Galatasaray'a dair...
SÜPER Lig'in 22'nci haftası geride kaldı ve Galatasaray takımı küme düşme hattının sadece 4 puan üstünde. Ligde oynadığı son 10 maçın sadece birini kazanmış. Ziraat Türkiye Kupası'ndan elenmiş. Galip geldiği maç sayısı mağlubiyet sayısından az. 7 galibiyeti, 9 mağlubiyeti var. 22 haftada sadece 27 gol atmış, kalesinde 31 gol görmüş. Yediği, attığından fazla. İnanılır gibi değil. Süper Lig'deki altı İstanbul takımı arasında sondan ikinci sırada. Altına aldığı tek takım son maçında 3-1 yenildiği Kasımpaşa takımı. Eğer bu hafta Trabzonspor'u yenemezse küme düşme hattının sadece 1 puan üstünde olacak. Anlayacağınız üzere durumu içler acısı.
EN AZ TERİM KADAR SORUMLU OLANLAR...
Fatih Terim bu tablonun baş sorumlusu olarak gözükse de, futbolcular bu durumdan en az eski hocaları kadar sorumlu olduklarını Fatih Terim ayrıldıktan sonra oynadıkları son iki maçta aldıkları iki mağlubiyetle sağ olsunlar kanıtladılar. Çünkü yeni gelen hoca da kötü gidişe çare olamadıysa oklar sadece Fatih Terim'e değil futbolculara da döner artık.
Hiç sevmem böyle beylik laflar edip futbolculara saldırmayı çünkü sonuçta ben de futbolculuktan emekli birisiyim. Geçmişte birazdan benim yapacağım gibi bir eleştiriye maruz kalsam kesin kızardım ama şu bir gerçek ki futbolcular kendilerine bakmıyorlar. Takımın ahengi bozuk. Seyri hiç zevk vermiyor. Akordu bozuk bir enstrüman gibiler. Her biri ayrı telden çalıyor. Yani notaya göre "sol" sesi gelmesi gerekirken "la" sesi çıktığında nasıl o müzik kulağı tırmalarsa Galatasaray takımının da akordu bozuk. Seyretmesi zevksiz. Sonuçta genel tablo böyle olunca ligde sıralamadaki yeri de kaçınılmaz oluyor.
SADECE GALATASARAY DA DEĞİL...
Peki seyir zevki olmayan, futboldan soğutan bir oyun sergileyen sadece Galatasaray mı? Tabii ki hayır. Galatasaray her ne kadar sıralamada "Üç Büyükler" arasında en alt sırada yer alsa da, diğer iki köklü kulübün oynadığı futbol da zevk vermediğinden en fanatik taraftarlar bile tuttuğu takımın maçlarını artık izlememekte. Hatta iddia ediyorum, yoldan çevirip Üç Büyükler'i tutan herhangi bir taraftara takımının son maçtaki 11'ini sorsanız söyleyemez. Durum bu kadar vahim...
Ligimizin lokomotifi konumunda olan Üç Büyükler bu sene öyle aciz bir futbol ortaya koydular ki bunun yüzünden ne forma satılıyor ne de maçlar izleniyor... Yayıncı kuruluşa bir sezonluk abone olanlar bile artık maç seyretmekten vazgeçtiler ya, tebrik ediyorum Üç Büyükler namını alan üç köklü kulüpteki yönetici, futbolcu ve teknik heyeti. Sorumluluk aldığınız yaşı yüzyılı geçen kulüpleri borç batağına sokup futbolu da bitirme noktasına getirdiniz ya, ben daha ne diyeyim size...