24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fırat kalkanı ya da Türkiye’nin geleceği

Soner Polat

Soner Polat

Eski Yazar

A+ A-

Fırat Kalkanı sıradan bir harekât değildir. Daha önce yapılan girişimlerden çok farklıdır. Türkiye’nin önümüzdeki dönemdeki yol haritasının ipuçları bu harekâtın içinde gizlidir. Aynı zamanda Türkiye’nin ülke bütünlüğünü sağlama konusundaki kararlılığının da bir göstergesidir.

HAREKÂTIN GELİŞİMİ

Cerablus’u hedef alarak 24 Ağustos 2016’da başlayan harekât hızla gelişmiş, kısa zamanda Sacur nehrine ulaşmıştır. Güney’e doğru ilerleyen harekât yaklaşık 18 km. derinlikten sonra hız kesmiş ve Batı’ya doğru seyretmeye başlamıştır.

Harekâtı dengeli bir şekilde icra edebilmek için 3 Eylül 2016’da Batı’da Elbeyli’den Çobanbey’i (El Rai) hedef alan ikinci bir sınır girişi yapılmıştır. Bu taktik hamle son kerte isabetli ve yerinde olmuştur. Batı’dan ve Doğu’dan kuşatılan IŞİD’in manevra alanı daraltılmış ve iç hat konumuna düşürülmüştür. Böylece Cerablus-Azez sınır hattı büyük ölçüde IŞİD teröristlerinden temizlenmiştir. Kısa süre içinde sınır hattının 15-20 km. derinliklere kadar tamamen temizleneceği anlaşılmaktadır.

İkinci bir taarruz mihverinin açılması stratejik sonuçlar doğuracak gelişmeleri de tetikleyecektir. Çünkü bu istikamette harekât sürdürüldüğü takdirde Al Bab da hedefler içine girecektir. Aradaki tek ciddi engel Dabık bölgesidir. IŞİD’in o bölgeye ideolojik bir önem verdiği ve savunma mevzilerini güçlendirdiği bilinmektedir. IŞİD Özel Temsilcisi Bret McGurk da bu konuya vurgu yapmıştı! YPG, Halep bölgesinden tasarruf ettiği kuvvetler ve Afrin kantonundaki unsurları ile Al Bab’a doğru hareketlenmiştir.

AÇIK KAYNAK İSTİHBARATI!

ABD Özel Kuvvetleri ve YPG unsurlarının Menbiç içinde ve kuzeyinde mevzilendikleri yönünde kuvvetli emareler mevcuttur. Başkan Yardımcısı Jœ Biden ve Merkezi Kuvvetler Komutanı Org. Joseph Votel’ın bu yönde yaptığı açıklamalar şimdiye kadar yalanlanmamıştır. Haseke’deki çatışmalarda, ABD “kendi askeri varlığının da etkilendiğini” ifade etmiştir. Washington, Rusya aracılığı ile Suriye hava unsurlarını kendi uçakları ile engelleyeceğini deklare etmiştir. Bu açıdan bakıldığında ABD askeri varlığının 50-100 kişi değil çok daha fazla sayıda olduğu anlaşılmaktadır. Çeşitli kaynaklara göre 3500 civarında ABD Özel Kuvvetler mensubu Suriye’dedir.

Diğer taraftan bazı kaynaklar, Türkiye-Rusya örtülü anlaşması gereğince “sınırdan itibaren 90 km. uzunluk ve 30 km. derinlik içinde TSK’nın harekâtına müdahale edilmeyeceğini” ileri sürmektedir. Ayrıca Türkiye’nin, “Halep-İdlip bölgesindeki muhalif unsurlara desteğini çekeceği” dile getirilmektedir. Ayrıca Türkiye-Rusya-İran arasında hissedilir bir yakınlaşma vuku bulmaktadır. Türkiye’nin Rusya üzerinden Suriye ile de irtibat kurduğu yönünde yaygın bir kanaat oluşmuştur.

SONUÇ VE DEĞERLENDİRME

Türkiye’nin Avrasya blokuna dâhil ülkelerle Suriye özelinde Batı’ya nazaran daha yakın bir işbirliği içinde olduğuna dair hiçbir kuşku yoktur. Erdoğan-Obama görüşmesinde, Obama “IŞİD’le mücadele” derken, Erdoğan, “Terör koridoruna izin yok!” mesajını güçle şekilde dile getirmiştir.

Şu aşamada, Rusya ve Suriye ile de koordine edilerek stratejik sonuçlar doğuracak önemli bir taktik sıçrama yapılabilir. Harekâtın hızı artırılarak, PYD’den daha önce Al Bab’a ulaşılmalıdır! Burada sadece IŞİD bulunduğundan, olağan koşullarda Koalisyon Kuvvetlerinin destek vermesi gerekir. Ama muhtemelen vermeyecektir! Rusya ile ortak hava harekâtı bile planlanabilir. Al Bab’ta denetim sağlanırsa, harekâtın ağırlık merkezi olan ve kesin sonuç alınacak Menbiç Güney’den ve Batı’dan kuşatılmış olacaktır.

Menbiç Arap ağırlıklı bir şehirdir. Bu durumda diplomatik yöntemler kullanılarak PYD’nin ve diğer örtülü askeri unsurların şehirden çekilmesi talep edilir. Bu kapsamda Avrasya güçlerinin de desteği aranır! Sonuç alınıncaya kadar meşru müdafa dışında çatışmaya girmeden şehir kuşatılır.

Al Bab ya da Menbiç’ten herhangi birisinde denetim sağlanmadan harekât, taktik/operatif bir aşamadan stratejik bir boyuta taşınamaz! Diğer bir ifade ile Cumhurbaşkanı’nın vurguladığı “terör koridoru” engellenemez! Menbiç ya da Al Bab’tan biri alınırsa, PYD ya da başka bir unsur diğerinde tutunamaz!

Bütün dünyaya Türkiye’nin büyük bir devlet olduğunu gösterme zamanı gelmiştir...