23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Film arşivinde son durum

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

2019’un başlarında Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’ndeki rektör atanmasıyla gündeme gelen Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’ne ilişkin tartışmalar, aradan bir yılı aşkın bir zaman geçmesine rağmen hala sürüyor. Yeni rektörün, kendine bağlı olan merkezde yönetici değişikliğine gitmesi, ardından açılan davalar, senato kararıyla yapılan değişiklikler, iptal davları, protestolar, TV haberlerine verilen arşivle ilgili pek de hoş olmayan görüntüler vs…

Bu konuyu ilk kez Aydınlık’ta ele aldığımız yazıda “yoksa birileri Türk sinema arşivlerini yeniden dizayn mı etmek istiyor?“ diyerek bir soruyla bitirmiştik. Gerçekten de aynı zaman dilimine denk düşen, Sinema Müzesinin açılma işlemlerinin hızlanması ama buna karşılık müzenin içine konacak eserlerin istenilen düzeyde olmayıp sıkıntı yaratması, buna koşut olarak, Sinema-TV Merkezi’nin tarihinde ilk kez yönetim değişikliğine gidilmesi, aynı anda bir vakfa ve onun bünyesindeki TSA’ya (Türk Sineması Araştırmaları) kayyum atanması, Beyoğlu’ndaki ilk sinema müzesi TÜRVAK’ın (Türker İnanoğlu Vakfı Sinema-Tiyatro Müzesi ve Sanat Kitaplığı) durup dururken, alelacele taşınma kararı alıp Kavacık’taki eski yerine dönmesi, ne gariptir ki, aynı zaman diliminde arda arda değil de, aynı anda yaşanarak “tuhaf” bir durumu ortaya koymuştu. Sanki sihirli bir el tüm bu arşivleri aynı anda dizayn etmek, değişen koşullara ve de kurumlara göre yeniden düzenlemek ister gibiydi… Ve ne yazık ki zaman içinde de öyle oldu…

Sonuçta; Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversite ile Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi arasındaki bu durumu, saygın bir üniversitemizin kendi iç sorunudur diyerek geçebilir, hatta kimi kurumlar arasındaki alıp-vermeleri de onların bileceği bir iştir diyerek önemsemeye bilirsiniz… Bunlara hiç kimsenin bir sözü olmaz…

Ama söz konusu, Türk sinemasının, bir daha yerine konulması zor değil, tümüyle olanaksız olan bir arşivi olunca, buna da, sinema alanındaki birçok mesleki kuruluşla, birçok sinema sanatçısı gibi, görmemezlikten gelip, arkanızı dönerek, bu da beni ilgilendirmez deyip sessiz ve edilgin bir durumda kalamazsınız… Çünkü; kimi zaman değil, çoğu zaman sessizlik de, tüm olan bitenleri onaylamak, bana dokunmayanın bin yıl yaşaması değil midir?

Tarihe not düşmek dediğimiz şey de, tam burada başlar…

Şimdi tüm geçmişte kalan tartışmaları unutmayıp, bir yana bırakarak, bu konunun eski ve de yeni muhataplarına şu soruları sormak zorundayız… Yanlış anlaşılmasın; hesap sormak, haklı ya da haksızı ayırmak için değil, (bu haddimiz de yetkimiz de değildir) yalnızca bizim olan bu çok değerli arşivin son durumundan haberdar olmak için…

1- Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’nde ne iyi gitmiyordu ki, iyi gitsin diye yönetim değişti. Yeni yönetim, içe kapalı olarak eleştirdiği bu arşivi dışa açmak için bir yılı aşkın bir zaman diliminde (birkaç afiş yenilemesi dışında) neler yaptı?

2- Niçin sinemayla uzak yakın ilgisi olmayan bir kişi böylesine önemli bir arşivin başına getirildi?

3- Filmlerin dışında kalan ama çok önemli olan afiş, fotoğraf, senaryo ve diğer belgeler eski ekipten hangi yöntemle (envantere bakılarak mı, çamaşır ipiyle bağlanmış içine bakılmayan kolileri tek tek sayarak mı) devralındı?

4- Eğer envanteri olmadan alındıysa, nasıl, hangi yöntemle kimden, hangi belgeye dayanarak alındı. Ve de buradaki kimi eşyalar ve belgeler, envantersiz alındığı halde dışardaki kimi kurumlara servis edildi mi? Edildiyse nasıl edildi? Hibe mi, yoksa ödünç mü verildi? Kim, hangi yetkiyle bu işlemi gerçekleştirdi? Vs…

5- Yeni yönetim filmlerin dışında kalan eserlerin yeni envanterini yaptı mı? Yaptıysa eksik olanları nasıl fark etti? Yoksa yalnızca olanı mı saydı? Eski yönetimin vardı, yeni yönetimin ise yoktu dediği eserlerin durumundan kim sorumlu olacak?

6- Deprem nedeniyle taşındıktan sonra aynı yere dönüş yapılıp merkezin adı yine eskisi gibi Prof Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi adını taşıyacak mı? Ayrıca merkezin içinde yer alan Türkiye’deki en kapsamlı sinema kitaplığı, depoları mı kaldırılacak, üniversitenin içinde bir başka yere mi taşınacak, yoksa bir başka kuruma mı verilecek?

Bu soruların yanıtlarının bize değil de yetkililer tarafından kamuoyuna verilmesinde sayısız yararlar olduğunu düşünüyoruz.

Tek amacımız birilerini suçlamak asla değil, aksine arşivin bundan sonraki serüvenini takip edip unutmamak ve de unutturmamak içindir…

Çünkü sinemacılar dışında herkesin ilgisini çeken bu arşiv bizim için çok, ama çok önemlidir…