Futbolcuların komünist önderi... (1)
“Antrenman öncesinde soyunma odasındaki futbolcularla dertleşiyorduk. Aradan 2 hafta geçmesine karşın, bazı prim alacaklarımız ödenmemişti. 6 sezondur Galatasaray’da oynamaktaydım. Böyle bir durumla ilk kez karşılaşıyordum. Başımızda Galatasaray’ın ilk maaşlı yöneticisi Turgan Ece bulunmaktaydı. Futbolcuların sözcüsü olarak prim alacağı konusunu kendisine açmaya karar verdiğim sırada soyunma odasına geldi. Neşeliydi. Ankaragücü’nü eleyerek Türkiye Kupası’nda yarı finale çıktığımızı anımsattım ve bu maçın priminin ne zaman ödeneceğini sordum. Ece, sanki bu soruyu bekliyordu. Birden beni ‘komünist’ olmakla suçladı. Sonra da tüm futbolculara hakaretler yağdırdı.”
“Antrenman sonrası futbolcularla toplanarak, Turgan Ece’nin tavrını tartıştık. Sonuçta Ece’nin son tutumunu protesto etmek amacıyla bir gün sonraki antrenmana yarım saat geç gitmeye karar verdik. Futbolcular antrenman saatinde Ali Sami Yen’de değil, TMT Otel’de toplanmışlardı. Yalnızca Fatih Terim, Adana’da olduğundan aramızda değildi. 10.30’daki antrenmana, 11.00’de gittik. Malzemeci Ahmet Abi, Turgan Ece’nin antrenmanı iptal ettiğini bildirdi. Az sonra da Ece, soyunma odasına gelip, “Futbola anarşiyi soktunuz” diyerek nutkuna başladı. Bana dönerek, “Bu anarşistlerin başı sensin” sözleriyle, beni kadro dışı bıraktığını açıkladı. Hızını alamayan maaşlı yönetici, önce Büyük Mehmet ve Yasin’i, peşinden Ekrem ve Aydın’ı da kadro dışı kervanına kattı.”
“5 arkadaş kadro dışı kalmıştık ama tüm futbolcu arkadaşlarımız yanımızdaydı. Ertesi gün antrenman saatinde, yine Ali Sami Yen Stadı’nda futbolcularla toplandık. Galatasaraylı futbolculara yazdığım basın açıklamasını okudum. Hepsinin onayını aldıktan sonra, takım kaptanı Yasin’le birlikte Cağaloğlu’ndaki Türk Haberler Ajansı’na gittik. Basının bize ilgisi büyüktü. Gazetecilere Turgan Ece’nin yazdığı senaryoyu anlattık. Sonra Yasin’le birlikte Ali Sami Yen Stadı’na döndük. Futbolcu dostlarımızın yerinde yeller esiyordu. Ortadan kaybolan arkadaşlarımızın, Turgan Ece’nin tehditlerine boyun eğerek kampa gittiklerini öğrendim.” (*)
Evet, bu satırların sahibi olan futbol emekçisi Metin Kurt, 19 Mayıs 1976 tarihinde yaptığı basın açıklamasında, işveren temsilcisi konumundaki kulüp menajerine hitaben, “Bana Galatasaray formasını ve bu formanın getirdiği ekmeği sen vermiyorsun. Ekmeğimi, alın terim, Sarı-Kırmızılı formam ve belki de aç mideyle statlara teselli aramaya koşan taraftarlarımız ve sporseverler veriyor. Dişlerinden tırnaklarından artırdıklarını bağlı oldukları renkler uğruna stat kasalarına bırakanlarla, karda kışta ya da güneşin altında emek vererek, alın teri dökerek hayatını kazanmaya çalışanların arasına girmeye hakkın yok! Hiç hele hiç hakkın yok!” diye haykırmıştı.
Nereden nereye... 40 küsur yıl sonra bu bilinç ve yüreklilikte futbolcu bulabilir misiniz piyasada?.. Müesses nizamın ürünü kulüp menajerinin sığ ufkuyla, suçlamak için kullandığı ‘komünist’ sıfatını, yaşamı boyunca onurla taşıdı ‘Sol açık’ Metin.
5 yıl önce de benzeri bir yazı yazmıştım burada; bugün 7. ölüm yıldönümünde andığımız Kurt adına... Tekrara düşüyorsam; yeni, meraklı ve duyarlı nesle farklı futbolcu, saygın insan, değerli dost Metin Kurt’u anımsatmak görevi içindir elbette.
-Bu yazıdaki alıntılar için, Jale Altunel’in Çizgideki Gladyatör kitabından yararlanılmıştır. (Devam edecek)
METİN KURT'A DAİR....
15 Mart 1948’de Kırklareli’de doğdu. Futbola, İstanbul’da, Beyoğlu Yeniçarşı’da başladı. Sırasıyla; Alibeyköy Adalet, Altay(1966-67), PTT(1967-70), Galatasaray(1970-76) ve Kayserispor(1976-78) formalarını giydi. 26 kez A, 9 kez Ümit, 2 kez Genç Milli oldu.
Ligde 150 kez, sağ açık ve sol açık olarak maça çıktığı ve 34 gol attığı Galatasaray’da; hak arama mücadelesinin “elebaşı”, “anarşistlerin başı” olarak nitelenip kadro dışı bırakıldı. O dönemde, büyük ses getiren olay sonrası, 28 yaşında futbolu bırakma kararı aldı. Sonrasında Kayserispor’un ısrarlarıyla, 2.Lig’de devam etti. “Modern dilencilik” olarak gördüğünden, jübile yapmadan futbolu bıraktı.
Politika ve Evrensel gazeteleriyle Gerçek dergisinde spor yazarlığı ve editörlük yaptı. 80’lerin başında yayımladığı Sportmence dergisi, babasından kalan 7 dönüm arsayı elden çıkartmasına mal oldu. Yıllar sonra, Sportmence’yi tekrar yayımladı.
Beyoğlu Yeniçarşı, Yedikule, Kayserispor, Sivasspor ve Eyüpspor’da yönetici ve teknik adam olarak görev yaptı. Amatör Sporcular Derneği başta olmak üzere, kuruluşunda bulunduğu Spor-Sen ve Spor-Emek-Sen gibi örgütlenmelerde yer aldı. 2011’de TKP’den milletvekili adayı oldu. 24 Ağustos 2012’de, tedavi gördüğü İstanbul’da yaşamını noktaladı.
Hakkında; “Gladyatör”(Vecdi Çıracıoğlu, Everest Yayınları, 2009) ve “Çizgideki Gladyatör”(Jale Altunel, Yazılama Yayınevi, 2012) kitapları yazıldı.