Futbolumuz nasıl gelişir?
''Eleştiri yapmak kolay, sen ülke futbolu nasıl kalkınır? onu söyle'' diyorsun. Yıllardır defalarca dile getirdim ama dilim döndükçe birkez daha anlatmaya çalışayım bakalım...Ülke futbolunda en az 8-10 yıl sürecek planlı ve sistematik bir çalışmadan sonra kalıcı olacak bir şekilde başarının ayak sesleri gözlenebilir. Bunun için de öncelikli olarak okullarla dirsek teması halinde bulunarak futbola yeteneği olan çocuklarımızın antrenmana ve evlerine ulaşımlarını sağlayıp, beslenmeleri ve futboluyla olduğu kadar akademik gelişimleriyle de ilgilenmek gerekir.
Futbolda başarı ancak seferberlikle gelir. Kısa vadede başarmak adına debelenip sığ sularda boğulan futbolumuzu kalkındırmak için devrim niteliğinde kararlar alınması şarttır. Hiçbir başarı şans sonucu oluşmaz. Şans sonucu oluşan anlık başarılardır ve asla kalıcı olamaz. Süreklilik için sistemli biçimde planlı bir yapılanma doğrultusunda çalışmak şarttır. Bu şekilde bir disiplinde dünya futbolunda söz sahibi olan birçok kulüp takımı ve ülke varken bunların gittiği yoldan gitmemek için bazı duyu organlarımızdan yoksun olmamız gerekir...
İkinci Dünya savaşından hemen sonra yeniden yapılanma yoluna giden İngiltere Premier Lig takımlarından Mancester United Matt Busby' ı teknik direktör olarak takımın başına getirir. Ve efsane teknik direktör Matt Busby 17 ile 20 yaşları arasında oluşan gençlerle yola çıkarak tam 25 yıl takımın başında birçok başarıya imza atar. Ufacık bir odada, neredeyse beş parasız yola çıkıp " Busty' nin Bebeleri " diye adlandırılan gencecik çocuklarla lige katılan ve o günlerde hiç kimsenin önemsemediği bir takımken, günümüzde Mancester United' ın futbol endüstürisinde zirvede yer almasının tek sebebi, gençlere güvenerek sistemli ve planlı bir çalışma yapmasıdır. Onlar başarıyorsa ve aynı gezegendensek, biz niye başarmayalım? diye sormadan edemiyor insan...
HİÇBİR ŞEY İÇİN GEÇ KALMADIK
Her sene dünya kadar emekliliği gelmiş futbolcuya ve teknik direktöre çuvallar dolusu para verileceğine, gençlere yatırım yapılsaydı dünya kadar da yetenekli futbolcumuz olur ve kulüplerimizde borç içinde yüzmezdi. Geç kaldık mı? Hiçbir şey için geç kaldık sayılmaz, demeyeceğim. Tabiki çok geç kaldık. Yapılması gerekenleri ıskaladığımız için ülkemizin dünya kadar reklam ve tanıtım fırsatı ne yazık ki kaçtı. Malesef bu konuda bir avuç insandık. Skor odaklı olmadık. Şampiyonluklar bizim için bir hiçti. Önemli olan ülke futbolunun gelişimiydi. Yazdık. Konuştuk. Umut ettik ama koltuğu teslim alanlar ne yazık ki günü kurtarma yoluna gittiler. Bari şimdi on yıllık süreç içinde başarıya ulaşacak oluşumun ilk adımlarını atın da hiç olmazsa tamam şimdi yapıyorlar, olacak diyelim. Ama eski hamam eski tas, denenmişleri deneyerek, gişe hasılatı düşük yapımları tekrar eden yapımcı gibi aynı hataları tekrarlarsanız bir on sene sonra yine aynı şeyleri söyleyip duruyor olacağız. Ben ve benim gibiler yazacak. Siz ve sizin gibiler yine gerçekleri halının altına süpürüp kafasını kuma sokan devekuşu misali saklandığınızı sanacaksınız.
Bir okuyucum e- posta iletisiyle; " eleştiri yapmak kolay ülke futbolu nasıl kalkınacak sen onu söyle.." diye soruyor. Uzun lafın kısası; şahısların cebini kalkındırıp, bir kişiye, bin yüz kişinin aldığı asgari ücreti transfer bedeli olarak bir ayda vereceğimize bu parayı ülke futbolunun kalkınması için altyapılara harcayalım diyorum. Bilmem yanıtım yeterli mi?