24 Kasım 2024 Pazar
İstanbul
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

First Republic’in iflası: Bankalar kamu mülkiyetinde olmalı

Michael Roberts

Michael Roberts

Gazete Yazarı

A+ A-

First Republic’in iflası: Bankalar kamu mülkiyetinde olmalı - Resim : 1

First Republic Bankası’nın çöküşü, ABD’deki inişli çıkışlı bankacılık krizinin son perdesidir. Bu, ABD finans tarihindeki en büyük ikinci banka çöküşü olmuştur. Bu durum, bankacılık sisteminin kamu mülkiyetinde olması gerektiğini bir kez daha ortaya koymaktadır.

BATIK ZARARININ ÇOĞU HALKIN SIRTINA YÜKLENDİ

First Republic, Silicon Valley Bank (SVB) ve Signature’dan sonra iflas eden üçüncü banka oldu.  Toplamda 47 milyar dolarlık banka varlığı buhar olup uçtu. Kayıplar kısmen bu bankaların hissedarları ve tahvil sahipleri tarafından üstlenildi. Ancak bunun kamu fonlarına da bir maliyeti oldu.  Federal Mevduat Sigorta Kurumu (FDIC), tüm bankaların katkılarıyla finanse edilen bir kamu kuruluşu. Bu iflasların ve devralmaların düzenlenmesi ve finanse edilmesinin maliyetinin SVB için 20 milyar dolar, First Republic için 13 milyar dolar ve Signature için 2,5 milyar dolar olduğu tahmin edilmektedir. Yani toplam zararın yaklaşık dörtte üçü FDIC tarafından üstleniliyor. FDIC bankalardan yeni vergiler talep edecek, böylece yük sonunda paylaşılacak. Ancak hane halkı ve iş dünyası için banka kredilerinin azalması ve daha yüksek faiz maliyetleri pahasına.

FİNANS DEVİNE UCUZ VE KOLAY KREDİ

Kaybetmeyecek tek banka JP Morgan (JPM). First Republic’in devralınması JPM için harika bir anlaşma gibi görünüyor. JPM, FDIC’ye 10,6 milyar dolar ödeyecek ve karşılığında 185 milyar dolarlık faizli kredi ve menkul kıymet alacak. Buna karşılık JPM, First Republic’in mevduatlarını ve First Republic’in ABD Merkez Bankası’ndan (Fed) ödenmemiş borçlarını üstleniyor. Ancak FDIC, JPM’ye beş yıl boyunca 50 milyar dolarlık bir kredi limiti sağlıyor, böylece mevduatlardaki herhangi bir düşüş veya First Republic kredilerindeki temerrütler karşılanıyor. Başka bir deyişle JPM, daha kolay koşullarda özel bir FDIC kredisine sahip olduğu için Fed’den pahalı borç almak zorunda kalmayacak. Küçük bankalar ABD’nin en büyük bankasının neden özel ve ucuz bir kredi olanağı elde ettiğini merak edebilir.

ELİNE CEBİNE ATMADAN BATIK BANKALARI YUTTU

JPM şimdi First Republic varlıklarına 10,6 milyar dolar karşılığında sahip olacak. JPM’nin Başkanı Jamie Dimon, First Republic’in borçlarının riskini üstlendiği için hak ettiği bu varlıklardan yılda yaklaşık 500 milyon dolar kazanacağını söylüyor. Ancak bu açıkça düşük bir tahmin. İşletmelere verilen mevcut kredi oranlarında ve özellikle FDIC’nin JPM’nin borçlanması için ayarladığı düşük oranda yılda 1 milyar dolar kar olması daha muhtemel. First Republic’in son çeyrekte kazandığı miktar da bu. Bu da JPM’nin yıllık karına yüzde 2 ekleyecektir. Dahası, FDIC kredi temerrütlerinden kaynaklanan zararların yüzde 80’ini üstlenmeyi kabul etti! JPM’nin hisse senedi fiyatı bu haber üzerine bir günde 11 milyar dolar arttı. Böylece JPM’nin FDIC’ye yapacağı ödeme bile hemen karşılanmış oldu.

HARCANAN PARALARLA KAMU BANKASI KURULURDU

Bu bankacılık çöküşleri, bankacılığın kamu mülkiyetinde olması için bir başka güçlü argüman daha sunmaktadır. Eğer bu üç banka kamulaştırılmış olsaydı, FDIC tarafından bu bankaların varlıklarını daha büyük bankalara devretmek için harcanan 35 milyar dolar, JPM gibileri için değil, zaman içinde devlete (FDIC) kar sağlayacak yeterli geliri sağlayacak kamu bankaları olarak yeniden yapılandırılmaları için kullanılabilirdi.

Bu krizden çıkarılacak bir diğer ders de kamu mülkiyetine alternatif olarak düzenlemenin başarısızlığıdır. SVB fiyaskosuyla ilgili olarak Fed tarafından hazırlatılan özel bir raporda, suç Trump yönetimi altında küçük bankalara yönelik düzenlemelerin azaltılmasına atılmıştır. Bu sonuç, Demokrat hükümetin hoşuna gidiyor. Ancak rapor Trump değişikliklerinin bu bankalardan herhangi birinin çöküşünü önlemede herhangi bir fark yarattığına dair hiçbir kanıt sunmuyor. İster büyük ister küçük bankalara uygulansın, düzenlemenin tarihi tam bir başarısızlık olduğunu göstermiştir.

‘BATMAYACAK KADAR BÜYÜK’ EFSANESİNİN SONU

Böylece üç bankacılık iflası yaşadık ve JP Morgan’ı bankacılık sektöründe daha da baskın bir konuma getirdik. Öyle ki şu anda ABD’deki tüm müşteri mevduatlarının yüzde 12’sine sahip. 2008 finansal çöküşünde, ‘batamayacak kadar büyük’ çok sayıda büyük banka olduğu söyleniyordu. On beş yıl sonra büyük bankalar daha da büyüdüler. Ancak geçen ay İsviçre bankası Credit Suisse’in çöküşü ve devralınmasının kanıtladığı gibi hiçbiri batamayacak kadar büyük değiller. Gerçekten de şu anda devasa bir banka olan İsviçreli UBS’nin kamu mülkiyetinde olmak yerine devlet tarafından sübvanse edilen özel mülkiyette kalması gülünçtür.

SPEKÜLATÖR KÂRI DEĞİL HALK İÇİN KAMU KAYNAĞI

ABD Merkez Bankası ve diğer merkez bankaları ‘politika’ faiz oranlarını yükseltmeye, borçlanma maliyetini artırmaya ve kredileri sıkılaştırmaya devam ettiği sürece, ileride daha fazla banka çöküşü tehlikesi artmaya devam edecektir.

Sadece First Republic gibi orta ölçekli bankaların değil, JP Morgan gibi giderek daha güçlü tekeller haline gelen büyük mega bankaların da kamu mülkiyetine geçmesi gerektiği yönündeki görüşler oldukça güçlüdür. Demokratik bir şekilde yönetilen kamu mülkiyeti, bankacılığı küçük bir süper zengin spekülatörler zümresine (mevduatlarımızla spekülasyon yapan) acayip maaşlar, ikramiyeler ve sermaye kazançları ödeyen savurgan, yozlaşmış ve istikrarsız bir para kazanma makinesi olmaktan çıkaracak ve bunun yerine müşterileri, hane halkları ve işletmeler için bir kamu hizmetine dönüştürecek ve elde edilen kar tüm ülkeye aktarılacaktır.