Fransa’da yaşanan olayları anlamak- (4): Sistemin çıkmazı, demokrasinin iflası
İçişleri Bakanı Gérald Darmanin çarşamba günü, Nail’in ölümünden bu yana Fransa’da meydana gelen ayaklanmalarla ilgili Senato’nun hukuk komisyonu tarafından dinlendi. “27 Haziran ile bugün arasında çok zor anlar geçirdik” diyen Darmanin, bir haftalık isyanın bilançosunu senatörlere anlattı:
İçişleri Bakanı, “ayaklanmalar sırasında 273’ü polis karakolu olmak üzere 2 bin 508 binanın yandığını veya hasar gördüğünü, ayrıca 105 belediye binası ve 168 okulun yakıldığını veya tahrip edildiğini, toplamda 12 bin 31 aracın ateşe verildiğini ve 17 seçilmiş şahsiyete yönelik saldırının kaydedildiğini” söyledi. Darmanin, “yaş ortalamasının 17-18 olduğu 3 bin 500 gözaltı yapıldığı” bilgisini verdi.
İSYAN EDEN GENÇLER FRANSIZ VATANDAŞIYMIŞ
Ulusal Meclis’te milletvekillerinin sorularını da yanıtlayan Darmanin ile milletvekilleri arasında Göçmen-Fransız polemiği yaşandı. İçişleri Bakanı banliyölerde isyan eden bu gençlerin “göçmen değil sizin benim gibi Fransız olduğunu” söyledi. “İsyancıların yüzde 90’ı Fransızdı, bugünün meselesi yabancıların değil, çocuk suçluların meselesidir” diye de ekledi.
On yıllardır dışladıkları, gettolara hapsettikleri, sırtlarından polis copunu eksik etmedikleri göçmenlerin çocuklarının Fransız olduğu şimdi aklına gelmişti. Olayları yabancılar sorunundan kopararak üstünü örtmeye çalıştı.
Evet Fransa’da doğan ve yaşayan bu gençler Fransa’daki yasalar gereği Fransız vatandaşı olmuşlardı. Ama bu gençler göçmen kökenli Fransızlardı (Les jeunes Français issus de l’immigration). Vatandaşlıkları kâğıt üzerindeydi.
YAŞANANLARIN SORUMLUSU FRANSIZ DEVLETİDİR
1789 Burjuva Demokratik Devrimini gerçekleştiren ve İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisini 1791′de kabul ederek Anayasası’na önsöz olarak ekleyen ülkedir Fransa. Devrimler ülkesi olarak da bilinir. Anayasanın 2. Maddesinde Cumhuriyetin veciz ifadesinin “Özgürlük, Eşitlik, Kardeşlik” olduğunu ve Cumhuriyetin ilkesinin; “Halkın, halk tarafından ve halk için yönetimidir.” Yazılıdır. Ama bunlar tarih olmuştur, tarihte kalmıştır. Bugünün emperyalist Fransa’sı devlet aklını kaybetmiş, yöneticileri halktan kopmuştur.
Bütün dünya bilir ki, Fransız polisi bugün olduğu gibi dün de hakkını aramak, demokratik, ekonomik ve sosyal taleplerini dile getirmek için sokağa çıkan eylem yapan işçiye, memura, emekliye, çiftçiye, esnafa ve öğrenciye de vahşice saldırmıştır.
Öyle çok uzağa gitmeye gerek yok; daha 4-5 yıl önce 2 yıl süren Sarı Yeleklilerin haklı mücadelesinin nasıl polis copuyla, plastik mermiyle, biber gazıyla bastırmaya çalıştığını dünyada duymayan bilmeyen kalmadı.
Demokratik bir ülkede haklarını savunmak için eylem yapanlara kulak verilir, diyalog kurulur, masaya oturulur, dinlenir. Ama yok! İlla polis gücüyle bastıracak. Son örnek erken emeklilik yaşının 62’den 64’e çıkaran yasa tasarısına karşı aylarca sokağa çıkan eylem yapan milyonlara kulak verilmemiştir ve bastırılmaya çalışılmıştır.
DEMOKRASİ Mİ DEDİNİZ?
Halkını korumayan, doyurmayan, eğitmeyen, toplumsal ve sosyal barışı sağlayamayan bir devlet demokratik olabilir mi?
Halktan yana değil, sermayeden ve küresel efendilerden yana olan, içerde ve dışarıda onların çıkarlarına uygun program ve politikaları savunan, halkını yoksullaştıran, mutsuz eden üstüne üstlük bir de polis baskısıyla terbiye etmek isteyen bir devlet demokratik olur mu?
Ulusal değerlerini, kültürünü yok eden, dünyanın en saldırgan ülkesi ABD emperyalizmi ve onun vurucu gücü olan NATO’nun askeri olan bir ülke bağımsız olabilir mi?
Elinde milyonlarca Vietnamlının ve başta Cezayirliler olmak üzere Afrikalının kanı olan sömürgeci Fransa’dan demokratik bir ülke olarak bahsedebilir miyiz?
FRANSIZ HALKININ MÜCADELESİ YÜKSELEREK DEVAM EDECEKTİR
Emperyalizm çürüyen kapitalizmse, küreselleşme de çürüyen, mafyalaşan ve asalaklaşan emperyalizmdir. Fransa Cumhurbaşkanı Macron işte bu miadını dolduran Neoliberalizmin temsilcisidir ve Atlantik cephesinin Avrupa’daki koç başıdır. Ukrayna savaşında Doğu Avrupa ülkeleriyle birlikte Rusya düşmanlığının başını çeken savaş ağasıdır.
Banliyö gençlerinin isyanı 10 gün sürmüştür. Ama Fransız devletinin halka kapılarını kapatan ve polis şiddetini sürdüren politikası devam ettiği sürece yarının garantisi yoktur. Banliyölerdeki yoksulluk, işsizlik, dışlanmışlık ve ırkçılık devam ettiği sürece Fransa yeniden eylemlerle sarsılacaktır.
Sarı Yeleklilerin yani yoksul işçilerin, çiftçi ve esnafın, emeklinin talepleri gerçekleşmemiştir. Bu insanlar yarın daha örgütlü bir şekilde sokağa çıkacaktır.
Kovid-19 salgını sürecinde sağlık personellerinin, doktorların talepleri yerine getirilmemiştir. Bu hafta sağlık sektörü greve gitmiştir. İlerde daha büyük eylemler yaşanacaktır.
Eğitim dibe vurmuştur, öğrencilerin başarı oranları düşmüştür. Okullar dökülmekte, öğretmenler eğitim sektörüne daha çok bütçe ayrılmasını istemektedir.
Ve bütün toplumun enerji kriziyle ortaya çıkan enflasyonun yol açtığı pahalılık altında ezilmektedir.
İflas eden Batı Sisteminin, bütün bu sorunları çözme gücüne sahip olmaması nedeniyle bugün olmazsa yarın Fransa daha güçlü bir şekilde sallanacak ve sarsılacaktır.