Futbolun Spartaküs’ü... (2)
Dün, ölümünün 7. yıl dönümünde devrimci futbolcu Metin Kurt’u kendi ifadeleriyle anmıştık. Bugün kaldığımız yerden devam ederken, futbol dünyasından ibretlik öyküleri, yine onun anılarından aktaralım.
Galatasaray’da, hak arama eylemine kalkıştıkları için bir grup arkadaşıyla kadro dışı bırakılan Metin; Yasin ve B. Mehmet gibi takım arkadaşlarının aksine özür dilemeyi reddeder.
“Haklı bir davada tükürdüğünü yalayarak özür dilemek, boğazımdaki lokmanın sahibi olan sporseverlere ihanet olur. Galatasaray’ı ne kadar seversem seveyim, bu özrü insan onur ve haysiyetiyle bağdaştıramam” şeklindeki açıklamaları basında yer alır. Yaptıkları “sporcu grevini” örseleyecek bir davranışta bulunmamak adına 28 yaşında, milli takım oyuncusuyken futbolu bırakmaya karar verir.
Şarköy’e yerleşme planları yaparken, abisinin arkadaşı ve Kayserispor teknik direktörü olan Şükrü Ersoy vasıtasıyla yapılan teklifi, öne sürdüğü tüm şartların yöneticiler tarafından onaylanması üzerine kabul eder. İlk şartı da, Galatasaray’da kadro dışı bırakılıp, özür dilemedikleri için mağdur edilen Enver ve Mustafa’nın, kendisinin yerine öncelikle transfer edilmeleridir. Onların durumundan, kendini sorumlu hissetmektedir. O dönem 2. Lig’de yer alan Kayserispor’un, “Metin Kurt’u fikirleriyle birlikte” istediğini söyler, transferi gerçekleşince. Kayseri halkı onu bağrına basmış, “profesör” sıfatını layık görmüşlerdir.
Kulüp Başkanı Üveys (Üveyiz) Molu, bir gün Metin’le sohbete koyulur. “Karaborsacılıktan sinema işletmeciliğine uzanan kişisel serüveni” esnasında, teklif edilen kulüp başkanlığına seçilmiş, hiç anlamadığı bu işteki beklentinin şampiyonluk olduğunu öğrenince, basını toplayıp açıklamıştır: “Kayserispor şampiyon olmuştur! Bu sezon şampiyon olamazsak, kendimi şehir meydanında asarım!”
Kafasındakileri uygulamaya başlar... Önce tüm hakemlerin ailelerine kadar şecerelerini çıkarır. Sonuçta kendi deyişiyle, “şunlara bunlara”, o zamanın parasıyla, Kayserispor’un olan ya da olmayan 6 milyon lirası karşılığında takımı şampiyon yapıp, asılmaktan kurtulur!
Başkan, bir köşeye çektiği futbolcusu Metin’e, bu şampiyonluk hikâyesinden sonra anlatmayı sürdürmüş: “Ben iş adamıyım, enayi miyim size o kadar para vereceğim? Takımı şampiyon yapmak istesem, sizleri transfer etmezdim. Onun yerine sizlere verdiğim parayı ‘şunlara bunlara’ kullanır hedefime ulaşırdım. Şimdiki hedefim şampiyonluk değil, şampiyonluğa oynar gibi yaparak seyircinin ilgisini çekmek, kulübe yardım kanallarını açarak birikmiş borçlarımızı ödemek. Sizi bunun için transfer ettim. 1. Lig’de ortalarda oynamak yerine 2.Lig’de şampiyonluğa oynamak, kulübe daha fazla gelir getirir.”
Sitemle devam eder konuşmasına... Metin’in disiplinli yaşamından, iş ahlakından hiç hoşnut değildir, umduğu gibi çıkmadığını söyleyerek şikâyetini sürdürürken, dilinin altındaki baklayı da çıkarır: “Yahu biraz da bizi düşün Metin, sen Türkiye’de tanınıyorsun, belki Avrupa’da da... Senin şana şöhrete ihtiyacın yok ama bizim var. Küçük bir fedakârlık yapıp, bizim söyleyeceğimiz bir pavyona git, orada seni basalım, kadro dışı bırakalım, sonra da gel özür dile, seni affedelim, memlekette bizim de şanımız yürüsün...”
Şaşkına dönen Metin, Kayseri halkına bu durumu açıklamaya karar verir. Yerel basındaki mahlaslı yazılarının kaynağı kısa sürede anlaşılınca, kulüp yönetimi tarafından kadro dışı bırakılıp, 24 saat içinde şehri terk etmesi istenir. Metin direnmeye karar verir, halk arkasındadır. Taraftarlar imza kampanyaları düzenler, yönetime tehditvâri uyarılar yaparlar. Hatta yerel mafya liderleri milli futbolcuya desteklerini açıklarlar. Sonunda yönetim pes eder ve tekrar takıma davet edilir. İşinin başına döner.
İstanbul’daki Galatasaray-Kayserispor Türkiye Kupası maçında, bu kez Galatasaraylı taraftarların büyük coşkusuyla karşılanır. Bütün stat, ‘Metin buraya’ diye inlemekte, sahaya atlayanlar çiçekler verip, bağırlarına basmaktadır unutamadıkları eski kahramanlarını...
Lakin yaşanan olaylar, futbol oynama arzusunu tüketmiştir. Futbolu bırakmaya karar verir. 30 yaşındadır. Kayseri halkı, futbolu bırakmaması, şehirden ayrılmaması için diretir bu kez. Bu durum karşısında, şehri terk etmesini isteyen başkan, bu kez de kulüpte istediği görevi seçmesini, Kayseri’yi terk etmemesini rica eder. Ancak Metin’in kararı kesindir bu defa.
Futbola noktayı koyduğu anı şu cümleyle özetler: “Artık sermayenin oyuncağı bir gladyatör değil, sermayeyle sporda mücadele eden bir Spartaküs olacaktım.” Anısına saygıyla...