11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçmiş, insanın fotoğrafıdır-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Bundan bir süre önce bu köşedeki “Şecere” başlıklı yazımda (“Bir Numaralı Tanık, Doğan Kitap, 1. Baskı, 2006, s. 9-10-11) kendi köklerimi onur içinde anlatmış ve arkasından da yeni CHP’nin başındaki Kemal Kılıçdaroğlu’nun şeceresini yazmıştım.

“Şecereler vardır; onuru ve asaleti temsil eder. Şecereler vardır, insanı vezir de eder, başkalarınca bilinince rezil de!” demiştim (23 Ağustos 2011).

Kılıçdaroğlu yazdıklarımı ne tekzip etti ne de doğruladı! Doğrusu hata yapıp yapmadığımı düşündüğümden üzüntülüydüm. Ne zamana kadar? Habertürk Gazetesi yazarı Amberin Zaman’ın Sayın Sevim Kılıçdaroğlu ile röportajını okuyana kadar. Bayan Kılıçdaroğlu, hulus ile artık Ankaralı siyasetçilerin mesken tuttukları Çukurambar semtindeki konutunda tarihe not düşüyordu.

Düşünüyorum neden acaba?

Kökü Müdafaa-i Hukuk’tan Kuvayi Milliye’ye dayanan 29 Ekim törenlerinin iptal edilmesine yeni CHP’nin yeni genel başkanı sessiz kalıyor, sadece AKP’nin bu kararıyla Cumhuriyet’i anlayamadığını ifade ederek gerginliği düşürüyordu. Türkiye’de olup bitenlerden hiç söz etmeden ana muhalefet görevini yapmaya çalışıyordu. Oysa aynı sıralarda 10 ayda 177 hakim meslekten ayrılmıştı. 119’u kendi istekleriyle emekli oldu. Ana muhalefet liderinden ses yok. Onun gündemindeki en önemli konu terörle mücadele, Deniz Feneri. İptal edilen Cumhuriyet törenleri sönük bir biçimde kapalı kapılar ardında kutlanırken, ahali protesto yürüyüşleri yapıyor, Cumhuriyet’e sahip çıkıyordu. Genelkurmay Başkanı’nın kendisine karşı takındığı soğuk tavırdan da iz yok. Bırakınız izi, bir serzeniş bile yok. Barzani 2. İsrail için Kürdistan referandumu kararını belirlemek üzere. Ergenekon duruşmasında avukat arkadaşlarına 16 duruşmadan men cezası veren hakimlerin kararına karşı bir tepki de yok. Ama en önemlisi Anayasa’nın tümünde yer alan ve bu vatan topraklarında yaşayan Türk milletinden söz eden Türk tanımının kaldırılmasını isteyen Prof. milletvekiline haddini bildirmek de yok. Peki, ne var? Mezhep ayrışımını ve etnik çatışmaları destekleyecek kişilerin partide en önemli mevkilerde bulunmalarından başka.

Düşünüyorum neden acaba? Neden Deniz Baykal kızakta, sessiz, ürkek ve suskun? Neden CHP’nin çınar ağacının köklerinden sayılan Önder Sav Meclis dışında? Neden Türkiye’nin bilgili diplomatı Onur Öymen ve Şahin Mengü Meclis sıralarında görülmüyor. Tüm bu soruların yanıtlarını Kılıçdaroğlu’nun zarif eşi Sevim Hanımefendi bakınız nasıl veriyor.

BOP’ta alternatif hazır

“Ankara’ya taşınmak zor olmadı mı? Olmaz mı? ‘Yabancıydık. ‘Kürt’sünüz’ derlerdi. Biz Alevi’yiz biliyorsunuz. Bu da eklenirdi. Okulda alay ederlerdi ağabeyimle. O da isyankâr bir çocuktu. Kavga ederdi. Kendi kendime sorardım, ‘Hangisi olmak daha kötü? Kürt mü Alevi mi?’ diye. Köklerimin farkında olarak yetiştim. Kemal’in dedesini alıp götürmüşler. Pek çok akrabasını sürgüne göndermişler. Dersim’in çok acı bir tarihi var. Büyüklerimiz hep anlatırdı.”

Bir insan Kürt olabilir, Alevi de olabilir, Sünni de hatta ateist de ama Cumhuriyet ve onu kuran Mustafa Kemal Atatürk her düşünce sahibini, her tür uygarlığı siyasetin dışında ve üstünde bir isimle birleştirmişti: “Bu topraklarda yaşayan ve kendisini Türk kabul eden her yurttaş Türk’tür ve bunların birleştikleri millete Türk milleti denir.”

Şimdi anlaşılıyor şu sıralarda Türkiye’de bulunan CIA’nın Ortadoğu’dan sorumlu ve “Yeşil Kuşak” projesinin mimarı Graham Fuller’in söylediklerinin anlamı. Graham Fuller diyor ki: “Eğer Tayyip Erdoğan iktidardan demokratik yolla gider ve yerine daha ılımlı ve Kürt meselesini daha suhuletle çözecek biri ortaya çıkarsa, Erdoğan, kazandığı bu deneyimle Meclis’te başarılı bir muhalefet lideri olacaktır.”

Bu ne demek?

“Büyük Ortadoğu Projesi’nde aksaklık olursa, alternatifimiz hazır” demek anlamına gelmiyor mu?

Kemal Bey’in babası, 1938’den sonra sürgün edilmiş. Evet. Halası aileden 40 kişiyle birlikte götürülmüş. Derin izler bırakıyor tabii. Öfkeleniyorsunuz.

“Öldürüldüler mi?”

“Evet (Gözleri doluyor).”