11 Ocak 2025 Cumartesi
İstanbul
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçmiş zaman olur ki...-(TAMAMI)

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

Tarih: 1 Ekim 2007

Türkiye kaynamakta. Ekonomi IMF’nin elindedir ve ufuk karanlıktır. Başbakan konuşmalarında parlak tablolar çizmektedir. PKK terörü ABD’nin himayesinde ilerliyor. Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in büyük kurumları teker teker ele geçirilmiş, irtica kol geziyor, türban üniversitenin kapısına dayanmış. Kürsüdeki Orgeneral, karşındaki ön sıralarda oturan pırıl pırıl üniformalı kara, hava, deniz ve jandarma komutanları, geri sıralarda ise yarının komuta kademesini teşkil edecek TSK’nin akademi öğretimi gören öğrencileri, subayları ve çalışanları. Komutan söze şöyle başlıyor.

”Değerli silah arkadaşlarım Sokrates’in dediği gibi 'Aklın başlangıcı kavramların tanımlanmasıdır.' Tanımlayamadığımız hiçbir husus bize ait değildir. (...) doğru anlaşılmayan kavramlardan yola çıkan birinin doğru sonuçlara ulaşması mümkün olmayacaktır.”

Orgeneral Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt’tır.

Komutan devam ediyor:

“Albert Einstein ‘Matematiğin kanunları gerçeklik dünyasına uygulandığında kesinlikle kaybederler. Kesin olduğunda ise gerçekliklerini kaybederler’ der”

Orgeneral Büyükanıt 2007 Türkiyesi'nin olaylarına böyle bakıyor. Sonra bir komutanın güvenilir ve bilgi düzeyi ile söylemleri ve eylemleri arasındaki tutarlılığın gerçekliğini vurguluyor. Peter Durucker’den örnekleme yaparak karizmatik lideri anlatıyor:

Ekip çalışmasını sevmez.

Liderliğini sürdürecek şekilde yeniden yapılandırır üstelik sisteme inanmaz.

Vazgeçilmez adamı oynar, herkesi kendisi gittiği zaman işlerin karışacağına inandırır.

Hayal gücü ileriye değil, geçmişe yöneliktir.

Yetenekli insanları çevresinden uzaklaştırır.

Tipik bir narsistir, kendisinden başka kimseyi beğenmez.

Komutan isim vermiyor ama siz kimden söz ettiğinin farkındasınız.

Sayın Genelkurmay Başkanı kendisini dinleyenlere toplumu sarıp sarmalayan korkulardan, kuşkulardan söz ediyor:

-Korkularımızla yaşamayalım, bir husustan emin olalım. Hiçbir güç Türkiye’yi bölemez, kimsenin gücü buna yetmez. Türkiye’yi kim bölecek? Kimin veya hangi grubun böyle bir gücü var? Büyük Türkiye böyle bir tehdidi bertaraf etme gücüne sahiptir. Sahip değil mi? Kendimizi bu kadar zayıf görmeyelim.

-Hiçbir güç Türkiye Cumhuriyeti’nin laik yapısını değiştiremez ve hiçbir gücün bunu yapmaya gücü yetmez.

- Hiçbir güç tüm çabalarına rağmen Türk ulusunun Ordusuna olan güvenini sarsamaz.

(Atatürk Ve Cumhuriyete Saldırı-K. Altuğ, Büyükanıt’ın konuşması, 2007)

Değişim ve dönüşüm

Büyükanıt Paşa o sıralarda kudreti elinde tutan en büyük komutandı ve Türkiye için doğru olan sözleri söylüyor ve “değişim ve dönüşüm” konusunda düşüncelerini aktarıyordu. Ona göre: “değişim mevcut sistemin dışına farklı bir yola çıkmaktır. Arayışlar sınırların dışında yeni bir dünyada gerçekleşir. Değişim arabadan uçağa veya helikoptere geçiş gibidir çünkü koşullarda bir farklılaşma söz” konusudur. Peki Büyükanıt’a göre dönüşüm neydi?

“Dönüşüm, bir yapının büyüklük, konum ve yönetiminin toptan değişmesidir. Yani aniden yeryüzü koşullarının dışında uzayın koşullarına zıplamak gibidir. Bir başka deyişle dönüşüm, uyduların yer kürenin sınırlamalarının dışında kendi sistematiğiyle hareket etmesi gibidir.” (age, aynı konuşma)

Bir süre sonra Sayın Büyükanıt Dolmabahçe’de başbakanla baş başa bir görüşme yapıyor ve değişik bir Genelkurmay Başkanı oluyor. Bazı konularda uzlaşma sağlanmış olmalıdır ki, artık emekli olana dek hiçbir konuşma yapmamış ancak AKP’nin oylarını çoğaltacak gereksiz bir muhtırayı Genelkurmay sitesine koydurmuştur ve olanlar olmuştur. 2010 yılında TSK üzerinde operasyonlar başladığında silah arkadaşlarını yaka paça toparlayıp götürürlerken tüm eski konuşmalarını unutmuş ve ilkelerini, o muhteşem görüşlerini sanki ezbere okuduğu ve sonradan aklından çıkan bir güzel şiirmiş gibi unutmuştur.

Tarih 2011

Aylardan Ekim ve takvimler ayın 19’nu göstermektedir.

2 önemli olayı yaşıyoruz. PKK artık dağlarda değil kentlere inmiştir ve Hakkari’nin Çukurca ilçesinde Karakolları basmış 24 erimizi şehit etmiş 18 yaralımız var. Hasdal’daki TSK mensuplarının komuta kademesini ve esir edilmiş üst rütbeli komutanlarını dikkate alırsanız yarısı hizmet alanından hatta varsayılacak bir savaştan uzaktırlar.

Paşamız emeklidir ve artık “Özgür Paşa” olduğunu söylemekte ama hiç konuşmamaktadır. O yürekli Paşa'ya ne olmuştur? Ondan sonra gelen Genelkurmay Başkanı geçenlerde ifade etti ki “PKK şanslı bir terör örgütüdür ve ABD’ye sorulmadan sınır ötesi hareket yapılması imkansızdır.”(M. A. Birand-32. Gün)

Paşalarımız, acaba hâlâ Atatürk Cumhuriyeti'ni kimsenin yıkamayacağını, laikliğin yok edilemeyeceğini, devletin bölünmeyeceğini söylemekte ve bize, silah arkadaşlarına “Korkularımızla yaşamayalım. Hiçbir güç Türkiye’yi bölemez! Kimsenin gücü buna yetmez.” Demekte midir?

Genelkurmay başkanı ve komutanları istifa etmiş bir ülkede korkmamak elde mi? Kuşkuları ortadan kaldıracak bir geçerli neden var mı? Fakat endişe etmek için tam 24 neden ve tanıkların sayısı ise 18.
Bunu da yeni Genelkurmay Başkanımıza: “Niçin bu çocuklarımız ölüyor” diye sorsak hata mı ederiz?