21 Kasım 2024 Perşembe
İstanbul 14°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Film festivallerinden tasarruf olmaz...

Burçak Evren

Burçak Evren

Gazete Yazarı

A+ A-

Ortak pazarın gündeme geldiği yıllarda Fransız Kültür Bakanı her bir şeye, hatta ilaç sanayi ile ülkenin savunmasına ilişkin konularda bile ortaklığa evet derken, yalnızca tek bir şeye itiraz ederek onun ortaklığının asla mümkün olmayacağını açıklamıştı. Ortaklığa verilmeyen tek şey ise elbette ki kültür/sanattı. Bakana bunun nedeni sorulduğunda, ortaklığa verilen her bir alanın birkaç yıl içinde eskisinden daha güçlü telafisinin mümkün olabileceğini belirtmiş, ancak kültür-sanatın zarar gördüğünde bir kuşağın yok olabilme ihtimalinden söz etmişti.

Öte yandan savaş sırasında bile birçok ülkenin her bir şeyi durdurduğu halde festivallerine ara vermeyip sürdürdüğü bilinmektedir. Çünkü kültür/sanatta tasarruf olmayacağı gibi devamlılık da bir ilkedir.

Festivaller yerel yönetimlere para kazandırmaz, dahası biraz para harcatır. Ancak para ile satın alınmayan, alınması da mümkün olmayan bir saygınlığı, halkla bütünleşmeyi, getirir. Yapıldığı kentin marka değerini yükseltip her bir düşüncedeki insanları ortak bir paydada buluşturup, farklı dünyaların ve zenginliklerin edinilmesini sağlar… Bir kazanç, bir coşku dahası ayrıcalıktır bir kent için festivaller…

Ancak bizim coğrafyamızda bu böyle olmuyor… Ulusal film festivallerimizin ana sponsorluğunu üstelen kimi belediye başkanları sanki bu festivalleri babalarının parasıyla yapıyormuşçasına onları sahiplenerek genleriyle oynamaktan bile çekinmiyorlar. Geçmişte bunun örneklerini öylesine yoğun yaşadık ki… Türkiye’nin uzun ömürlü film festivallerinden birinde tüm sinema çevrelerinin karşı çıkıp, uzun bir süre boykot yapmalarına rağmen ulusal sinemayı neredeyse yok etmeye yönelik kararlar almış, sonunda da bu kararların altında ezilip gitmişti.

Bu ülkede festival yapmak öyle, sanıldığı gibi pek kolay değildir… Ancak bundan daha zoru da vardır. O da; yapılan bir festivali yapıldığı kent/yöre ile özdeşleştirip halkın katılımını sağlamak ve de zamana dayanıklı kılarak geleneksel hale getirebilmektir. Onun içindir ki bizim ulusal festivallerimizin ömrü pek fazla olmaz. Saman ateşi örneği bir parlayıp bir sönerler… Film festivallerinin tek düşmanı ise bürokratik engellerle, kraldan çok kralcı olan sanat ve kültürden nasiplenmemiş kimi yerel yönetimlerdir. Bürokratik engellemelerinin nedenleri “düzeni sağlamak”la “ahlaka mugayir”likten yerel yönetimlerinki ise çoğunlukla “ekonomik” ve de “gereksizlik”ten kaynaklanır.

Öte yandan kimi kentler film festivallerini sever, kimileri ise hiç sevmez… Örneğin Antalya, hangi siyasal iktidar başta olursa olsun, ara sıra tökezlenir ama asla festivalinden vazgeçmez. Adana’nınki ise Yeşilçam melodramları gibidir, bir sever bir darılır, ancak o da asla terk etmez. Biraz şaşıracaksınız ama bu coğrafyanın en büyük illerinden İzmir ise sosyal demokratların kalesi olmasına karşılık film festivallerini sevemez. Hem de hiç sevmez. Yıllar boyu birkaç dostumuzun, birkaç ömürlük festivalleri bile ne yazık sinemayla İzmirlileri barıştırmak için yeterli olmadı. Sonuçta bu kentte festivaller mi festival gibi olmadı, yoksa İzmirliler mi festivalleri bir türlü sevemedi, doğrusu orası da pek iyi bilinmez.

Ancak yanılmışız… Film festivalleri de festival gibi olunca İzmirliler de film festivallerini severlermiş. Üç yıl önce, bu gelenek bozuldu. Kültür-sanata önem veren bir belediye başkanı (Tunç Soyer) ile yaşamının büyük bir bölümünü bu işe adamış bir sinema adamımız (Vecdi Sayar ve ekibi) bir araya gelerek bir film festivaline imza attılar. Doğrusunu söylemek gerekirse bunun da diğerleri gibi pek uzun ömürlü olacağını sanmıyorduk. Festival daha ilk yılında ülkemizdeki A tipi film festivallerinin arasına girmeyi başardı. Bu kez maya tutmuş gibi görünüyor, bu festivalin de tıpkı Antalya, Adana, İstanbul’daki film festivalleri gibi uzun ömürlü olacağı sanılıyordu. Derken üç yıllık ömrü olan bu festival de tasarruf nedeniyle ertelendi. Ya da bir diğer söyleyişle dondurulup rafa kaldırıldı.

Çok önceki zamanlarda değil, daha dün, hep bir ağızdan festivallerin engellenip yasaklanmalarına karşı ayağa kalkıp, ağızlarına ve kalemlerine gelen her bir şeyi söyleyip yazanlar. Şimdilerde anlaşılmaz ve de bağışlanmaz bir sessizliğin içinde… Sinemamızın saygı değer (!) meslek kuruluşları ise bu durum karşında nedense üç maymunu oynuyorlar. Hiç birinden ne ses var ne de seda…

Garip bir coğrafyada yaşıyoruz. Dün festivalleri engelledikleri için kültür/sanat düşmanları ilan edilip, eleştirilerin hedefi olanlar şimdilerde beş ayrı kentte festival hazırlıkları yaparken, onları eleştirenler, nedense yapılmış, ilgi görmüş, en önemli film festivallerimizden birini keyfince ve de sorumsuzca erteliyor.

Nerden nereye…

Film Festivali Film Kültür Sanat Antalya Yeşilçam