18 Kasım 2024 Pazartesi
İstanbul 12°
  • İçel
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Gazetecilik vicdan işidir... Olmayan çeksin elini üzerimizden

Şule Perinçek

Şule Perinçek

Gazete Yazarı

A+ A-

Bu nasıl iştir. Ben gazeteciliği neredeyse tanıyamıyorum.

Bir izlenme oranı uğruna neler yapılıyor.

Haber, habercilik, gerçeklere bağlılık… hepsi bir yana savruldu.

İzleyici bizim velinimetimiz… milletimiz bizim kıymetlimiz. Onu bilgilendirmek bizim görevimiz. Olduğu yerde bırakmak da değil… alıp daha ileriye taşımak… aydınlatmak.

Narin sekiz yaşında, küçücük bir kızımız…

24 saat neredeyse yat kalk dakika dakika haberler… bir ara reklamlar bile ekranda köşeye çekildi… keşif sırasında canlı yayın dağ bayır görüntüsüne yer açıldı…

Gazetecilik vicdan işidir... Olmayan çeksin elini üzerimizden - Resim : 1
Narinlere bu sıralar yakışır.

O YAVRUCAKLA ARAMIZA CAM PERDE İNDİ

Heyecan dozu giderek arttırıldı.

Çığlık atan, ağlayıp kendini paralayan sunucular.

Polisiye diziye çevrildi.

İzleyici elinde kumanda zap zap oradan oraya zıplayan maymuna çevrildi.

O yavrucakla aramıza cam perde indi.

Yazarken bile elim titriyor.

İnanın genç gazeteci arkadaşlarım için, o haberleri izleyen küçücük çocukların geleceği için kendimi zorlayıp yazıyorum.

Yok çürüdü, koktu, bacağı koptu…

Adli tıp uzmanı oldu izleyici …eline neşteri verdik… kaval kemiği mi… hımmm yorumlar…

EMPERYALİZM KAPIMIZI ZORLUYOR

Türkiye’nin etrafı ateşle çevrili.

Batı emperyalizmi kapımızı zorluyor. Namlular üzerimize çevrilmiş.

Türkiye yol ayrımında.

Acil! Acil!

İçeride hepimiz yanıyoruz.

Okullar açılıyor… giderler…

O bile Narin’ciğin sevinç içinde zıplayan görüntüsüne odaklanıyor. İçimiz burkuluyor.

O sırada cebimiz boşalıyor, işçimiz işsiz, sendikasız kalıyor, üniversitelerde Ortaçağ örgütleri palazlanıyor…

Sunucular ekranda bize çığlık attırıyor…

Oh…

GİZLİ TANIK İFADELERİ EKRANLARA NASIL ÇIKAR

Hemen ardından ekrana gizli tanığın belki de iki saat önce verdiği ifade yansıyor.

Hem de fotokopisi.

Henüz sorgu aşamasındayız.

Hangi devlet görevlisi bunu sızdırdı dışarı.

Aman o da sorulur mu…

Büyük “gazetecilik” başarısı!

Narin’in katili ya ifadesini o gizli tanığın ifadesine göre değiştirirse, ne olacak…

Onu bırakın gizli tanığın soyu sopu… kaç çocuğu var… onu bile bizim “acar gazeteciler” 85 milyona aktarıyor…

Olaya yabancılaşıyorsunuz bir cesetten, çürümeden, kokmadan delillerin kaybolması gibi kaygıyla söz ediliyor.

Bir çocuk o! Daha iki gün önce koşup oynuyordu.

Hani yayın yasağı vardı.

Ne oldu.

Ekranda: “Birazdan… Narin’n ön otopsi raporunda ne var1”

AİLE İLİŞKİLERİMİZİ BİRLİKTELİĞİMİZİ DİNAMİTLİYORLAR

Aile ilişkileri üzerinde soru işaretleri yaratılıyor… korkular… zedelenmeler…

Özel aile ilişkileri en ince ayrıntısına kadar.

Acaba Narin’in babası kim?

Hâkim amcaya sordu: “Senin kızın mı…”

Narin’e amca mı, cinsel tacizde bulundu yoksa abi mi… bir de hayvanseverler için köpek unsuru da katılıyor.

Sorgu odasından haberler.

Türkiye’de binlerce çocuk izliyor. Arkadaşları izliyor.

Bu nasıl ilişki!! Olabilir mi… Ha demek olabilir… olağanlaşıyor.

Umurunda mı!

Flaş… flaş… “reyting” tırmanıyor.

Nasıl bir vicdandır bu!

Devlet görevlisi olmak vicdan işidir.

Gazetecilik vicdan işidir.

SEKİZ YAŞINDAKİ ÇOCUK VE GELİNLİK

Narin’in tabutu ve mezarı gelinlikle duvakla süslendi. Gazeteciler, sordular neden… en büyük hayaliymiş ondan. Hiç sekiz yaşındaki çocuğun öyle bir hayali olur mu. Neredeyse 20 yıldır her yılbaşında çocuklarla program yaparım. Gelecekle ilgili ütopyalarını sorarım. Türkiye’yi yönetseler neyin nasıl olmasını isterler…

O yaşlarda gökten şekerler, dondurmalar aksa, para diye bir şey olmasa, herkes eşit hatta hayvanlarla insanlar eşit olsadan başlarlar büyüdükçe matematik olmasa, sınavlarda başarılı olmasa doğru bir daralma olur… Sekiz yaşındaki çocuk daha bebekle oynuyor, çocuk öyküleri okuyor, bilgi dünyası bu sınırlarda ve renklerde olmalı.

Gelinlik ne alaka.

Ama öyle bir dayatma ve pompalama var ki, diziler, müzikler, şarkıcılar… çocuk şarkıları filan değil bildiğin kışkırtmalar… kimsenin garibine gitmiyor.

Nereden geliyor bu dayatma?

Ne dinimizin özünde var ne milli geleneklerimizde.

DİNİMİZE DE EKONOMİMİZE DE UZANAN ELLER KIRILACAKTIR

Suçu işlediği iddia edilen kişi …. Bu şu anda hukuki açıdan henüz bir iddia. Ancak köy zaten öyle biliniyor, yapan her kimse dini inancı bütün olan bir kişi olmalı… neden yapar…

Bunun özüne ineceğiz. O her kimse artık yapmadan bu işe müdahale edeceğiz.

Narin’e ağlamanın bir faydası yok artık.

Besleyen kökü kesmek gerekir

Batı emperyalizminin bir eli dinimizde, bir eli kültürümüzde, siyasetlerimizde, ekonomimizde… Her şeyi kirletiyor. Kendi çürümüş yoz kültürünü dünyaya yayıyor, yolunu düzlüyor.

Cumhuriyetin vicdanlarda Hz. Muhammed’in dönemindeki gibi temiz tuttuğu dinimizle bugün bu tarikatların ne ilgisi var.

Yobaz bölücü terör örgütlenmeleriyle ne ilgisi var.

Bu Cumhuriyet Devriminin yarım bıraktığı yerden işe başlayacağız. Ortaçağ ilişkilerini besleyen kökleri temizleyeceğiz, emperyalizme karşı hep birlikte el ele vereceğiz.

Onların başı dik eşit Türk vatandaşı olarak yaşayacakları bir düzeni kuracağız.

Seccadelerini özgürce bir vatan toprağında serebilsinler diye.

Kimse 200 bin liraya cinayete ortak da olmayacak.

Narinler okuyacak, vatanına özgürce hizmet etmenin onurunu yaşayacak. Büyüyecek, sevdiğine varacak, davul zurnayla halaylar çekerek evinden alacağız.

VATANDAŞLARIMIZIN ONURLARINI ÇALDIRTMAYACAĞIZ

Bu ahlâk, kentlerde nasıl çıkıyor ortaya. Kenarlara, göç alan yerlere de gitmeyin… Hani o “moderenler” var ya… LGBT yürüyüşlerinde özgürlük diye bağırıyorlar ya… Bazı siyasi partilerimizde destekliyorlar ya…

En önde küçücük çocukları yürütüyorlar ya, yüzlerini gözlerini boyuyorlar ya… çalgılar eşliğinde kıvırta kıvırta… diziler tam kapasite… çizgi filmler desen bin beter… emperyalizm partilere, belediyelere … örgütlere bedava milyon dolarlar dağıtmıyor. Terör örgütlerine boşuna silah vermiyor.

Yol açmak için marabalık yaptırıyor.

Kendi vatanına ihanet ettirmek için onurlarını çalıyor.

Bölgeden bir ileri gelen demişti ki “belki terörden kurtulacağız ama başımıza, öyle bir bela açtılar ki asıl ondan nasıl kurtulacağız ben onu düşünüyorum…”

Uyuşturucu bağımlısı yaptılar gençlerimizi, kullanıcı, satıcı… örgüte eleman, canlı bomba devşirdiler…

ABD’nin askeri yaptılar. Emperyalizmin yolunu düzlediler.

Terör örgütleri bunun ticaretini yapıyor.

Üretimini yapıyor.

AB’ye gireceklermiş hedef oymuş

LGBT’nin hasını mı getirecekler.

Bazı belediyelerde çocuk örgütlenmeleri var.

Yuvalarda kreşlerde rengarenk özgürlük.

Hiç bağırıp çağırmasınlar, ağlar gibi yapmasınlar.

Kusura bakmayın ben yokum.

Yok olduğum gibi elimden geleni yaparım engellemek için.

Yazık değil mi çocuklarımıza gençlerimize, bu alçakça cinayeti işleyene de yazık.

Onu kim bu hale getirdi.

Ben kendimi siyaseten bu açıdan da sorumlu görüyorum.

Onun için Vatan Partiliyim.

İşimiz çok.

Ama kolay. Üstesinden geleceğiz.

Narinlerin derdine çare olacağız.

Siyaset hiç bu kadar lekeli hale gelmemişti.

Gazetecilik…

Devlet görevi…

Üretenlerin Milli Hükümetini kurmak her zamankinden daha çok boynumuzun borcu oldu.

Gazetecilik emperyalizm Aile LGBT Vatan Partisi