23 Kasım 2024 Cumartesi
İstanbul 18°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler

Lütfi Özgünaydın

Lütfi Özgünaydın

Eski Yazar

A+ A-

Emre İkizler ile yirmi yıldır tanışırız. Çok içten çok samimi bir insandır. Fotoğraf için sanırım yirmi yıldır çaba veriyor. Fotoğraf çalışmalarıyla birlikte, fotoğrafın yazı alanında, kuramsal düşüncelerle önemli çalışmalar yaptı önemli yazılar yazdı. Fotoğrafın eğitim alanında, hocalığını sürdürdü, ve profesör oldu. Marmara Üniversitesi’nde çalışmalarına devam ediyor, öğrenciler yetiştiriyor. Fotoğraf üzerine kitaplar yazdı birçok kitap için danışmanlık yaptı. Kültür sanatın önemli bir değeridir Emre İkizler, ona sordum bakın neler dedi.

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler - Resim: 1

Emre İkizler

Emre İkizler, doğduğunuz yer ve çocukluğunuzun geçtiği mekânlar; mahalleniz o günlerin yaşamı hangi okulları bitirdiniz, anlatır mısınız?

1969’da İstanbul’da doğdum ama anne-babamım devlet memuru olmaları nedeniyle çocukluğum yurdumuzun değişik il ve ilçelerinde geçti: Afyon, Gaziantep, Antakya, Ankara, Mersin ve Ünye… Bu farklı iklim ve kültürlerin benim üzerimde etkileri olmuştur mutlaka. Ünye’ye taşındığımızda Samsun Anadolu Lisesi’nde yatılı okumaya başladım. 13 yaşımda babamı bir trafik kazasında kaybedince ailece İstanbul’a taşındık. İstanbul’da önce Nişantaşı Anadolu Lisesi’ne kayıt oldum. Bu okula tam anlamıyla adapte olamadım ama Fransızca öğretmenimiz Ferhan Hoca, hayatımın en önemli dersini vererek beni fotoğraf ile tanıştırdı. Yalnızca 6 ay okuduğum bu okulun hayatımı değiştireceğini o sıralar bilmiyordum tabii. Bu dönemde tüm cep harçlığımı İngilizce fotoğraf dergilerine ve fotoğraf filmlerine yatırdığımı hatırlıyorum… Sonrasında Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun oldum. Bu süreçte hayatımda hep fotoğraf ve resim vardı. Ama ben mühendis olmak istiyordum ve İTÜ İnşaat Fakültesi Çevre Mühendisliği Bölümü’nü bitirdim…

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler - Resim: 2

Öğrenci iken neler okurdunuz? Sizi etkileyen sanat adamları, kitaplar ve yazarlar var mıydı?

Sokrates ve Platon’dan çok etkilenmiştim. Ayrıca Gorki, Çehov ve Camus’yü de çok sevdim. Camus’nün tüm yapıtlarını okudum; onun insani yanını çok sevdim ve tasvirlerini çok fotografik buldum.

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler - Resim: 3

Fotoğrafa ne zaman başladınız? Fotoğrafın yazarlık bölümünde de çabalarınız oldu, önemli fotoğraf yazıları yazdınız, buna gereksinim mi duydunuz?

14 yaşında, satın aldığım yabancı dergileri okuyarak başladığım fotoğrafı, lise hayatım boyunca çokça çekim yaparak geliştirdim. Üniversitede karanlık odada çok zaman geçirdim. Ayrıca kuruluşuna katkıda bulunduğum ve 2 yıl boyunca başkanlığını yaptığım İTÜ Görüntü Sanatları Kulübü bünyesinde pek çok etkinlik yaptık. Bu süreçte yalnızca İstanbul’da değil, Marmara Bölgesi’ndeki sergi ve dia gösterilerini kaçırmamak için çok çaba harcadım. İstanbul Fotoğraf Kulübü ile tanıştım ve kurucusu Faruk Akbaş sayesinde seyahat fotoğrafçılığını keşfettim. Faruk Akbaş, sonrasında Fotoğrafevi’ni kurdu ve orada da birlikte pek çok çalışmamız oldu.

Askerliğimi yaptıktan sonra, mühendislik yapmamaya ve hayatımı fotoğrafa adamaya karar vermiştim. Gültekin Çizgen ile tanıştım ve 4 yıl boyunca yardımcılığını yaptım. Orası bir okul gibiydi; bilgim ve görgüm arttıkça bunları paylaşma ihtiyacı da hissettim. Ülkemizin ilk kadın fotoğraf profesörü olan Güler Ertan ile tanıştım ve onun desteğiyle Marmara Üniversitesi Fotoğraf Bölümü’nde Görüntü İşleme derslerini vermeye başladım. Eş zamanlı olarak da aynı kurumda Fotoğraf Yüksek Lisans programında öğrenci oldum. Bütün bunlar olurken yeni kurulan PhotoDigital dergisinde görüntü işleme ile ilgili yazılar yazmam istendi. Ocak 1999’da başlayan dergi yazarlığım Fotoğraf Dergisi, Photoline, f dergisi ve FotoTeknik gibi yayınlarda 2013 yılına kadar devam etti. Kendim de mühendis olduğum için işin daha çok teknik yanı üzerine yazdım. Bu arada, Faruk Akbaş ile ortak kitabımız olan “Fotoğraf Teknik Okumaları”nı yazdık. Sonrasında “Temel Fotoğraf”, “Fotoğrafın İpuçları” ve “Filmden Dijitale Fotoğraf” kitaplarını yazdım.

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler - Resim: 4

FOTOĞRAF BİRKAÇ SANİYEDE TÜKENMEZ

Siz de artık bir dekan hem de fotoğraf alanında bir dekansınız. Ülkemizde fotoğraf eğitimini anlatır mısınız öğrencilerinizden de söz ederek?

Fotoğrafın farklı alanlarındaki deneyimlerimden sonra 2002 yılında Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Fotoğraf Bölümü’nde Öğretim Görevlisi olarak atandığım zamandan beri de akademik bir kurumda eğitimci olmanın heyecanı ve sorumluluğunu hep üzerimde hissettim. Çok güzel bir kurumda çok iyi çalışma arkadaşlarıyla bir arada olmak benim şansımdı. Sabit Kalfagil, Güler Ertan, Barbaros Gürsel hem hocalarım hem de arkadaşlarım oldular. Sanat eğitiminde olması gerekenin de bu olduğunu düşünüyorum: Hoca-öğrenci ilişkisi yalnızca ders süresi ile sınırlı kalmamalı. Şu anda böyle öğrencilerle pek karşılaşmıyoruz. Elbette meraklı, ilgili ve sorgulayan öğrencilerimiz de var ama sayıca fazla değiller. Son yirmi yıl içinde sanat, ülke için bir ihtiyaç olmaktan çıkmış görünüyor. Ortalama bir insan, “fotoğrafı, cep telefonuyla çekilen, birkaç saniye süresince izlenen ve birkaç kişiyle paylaşıldıktan sonra silinen” bir etkinlik olarak algılıyor. Bu kadar sığ bir algıyla da mücadele etmemiz gerekiyor. Eğitim sürecimizde görüntülemenin önemini, geleceğe bir belge, bir değer taşıma yöntemi olduğunun altını çokça çizmemiz gerekiyor. Fotoğrafın bir anlatım yöntemi olduğunu çeşitli şekillerde anlatmaya çalışıyoruz.

Fotoğrafın profesörleri: Emre İkizler - Resim: 5

KİTAPLARI

Sergileriniz ve kitaplarınızı anlatır mısınız? Yeni bir çalışmanız var mı?

Şimdiye kadar 5 kişisel fotoğraf sergisi açtım. İlk üç tanesi biraz daha dağınık sergilerdi, son iki tanesi daha tematik oldu. Çok yönlülüğü ve çok çeşitliliği savunuyorum ve kendim de öyleyim. Dolayısıyla tek bir konuya odaklanmayı sevmiyorum. Yaşamın gidişatında neyle karşılaşıyorsam onu görüntülüyorum…

Fotoğrafın daha teknik tarafında yer aldığım için çektiğim fotoğrafların da öyle olması gerektiği beklentisi var bazı izleyicilerimde. Ama öyle olmuyor işte… Bazen çok belgesel, bazen deneysel, bazen de kavramsal sergiler açabilirim…

Kitaplar konusunda daha tutarlıyım galiba; teknik konularda yazıyorum hep. Bu konuda uzmanlaştığımı düşünüyorum. Ama dekanlık gibi bir konumda ilgilenmem gereken konuların sayısı çok arttığı için, neredeyse bitmiş olan bir kitabımın son düzeltmelerini yapıp da basılmasını başaramadım bir türlü. Dijital fotoğraf teknolojisi üzerine yazdığım bu kitabı kısa bir süre içinde tamamlamaya çalışıyorum. Bitince ilk size haber vereceğim…