ve diğer misafirlerin söyledikleri karşısında suya yazılan yazı misali yok oldu sanki. Doğrusunu isterseniz, onların bulunduğu bir ortamda, ülkemizdeki engellilerin durumunu gelişmiş ülkelerin durumu ile kıyaslayıp ahkam kesmek de utandırdı beni.

İLETİN YAYIMLAYALIM

Tüm engellilerin, engelli yakınlarının, engellilerin sorunlarına çözüm arayan kişi ve kurumların katkısını bekliyoruz.

[email protected]

Yazarın Önceki Yazıları Tüm Yazıları