23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 17°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fiyatlama yaklaşımı eğilimleri değiştiriyor!

Uğur Civelek

Uğur Civelek

Eski Yazar

A+ A-
Bu hafta içinde açıklanan Aralık ayı enflasyon rakamları, iyimserliği korumanın ve gerçeklerden kaçmanın giderek zorlaştığına işaret ediyor. 2017 yılı başında hızla yükselişe geçen bu verinin aynı şekilde gerileyeceğini ve tek haneye ineceğini iddia eden, finansal piyasalar ve siyasi irade fena halde çuvalladı. Evdeki hesabın çarşıya uydurulamamış olması, tüm iş kollarını olumsuz yönde etkilemeye ve iş barışını tehdit etmeye başladı.
Geride bıraktığımız senenin başında, yılsonu enflasyonunun yüzde 6 düzeyinde olması hedeflenmişti; piyasalar ise yüzde 8 düzeyinin altına inmesinin zor olacağını öne sürerek hedeften sapmanın çok büyük olmayacağı, fakat tek haneli rakamlara gerileyeceği beklentisine göre pozisyon almayı sürdürmüştü. Fena halde yanıldılar; enflasyon ve faizler kademeli olarak yükselmeye devam etti ve söz konusu kesimlerin olumsuz gelişmeler üzerindeki etkileri azalmaya devam etti. Şimdi ise, minareye kılıf uydurarak itibar kaybını sınırlamaya ve aynı kısır oyunu tekrarlamaya çalışıyorlar!
ZORLAMA İŞE YARAMIYOR
Tüketici fiyatları Aralık ayında yüzde 0.69 oranında yükselmiş; yıllık oran ise yüzde 11.92 düzeyinde gerçekleşmiş. Ulaştırma ile gıda ve alkolsüz içecekler gruplarındaki yıllık fiyat artışları ilk iki sırayı almış. Güney Doğu illerimizdeki oranlar da ortalamanın oldukça üzerine çıkmış.
Enflasyon rakamlarındaki önemli sapma bir dizi olumsuzluğu tetikliyor. Fiyatlama davranışı değişiyor ve mevcut sorunları ağırlaştırıyor; bu olumsuzlukları durdurmak yönündeki zorlamalar işe yaramıyor. Döviz kurları ve faizleri yükselmeye zorlayarak maliyet kökenli baskıları artırıyor. İç talebi, verilmiş kredileri, vergi tahsilatlarını ve bütçe dengesini, borç-alacak zincirini kırılganlaştırıyor. Gelir ve servet dağılımını olumsuzlaştırarak yoksulluk sınırının altındaki yoğunlaşmanın hızlandığını söylüyor. Varlık değerleri ve bilançolar üzerindeki tehditler büyüyor. Tüm sorunlar ağırlaşırken dengesizlikler büyüyor; ekonomi politikalarının etkinliği azaldıkça farklı kesimler arasındaki çıkar çatışmaları derinleşiyor. Güven bunalımının etki alanı genişliyor.
2003 ve 2011 yılları arasındaki fiyatlama davranışının kalıcı olması yönündeki çabalar, olumsuzlaşmasını sürdüren küresel koşullar ve bağımlılıklar nedeniyle geri döndürülemiyor. Zira o dönemde döviz kurundaki artışların geçici olacağı varsayılıyordu ve net yabancı sermaye girişlerinin yüksekliği nedeniyle de gerçekleşmeler bu yönde oluyordu. Sınai ürünler cephesinde rekabet koşullarının olumsuzlaşıyor olması, emtia fiyatlarındaki artışın nihai ürün fiyatlarına yansımasını sınırlıyordu. Sürdürülebilir olmayan talep artışına rağmen, talep kökenli enflasyon baskısı yaşanmıyordu. Fakat bu dönem geri dönmemek üzere sonlandı, fiyatlama davranışları da değişmek durumunda kaldı.
SORUNLAR AĞIRLAŞIYOR
İki yıllık bir geçiş döneminin ardından ve 2013 sonrasında her şey farklılaştı. Gelişen ülkelere yönelik sermaye girişleri azaldıkça, söz konusu ülkelerin döviz rezervleri erimeye ve paraları değer kaybetmeye, dış finansman olanakları daralırken maliyetler artmaya başladı. Geleceğe yönelik beklentiler kademeli olarak bozuldu. Artık döviz kurları ve faizlerin dalgalı bir şekilde yükselmeye devam edeceği varsayılıyor ve fiyatlama davranışları bu durumdan etkileniyor. Hareket yeteneği daraldıkça, herkes kendi başının çaresine bakmaya çalışıyor ve olumsuz olasılıkları da dikkate almak zorunda kalıyor.
Siyasi irade ve piyasalar ise 2003 ile 2011 yılları arasındaki fiyatlama davranışlarının geri döneceği varsayımı ile iş dünyasını ve geniş kitleleri oyalamaya çalışıyor; gerçekleri hesaba katmayan bu çabalar pek bir işe yaramıyor ve sorunların ağırlaşmasını hızlandırıyor. Enflasyon konusunda istikrarlı bir şekilde yanılanların itibarı azalıyor. Bu olumsuzluklar, dışarıdaki akıl hocaları ile aralarının bozulmasını ve sistemi oluşturan kurumsal yapının kırılganlaşmasını hızlandırıyor. Aldatma yaklaşımı ve örgütlü sorumsuzluklar üzerine kurulu ilişkiler zinciri dağılmaya koşuyor. Direnmeye çabalayanların gücü, gidişi terse çevirmeye yetmiyor.