09 Ocak 2025 Perşembe
İstanbul 12°
  • Şırnak
  • Çanakkale
  • Çankırı
  • Şanlıurfa
  • Çorum
  • İstanbul
  • İzmir
  • Ağrı
  • Adıyaman
  • Adana
  • Afyon
  • Aksaray
  • Amasya
  • Ankara
  • Antalya
  • Ardahan
  • Artvin
  • Aydın
  • Balıkesir
  • Bartın
  • Batman
  • Bayburt
  • Bilecik
  • Bingöl
  • Bitlis
  • Bolu
  • Burdur
  • Bursa
  • Düzce
  • Denizli
  • Diyarbakır
  • Edirne
  • Elazığ
  • Erzincan
  • Erzurum
  • Eskişehir
  • Gümüşhane
  • Gaziantep
  • Giresun
  • Hakkari
  • Hatay
  • Iğdır
  • Isparta
  • Kırşehir
  • Kırıkkale
  • Kırklareli
  • Kütahya
  • Karabük
  • Karaman
  • Kars
  • Kastamonu
  • Kayseri
  • Kilis
  • Kmaraş
  • Kocaeli
  • Konya
  • Malatya
  • Manisa
  • Mardin
  • Mersin
  • Muş
  • Muğla
  • Nevşehir
  • Niğde
  • Ordu
  • Osmaniye
  • Rize
  • Sakarya
  • Samsun
  • Siirt
  • Sinop
  • Sivas
  • Tekirdağ
  • Tokat
  • Trabzon
  • Tunceli
  • Uşak
  • Van
  • Yalova
  • Yozgat
  • Zonguldak

Geçmiş zaman olur ki.. -(TAMAMI).

Kurtul Altuğ

Kurtul Altuğ

Eski Yazar

A+ A-

29 Ekim’deki Cumhuriyet direnişi bana geçmiş anımsattı.

Tarih okuyan bilirler ki; bu olayların benzerini İngiltere’nin başrolde olduğu 1914 -1919 arasında da yaşadık. Onun öncesi de vardır.

1838’de İngilizlerle imzalanan Balta Limanı Ticaret Anlaşması’ndan sonra gelen 1839 Tanzimat Antlaşması’nın kabulüyle Osmanlı İmparatorluğu yarı sömürge haline getirilmişti.

Padişah koyun sürüsü sanıyordu

Tanzimat sonunda Galata bankerlerinden ve Ruslar’dan alınan borç bini aşınca Ruslar’ın Ayastefanos’a- Yeşilköy- dayandıklarını, bazı Osmanlı Paşalarının ve İngilizlerin aracılığıyla Düyun-u umumiye’nin kurulmasını kabul ettirdiklerini anımsamamız gerekir.

Mustafa Kemal Türk ulusunun umudu olana dek “Osmanlının çöküşü” sürmüştür ve sonunda iş, Mondros Mütarekesi’nin burnumuza uzatılmasıyla sonuçlanmıştır. O dönemde zaten filli düşman işgali de başlamıştı. Mustafa Kemal Güney’de Ordular Grup Komutanı’ydı. Arkadaşları sordu: “Şimdi ne yapacaksınız Paşam?”

Mustafa Kemal yanıtladı: “- Gerekeni yapacağım.” Çok anlamlı bir kararın ancak bu kadar net bu kadar korkusuzca açıklandığına tarih de, generaller de o gün tanık oluyorlardı.

Aylardan Kasım’dı ve genç komutan arkadaşlarını topladı ve: “- Bu mütarekenin ahkamını içime sindiremiyorum !” diyerek gereğini yapmak üzere İstanbul’a gitti. Karşısındaki Osmanlı padişahı; kendi halkını ‘koyun sürüsü ve kendisini o sürünün çobanı’ sayıyor ve kişisel güvenliğini sağlaması yardımını bu genç paşadan istiyordu. Oysa Mustafa Kemal Paşa 6 ay sonra, 19 Mayıs günü Samsun’a çıkacak, bir ulusun kaderini ‘kongreler’ toplayarak, ulusu arkasına takarak tayin edecekti. Etti de. İşte o azim ve irade; 29 Ekim 1923 günü sabaha karşı ilk Meclis binasında top sesleriyle ilan edilen Cumhuriyet. İşte 29 Ekim 2012’de ulusun iradesine karşı polisi süren iktidar, bayramı kutlaması yasaklanan biber gazı ve tazyikli suya karşı direnen barikatları yerle bir eden halk. Türk Halkı’nın yeniden şahlanan iradesidir bu.

İktidarın yasağı evrensel suç!

Geçen hafta Almanya’dan bir elektronik mesaj aldım. 29 Ekim’deki o şahlanışı polis gücüyle bastırmaya kalkan iktidarın suç işlediğinin kanıtı. Okuyunca söze hacet kalmayacak:

“Sevgili Kurtul Altuğ;

Anayasamızın 90. maddesinde şöyle denilmektedir:

“Usulüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası antlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası antlaşma hükümleri esas alınır.”

Bu konuda en önemli, sözleşme Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’dir. O sözleşmenin 11. maddesinde “herkes barışçı biçimde toplanma gösteri yapma hakkına sahiptir” denildikten sonra “bu hak ancak ulusal güvenlik, suçu önleme, sağlığı ve ahlakı koruma, başkalarının haklarının engellenmesini önleme gibi nedenlerle kısıtlanabilir” diyor. Cumhuriyet Bayramı’nın kutlanması bu kısıtlamalardan hiçbirine uymuyor.

Anayasamızın 13. maddesinde de Temel hak ve özgürlüklerin kısıtlanması Anayasanın sözüne ve ruhuna ve demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetine gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz denilmektedir.

Türkiye’de genel olarak toplantı ve gösteri yürüyüşlerinin kısıtlanmasındaki yaklaşım Avrupa Birliği Komisyonu 2012 Türkiye İlerleme Raporu’nun 23. sayfasında da açıkça eleştirilmekte, bu konuda idarenin aşırı derecede kısıtlama getirdiği belirtilmektedir. Özetle, Cumhuriyet Bayramının kutlanması gibi barışçı ve son derece doğal bir insan hakkının engellenmek istenmesindeki yaklaşım Anayasamızın ve Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin lafzına ve ruhuna uygun olmamıştır.

Demokrasiyi yaşatacak en büyük güç halkın demokratik haklarına sahip çıkmasıdır. “

Sevgi ve saygılarımla / Onur Öymen

Başka söze gerek var mı? 10 Kasım’da Anıtkabir Atatürkçülere açık demektir