Fransa vahşi yüzünü gizlemek istiyor
Fransa, geçen hafta, polis şiddetinin üstünü örtecek olan, düşünce ve basın özgürlüğünü kısıtlayan iç güvenlik yasasının Meclisten geçmesini protesto eden gösterilerle çalkalanmanın yanında yoğun bir polis şiddetine sahne oldu.
MÜLTECİLERE MEYDAN DAYAĞI
Geçen hafta başında, Paris’in kuzey banliyösü Saint Denis’de kampları dağılan ve her biri bir yere dağılan Afganlı, Eritreli, Sudanlı… mülteciler Paris’in göbeğinde République Meydanı’nda seslerini duyurmak ve o acınası durumlarını kamuoyuna göstermek için çadırlar kurdular. Geceyi bu meydanda geçireceklerdi. Çünkü gidecek başka yerleri yoktu; aç, susuz dışardaydılar.
Meydanda yaşanan polis vahşetini anlatacağım ama önce şu dağıtılan “kampın” ne olduğunu anlatalım: “Kamp” benim sözcüğüm değil, polisin ve resmi ağızların kullandığı bir terim. Peki nedir bu dünyanın yoksul ülkelerinden ekmek için ve özellikle de rüyalarını süsleyen Avrupa’ya gelen mültecilerin “kampları”? Paris, Lyon ve Lille gibi Fransa’nın büyük şehirlerinin yol kenarlarına, köprü altlarına derme çatma tahta ve kartonlardan yapılan barınakların bulunduğu yerlere diyorlar “mülteci kampları” diye.
Hani bu dünyanın en uygar! En demokrat! En özgürlükçü ve tabii insan haklarına saygılı bu Avrupa ülkeleri var ya! Hani 4 milyon Suriyeli mülteciye sahip çıkan doyuran yatıran insanca kamplarda barındıran Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı diktatör ilan eden Fransa Cumhurbaşkanı Macron var ya! Paris’te 3-5 bin mültecisini barındıramıyor, karnını doyuramıyor üstelik polisi ve jandarmasıyla bu insanları kelimenin tam anlamıyla eziyor.
Birkaç kaynaktan televizyonları izledim. Paris’in République Meydanı’nda polis ve jandarmanın mültecilerin çadırlarını nasıl parçaladığını ve yere yıktığı insanları nasıl copladığını ve tekmelediğini gördüm.
Öylesine şok edici görüntüler basına ve sosyal medyaya yansıdı ki İçişleri Bakanı “şok oldum” açıklamasında bulundu.
POLİS DEVLETİNE DOĞRU
Bir aydır Ulusal Meclis’te görüşülen güvenlik yasa tasarısı kabul edildi. İki yılı aşkın bir zamandır ekonomik ve sosyal krizle çalkalanan Fransa, korona ile birlikte daha da ağırlaşan krizin altında kalacak gibi görünüyor. Ufukta, Sarı Yelekliler Halk Hareketini aratacak gelişmelere gebe Fransa.
Sosyal patlamaları olağanüstü tedbirlerle karşılamayı planlayan Fransa kendi halkına karşı polis ve jandarmayı korumayı ve güçlendirmeyi amaçlıyor.
Güvenlik yasasında öne çıkan ve Fransızları ayağa kaldıran 21-22 ve 24. maddelere bir göz atalım:
21. Madde: Güvenlik güçleri, göstericileri olduğu gibi sokakta da yaya olarak üniformasına takılmış bir kamera ile yapacağı çekimi anında canlı olarak merkeze aktarabilecek ve orada yüz tanıma sistemiyle yüklenmiş milyonlarca fotoğrafla karşılaştırarak “suçluları” tespit edebilecekler.
22. Madde: Yine gösteriler, yürüyüşler, sokaklar, caddeler, şehirler, köyler İnsansız Hava Araçlarıyla izlenebilecek.
24. Madde: en çok karşı çıkılan madde; hiç kimse operasyondaki daha doğrusu insanları yere yıkıp öldürünceye kadar vuran güvenlik güçlerini videoya çekip sosyal medyada paylaşamayacak ve televizyonlar bu görüntüleri kullanarak haber yapamayacaklar.
Yasa Ocak 2021’de senatoda kabul edilirse yürürlüğe girecek.
FRANSA’NIN GEORGE FLOYD OLAYI
Görüntüler tüyler ürpertici, insanlık dışı. Youtube’a “Michel Zecler” diye girmeniz yeterli. O korkunç olayı siz de görebilirsiniz. Zecler bir müzik yapımcısı kendi ofisinin önünde maskesi yok, polisleri görünce ofisine dalıyor, polisler de arkasından. 3 polis Siyahi Zecler’e küfür ederek vuruyorlar; tekme, tokat, cop biri iniyor biri kalkıyor.
Olay ofisteki güvenlik kamerasıyla kayıt ediliyor. Ve bu görüntüler ortaya çıkınca kıyamet kopuyor. Polisler görevden alınıyor ve dava açılıyor.
Eğer yukarda belirtiğim yasa çıkmış olsaydı, bu görüntüleri yayınlayan kişi veya kurum sorumlusu 1 yıl hapis ve 45 bin avro hapis cezasına çarptırılmış olacaktı. Fransa bu yasa ile polisinin, jandarmasının vahşi yüzünün görülmesini önlemek istiyor.